Translation of "Knowledge" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Knowledge" in a sentence and their turkish translations:

No knowledge

Bilgisi de yok

Data and knowledge --

veri ve enformasyon --

That's common knowledge.

O, ortak bir bilgi.

Knowledge is power.

Bilgi güçtür.

It's common knowledge.

Sağır sultan bile duydu.

It's public knowledge.

Bu kamu bilgisi.

Knowledge feeds me.

Bilgi beni besliyor.

Imagination is more important than knowledge. Knowledge is limited.

Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır.

- He has knowledge and experience.
- She has knowledge and experience.

- Onun bilgisi ve tecrübesi var.
- Bilgisi ve deneyimi var.

And have carnal knowledge."

ve bedensel bilgiye sahiptiler.''

From the Moon, knowledge.

Bildiklerimiz Ay sayesindedir.

Of coding commonsense knowledge:

hayatını vermiş bir adamdan bahsedeceğim.

Man's knowledge is finite.

İnsanın bilgisi sınırlıdır.

Man's power is knowledge.

İnsanın gücü bilgidir.

That's not common knowledge.

O yaygın bir bilgi değil.

Don't have ideas without knowledge

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayın

He is acquisitive of knowledge.

O bilgiye çok hevesli.

Knowledge is the supreme power.

Bilgi en büyük güçtür.

I had no such knowledge.

Benim böyle bir bilgim yoktu.

Nothing happens without God's knowledge.

Hiçbir şey Allah'ın bilgisi olmadan gerçekleşmez.

I think that's common knowledge.

Bunu ortak bilgi olduğunu düşünüyorum.

Books are sources of knowledge.

Kitaplar bilgi kaynaklarıdır.

I prefer knowledge to wealth.

Bilgiyi zenginliğe tercih ederim.

He has knowledge and experience.

- Onun bilgisi ve tecrübesi var.
- Bilgisi ve deneyimi var.

Carnal knowledge, of course, meaning sex.

Bedensel bilgi, tabii ki seks anlamında.

It's about skill, knowledge and risk.

Bu tamamen beceri, bilgi ve riskle ilgili.

I have little knowledge of biochemistry.

Biyokimya hakkında az bilgiye sahibim.

Television helps us widen our knowledge.

Televizyon bilgimizi genişletmemize yardımcı olur.

He has some knowledge of editing.

Düzenleme ile ilgili biraz bilgisi var.

He has given us useful knowledge.

Bize faydalı bilgi verdi.

He has both experience and knowledge.

Hem deneyime hem de bilgiye sahiptir.

He acquired some knowledge about Ben.

O, Ben hakkında bazı bilgileri ele geçirdi.

Knowledge is scarce; wisdom is scarcer.

Bilgi sınırlıdır; bilgelik daha sınırlı.

My knowledge of German is poor.

Benim Almanca bilgim kötüdür.

She acquired the knowledge of English.

İngilizce bilgisini aldı.

There are limits to my knowledge.

Bildiğim kadarıyla limit yok.

We gain more knowledge every day.

Biz her gün daha çok bilgi elde ediyoruz.

- Knowledge is power.
- Knowing is power.

Bilgi güçtür.

His knowledge of English is poor.

Onun İngilizce bilgisi kötü.

I get knowledge by reading books.

Kitap okuyarak bilgi alırım.

Tom needs to gain more knowledge.

Tom daha çok bilgi kazanmalı.

She has little knowledge of physics.

- Onun biraz fizik bilgisi var.
- O biraz fizik biliyor.

Doubt is the key to knowledge.

Şüphe bilginin anahtarıdır.

I'm improving my knowledge of Breton.

Ben Bretonca bilgimi geliştiriyorum.

Tom's lack of knowledge was obvious.

Tom'un bilgi eksikliği belliydi.

His knowledge of geography is insufficient.

Onun coğrafya bilgisi yetersizdir.

Education is the key to knowledge.

Eğitim bilgi için anahtardır.

Her knowledge of English is great.

Onun İngilizce bilgisi harikadır.

Imagination is more important than knowledge.

Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.

She married without her parents' knowledge.

O, anne ve babasının bilgisi olmadan evlendi.

Bilal is a person of knowledge.

Bilal bilgili bir kişidir.

Knowledge is nothing; imagination is everything.

Bilgi bir şey değildir; hayal her şeydir.

Tom has both experience and knowledge.

Tom hem deneyime hem de bilgiye sahip.

Sami had knowledge about the murder.

Sami cinayet hakkında bilgi sahibi oldu.

Open your mind to new knowledge.

Zihninizi yeni bilgilere açın.

He needs to gain more knowledge.

Daha çok bilgi edinmesi gerekiyor.

- I didn't know that was public knowledge.
- I didn't know that that was public knowledge.

Onun kamu bilgisi olduğunu bilmiyordum.

It's all about skill, knowledge and risk.

Bu tamamen beceri, bilgi ve riskle ilgili.

The man was a fountain of knowledge.

Adam bir bilgi kaynağıydı.

He has experience as well as knowledge.

Hem bilgiye hem de deneyime sahiptir.

He has a superficial knowledge of navigation.

Onun yüzeysel navigasyon bilgisi var.

That is common knowledge in every village.

O her köydeki yaygın bir bilgidir.

It's my belief that knowledge is power.

Bilginin güç olduğuna inanıyorum.

Eve gave Adam the apple of knowledge.

Havva, Adem'e bilgi elmasını verdi.

Anna got married without her parents' knowledge.

Anna ailesinin bilgisi olmadan evlendi.

She has an encyclopedic knowledge of cooking.

Yemek pişirme hakkında her şeyi bilir.

I have a basic knowledge of English.

Ben temel İngilizce bilgisine sahibim.

The dissemination of scientific knowledge is essential.

Bilimsel bilginin dağıtımı önemlidir.

I don't have much knowledge of physics.

Fizik hakkında çok bilgim yok.

To my knowledge, I've never seen Tom.

Bildiğim kadarıyla Tom'u hiç görmedim.

Knowledge of foreign languages stimulates brain activity.

Yabancı dil bilgisi, beyin etkinliğini uyarır.

I have no knowledge about their plans.

Onların planları hakkında bilgim yok.

Knowledge makes us free and better people.

Bilgi bizi özgür ve daha iyi insan yapar.

The only source of knowledge is experience.

- Tek bilgi kaynağı deneyimdir.
- Yegane bilgi kaynağı tecrübedir.
- Yegane bilgi kaynağı deneyimdir.
- Tek bilgi kaynağı tecrübedir.

I have a basic knowledge of French.

Fransızca temel bilgiye sahibim.

Certainly, my knowledge of French is limited.

Elbette, Fransızca bilgim sınırlıdır.

John's father has some knowledge of French.

John'un babası biraz Fransızca bilgisine sahiptir.

He has a good knowledge of French.

İyi bir Fransızca bilgisi var.

My knowledge of Japanese is rather poor.

Japonca bilgim oldukça zayıftır.

Do you have any knowledge of French?

Fransızca hakkında herhangi bir bilgiye sahip misin?

Knowledge and brave don't always come together.

Bilgi ve cesur her zaman bir araya gelmez.

Intelligence and knowledge are two independent things.

Zeka ve bilgi iki ayrı şeydir.

What are the limits of human knowledge?

İnsan bilgisinin sınırları nedir?

- An investment in knowledge pays the best interest.
- An investment in knowledge always pays the best interest.

Bilgiye yatırım her zaman en iyi faizi öder.

To start building that knowledge of the words,

kelime bilgisi inşa etmeye

We have the knowledge. We have the technology.

Gereken bilgiye de teknolojiye de sahibiz.

And knowledge is better than ignorance and superstition.

ve bilginin cehalet ve batıl inançtan daha iyi olduğu.

Mary made a cake without her mother's knowledge.

- Mary annesinin haberi olmadan kek yaptı.
- Mary annesinden habersiz kek yaptı.

Her knowledge of French is greater than mine.

Onun Fransızca bilgisi benimkinden iyidir.

He has only a superficial knowledge of Japanese.

Onun sadece yüzeysel bir Japonca bilgisi vardır.

He has a good knowledge of Japanese religion.

O Japon diniyle ilgili iyi bir bilgiye sahiptir.

He doesn't have any knowledge about American democracy.

O, Amerikan demokrasisi hakkında herhangi bir bilgiye sahip değildir.