Translation of "Torn" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Torn" in a sentence and their turkish translations:

- My mind is torn.
- My mind is torn and undecided.

Aklım paramparça ve dağınık.

Her name is Torn

Adı Torn.

Her dress was torn.

Elbisesinin yırtıktı.

Tom's family was torn apart.

Tom'un ailesi parçalandı.

I had my thumbnail torn off.

Baş parmak tırnağımı kırdım.

He has a torn calf muscle.

Onun yırtık bir baldır kası var.

Three pages have been torn out.

Üç sayfa koparıldı.

And can be torn or fragmented acutely,

genellikle futbol gibi sporlar esnasında

The roof was torn off by the gale.

Çatı şiddetli rüzgar tarafından yırtılmıştı.

The cabin was torn asunder by the storm.

Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.

- My mind is torn.
- My mind is tormented.

Aklım kararsız.

Sami was torn to shreds by a cougar.

Sami bir puma tarafından parçalara ayrıldı.

I've torn up all the letters you've written.

Yazdığın tüm mektupları yırtıp attım.

- The house in which we lived was torn down.
- The house we used to live in was torn down.

Eskiden yaşadığımız ev yıkıldı.

I found that these young men were torn apart

doğdukları ülkenin kültürü ile

The cover of this book has been torn off.

Bu kitabın kapağı yırtılmış.

I could not stand my house being torn down.

Evimin yıkılmasına dayanamadım.

Someone has torn two pages out of this book.

Birisi bu kitaptan iki sayfa yırttı.

Tom and Mary had their old house torn down.

Tom ve Mary eski evlerini yıktırdı.

Fractured skull, bleeds on his brain, a possible torn aorta

kırılmış kafatası, beyin kanamaları, aort yırtığı olasılığı

The roof was torn off due to the strong winds.

Çatı kuvvetli rüzgar nedeniyle parçalandı.

One of the buttons on my raincoat got torn off.

Yağmurluğumdaki düğmelerden biri yırtıldı.

But this is a photo of Torn today with her family.

Bu, Torn'un ailesiyle olan bugünkü fotoğrafı.

She had the book with a torn cover under her arm.

Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.

I see a page has been torn out of this book.

Bu kitaptan yırtılmış bir sayfa görüyorum.

We're torn between going to a hot spring and going skiing.

Kaplıcaya gitmek ve kayak yapmak arasında kaldım.

The trees were torn up by the force of the storm.

Ağaçlar fırtına nedeniyle kökünden söküldü.

That's the only residential building in Boston that's been torn down recently.

O, Boston'da son zamanlarda yıkılan tek yerleşim binasıdır.

The old houses were torn down to make room for a supermarket.

Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.

It is said that Flaminius' body was torn to pieces by Gallic soldiers.

Söylenir ki Flaminius'un bedeni Galyalı askerler tarafından parçalara ayrıldı.

There used to be a fireplace here but I guess it's been torn down.

Burada bir şömine vardı fakat sanırım o yıkıldı.

In the past month, three houses, all in good condition, have been torn down.

Geçen ay içinde hepsi iyi durumda olan üç ev yıkıldı.

History reminds us that walls can be torn down, but doing so is never easy.

Tarih bize duvarların yıkılabileceğini söylüyor fakat öyle yapmak hiç kolay değil.

Put him in an impossible situation – torn  both ways by his sense of duty and loyalty.

onu imkansız bir duruma soktu - görev ve sadakat duygusuyla her iki yönde de paramparça oldu.

- Truth has a good face, but ragged clothes.
- Truth has a lovely face, but torn clothing.

Gerçeğin yüzü güzeldir ama elbiseleri yırtıktır.

The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates.

Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.

It may seem like Tom has forgotten all about the matter, but deep down inside, he's still torn up about it.

Tom mesele hakkında her şeyi unutmuş gibi görünebilir fakat hâlâ gerçekten onun hakkında kendini harap ediyor.

It is better for an animal to live a comfortable life in a zoo than to be torn apart by a predator in the wild.

Bir hayvanın bir hayvanat bahçesinde rahat bir hayat yaşaması vahşi doğada bir vahşi hayvan tarafından parçalanmasından daha iyidir.