Examples of using "Knowledge" in a sentence and their turkish translations:
Bilgisi de yok
veri ve enformasyon --
O, ortak bir bilgi.
Bilgi güçtür.
Sağır sultan bile duydu.
Bu kamu bilgisi.
Bilgi beni besliyor.
Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır.
- Onun bilgisi ve tecrübesi var.
- Bilgisi ve deneyimi var.
ve bedensel bilgiye sahiptiler.''
Bildiklerimiz Ay sayesindedir.
hayatını vermiş bir adamdan bahsedeceğim.
İnsanın bilgisi sınırlıdır.
İnsanın gücü bilgidir.
O yaygın bir bilgi değil.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın
O bilgiye çok hevesli.
Bilgi en büyük güçtür.
Benim böyle bir bilgim yoktu.
Hiçbir şey Allah'ın bilgisi olmadan gerçekleşmez.
Bunu ortak bilgi olduğunu düşünüyorum.
Kitaplar bilgi kaynaklarıdır.
Bilgiyi zenginliğe tercih ederim.
- Onun bilgisi ve tecrübesi var.
- Bilgisi ve deneyimi var.
Bedensel bilgi, tabii ki seks anlamında.
Bu tamamen beceri, bilgi ve riskle ilgili.
Biyokimya hakkında az bilgiye sahibim.
Televizyon bilgimizi genişletmemize yardımcı olur.
Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.
Bize faydalı bilgi verdi.
Hem deneyime hem de bilgiye sahiptir.
O, Ben hakkında bazı bilgileri ele geçirdi.
Bilgi sınırlıdır; bilgelik daha sınırlı.
Benim Almanca bilgim kötüdür.
İngilizce bilgisini aldı.
Bildiğim kadarıyla limit yok.
Biz her gün daha çok bilgi elde ediyoruz.
Bilgi güçtür.
Onun İngilizce bilgisi kötü.
Kitap okuyarak bilgi alırım.
Tom daha çok bilgi kazanmalı.
- Onun biraz fizik bilgisi var.
- O biraz fizik biliyor.
Şüphe bilginin anahtarıdır.
Ben Bretonca bilgimi geliştiriyorum.
Tom'un bilgi eksikliği belliydi.
Onun coğrafya bilgisi yetersizdir.
Eğitim bilgi için anahtardır.
Onun İngilizce bilgisi harikadır.
Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.
O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.
Bilal bilgili bir kişidir.
Bilgi bir şey değildir; hayal her şeydir.
Tom hem deneyime hem de bilgiye sahip.
Sami cinayet hakkında bilgi sahibi oldu.
Zihninizi yeni bilgilere açın.
Daha çok bilgi edinmesi gerekiyor.
Onun kamu bilgisi olduğunu bilmiyordum.
Bu tamamen beceri, bilgi ve riskle ilgili.
Adam bir bilgi kaynağıydı.
Hem bilgiye hem de deneyime sahiptir.
Onun yüzeysel navigasyon bilgisi var.
O her köydeki yaygın bir bilgidir.
Bilginin güç olduğuna inanıyorum.
Havva, Adem'e bilgi elmasını verdi.
Anna ailesinin bilgisi olmadan evlendi.
Yemek pişirme hakkında her şeyi bilir.
Ben temel İngilizce bilgisine sahibim.
Bilimsel bilginin dağıtımı önemlidir.
Fizik hakkında çok bilgim yok.
Bildiğim kadarıyla Tom'u hiç görmedim.
Yabancı dil bilgisi, beyin etkinliğini uyarır.
Onların planları hakkında bilgim yok.
Bilgi bizi özgür ve daha iyi insan yapar.
- Tek bilgi kaynağı deneyimdir.
- Yegane bilgi kaynağı tecrübedir.
- Yegane bilgi kaynağı deneyimdir.
- Tek bilgi kaynağı tecrübedir.
Fransızca temel bilgiye sahibim.
Elbette, Fransızca bilgim sınırlıdır.
John'un babası biraz Fransızca bilgisine sahiptir.
İyi bir Fransızca bilgisi var.
Japonca bilgim oldukça zayıftır.
Fransızca hakkında herhangi bir bilgiye sahip misin?
Bilgi ve cesur her zaman bir araya gelmez.
Zeka ve bilgi iki ayrı şeydir.
İnsan bilgisinin sınırları nedir?
Bilgiye yatırım her zaman en iyi faizi öder.
kelime bilgisi inşa etmeye
Gereken bilgiye de teknolojiye de sahibiz.
ve bilginin cehalet ve batıl inançtan daha iyi olduğu.
- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.
Onun Fransızca bilgisi benimkinden iyidir.
Onun sadece yüzeysel bir Japonca bilgisi vardır.
O Japon diniyle ilgili iyi bir bilgiye sahiptir.
O, Amerikan demokrasisi hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir.