Examples of using "Torn" in a sentence and their turkish translations:
Aklım paramparça ve dağınık.
Adı Torn.
Elbisesinin yırtıktı.
Tom'un ailesi parçalandı.
Baş parmak tırnağımı kırdım.
Onun yırtık bir baldır kası var.
Üç sayfa koparıldı.
genellikle futbol gibi sporlar esnasında
Çatı şiddetli rüzgar tarafından yırtılmıştı.
Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.
Aklım kararsız.
Sami bir puma tarafından parçalara ayrıldı.
Yazdığın tüm mektupları yırtıp attım.
Eskiden yaşadığımız ev yıkıldı.
doğdukları ülkenin kültürü ile
Bu kitabın kapağı yırtılmış.
Evimin yıkılmasına dayanamadım.
Birisi bu kitaptan iki sayfa yırttı.
Tom ve Mary eski evlerini yıktırdı.
kırılmış kafatası, beyin kanamaları, aort yırtığı olasılığı
Çatı kuvvetli rüzgar nedeniyle parçalandı.
Yağmurluğumdaki düğmelerden biri yırtıldı.
Bu, Torn'un ailesiyle olan bugünkü fotoğrafı.
Onun kolunun altında yırtık kapaklı kitap vardı.
Bu kitaptan yırtılmış bir sayfa görüyorum.
Kaplıcaya gitmek ve kayak yapmak arasında kaldım.
Ağaçlar fırtına nedeniyle kökünden söküldü.
O, Boston'da son zamanlarda yıkılan tek yerleşim binasıdır.
Bir süpermarkete yer açmak için eski evler yıkıldı.
Söylenir ki Flaminius'un bedeni Galyalı askerler tarafından parçalara ayrıldı.
Burada bir şömine vardı fakat sanırım o yıkıldı.
Geçen ay içinde hepsi iyi durumda olan üç ev yıkıldı.
Tarih bize duvarların yıkılabileceğini söylüyor fakat öyle yapmak hiç kolay değil.
onu imkansız bir duruma soktu - görev ve sadakat duygusuyla her iki yönde de paramparça oldu.
Gerçeğin yüzü güzeldir ama elbiseleri yırtıktır.
Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.
Tom mesele hakkında her şeyi unutmuş gibi görünebilir fakat hâlâ gerçekten onun hakkında kendini harap ediyor.
Bir hayvanın bir hayvanat bahçesinde rahat bir hayat yaşaması vahşi doğada bir vahşi hayvan tarafından parçalanmasından daha iyidir.