Translation of "Mind" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Mind" in a sentence and their turkish translations:

- Never mind.
- Never mind!

- Boş ver!
- Önemli değil!
- Hiç düşünme!

Never mind.

- Aldırma.
- Takma kafana.
- Salla gitsin.

- I don't mind.
- I do not mind.

Aldırış etmem.

- Tom didn't mind.
- Tom did not mind.

- Tom umursamadı.
- Tom aldırmadı.

- I've changed my mind.
- I changed my mind.
- I have changed my mind.

Fikrimi değiştirdim.

- Keep it in mind.
- Keep that in mind.

Aklınızda bulundurun.

- I've changed my mind.
- I changed my mind.

- Fikrimi değiştirdim.
- Düşüncemi değiştirdim.

- Mind your own business!
- Mind your own business.

Kendi işine bak.

- Make up your mind.
- Make up your mind!

- Kararını ver.
- Karar ver.

- My mind is torn.
- My mind is tormented.

Aklım kararsız.

- Reading develops the mind.
- Reading improves the mind.

- Okuma zihni geliştirir.
- Okumak zihni geliştirir.

Speak your mind.

Aklından geçeni söyle.

Tom wouldn't mind.

Tom umursamazdı.

Don't mind me.

Beni umursamayın.

Mind your manners.

Kendine gel.

Open your mind.

Aklını aç.

Don't mind her.

Ona aldırış etmeyin.

Mind your language.

- Ağzından çıkanlara dikkat et.
- Söylediklerine dikkat et.
- Konuşmana dikkat et.
- Konuşmanıza dikkat edin.

Mind your step.

- Adımına dikkat et.
- Önüne bak.

Did Tom mind?

Tom aldırış etti mi?

Mind your head.

- Aklını başına al.
- Başına dikkat et.
- Dikkat et, kafanı çarpma.
- Dikkat et, kafana gelmesin.

Never mind that.

Asla onu umursamayın.

Don't mind Tom.

Tom'a aldırma.

Never mind Tom.

Tom'u asla umursamayın.

Tom won't mind.

Tom umursamayacak.

They won't mind.

Onlar umursamayacak.

Do you mind?

- Sakıncası var mı?
- Bir sakıncası var mı?

Don't mind us.

Bize aldırmayın.

Mind the gap.

Boşluğa dikkat et

- What's on your mind?
- What is on your mind?

Aklındaki nedir?

- I've changed my mind.
- I have changed my mind.

- Ben fikrimi değiştirdim.
- Fikrimi değiştirdim.

- Have you changed your mind?
- Did you change your mind?

Fikrinizi değiştirdiniz mi?

- What changed Tom's mind?
- What made Tom change his mind?

Tom'un fikrini ne değiştirdi?

- I'm sure Tom won't mind.
- I'm sure Tom wouldn't mind.

Tom'un önemsemeyeceğinden eminim.

- My mind is torn.
- My mind is torn and undecided.

Aklım paramparça ve dağınık.

- He often changes his mind.
- She often changes her mind.

O, dengesiz.

- Tom might change his mind.
- Tom could change his mind.

Tom fikrini değiştirebilir.

- Tom eventually changed his mind.
- Eventually, Tom changed his mind.

Tom sonunda fikrini değiştirdi.

- Do you have anything in mind?
- Is something on your mind?
- Is there something on your mind?

Aklında bir şey var mı?

Our mind is like

aklımız

Are states of mind;

zihinsel bir durumdur,

"That's a beautiful mind."

"Bu güzel bir zihin".

Everything comes to mind

insanın aklına her şey geliyor

Please don't mind me.

Lütfen bana aldırmayın.

Mathematics occupied her mind.

Matematik onun zihnini işgal etti.

Reading improves the mind.

Okuma zihni geliştirir.

I don't mind anymore.

Artık umurumda değil.

I've changed my mind.

Ben fikrimi değiştirdim.

Reading develops the mind.

Okuma zihni geliştirir.

It blew my mind.

Beni deli etti.

I don't mind helping.

Yardımı umursamıyorum.

I'm losing my mind.

Ben deliriyorum.

Keep an open mind.

Ön yargılı olma.

You'll change your mind.

Fikrini değiştireceksin.

What changed your mind?

Fikrini ne değiştirdi?

Why should we mind?

Neden umursamalıyız?

Tom's mind was elsewhere.

Tom'un aklı başka yerdeydi.

Tom's mind is elsewhere.

Tom'un aklı başka yerde.

My mind went blank.

Kafam karıştı.

I don't mind waiting.

Beklemeyi umursamıyorum.

Don't change your mind.

Fikrinizi değiştirmeyin.

She read my mind.

Zihnimi okudu.

You've lost your mind.

Sen aklını kaybettin.

Tom read my mind.

Tom aklımı okudu.

If you don't mind.

- Seni umursamıyorum.
- Sizin için bir sakıncası yoksa.

My mind was racing.

Kafamda kırk tilki dolaşıyordu.

Never mind what happened.

- Ne olduğunu hiç düşünme.
- Olanı boş ver.

My mind was blank.

Zihnim boştu.

- Never mind!
- Ignore it.

- Boş ver!
- Takma kafana!
- Önemli değil!

Mind your own business.

- Kendi işine bak.
- Kendi işlerine bak.

Nothing comes to mind.

Akla hiçbir şey gelmiyor.

He changed his mind.

Onun fikrini değiştirdi.

I don't mind it.

Ben onu umursamıyorum.

It was mind-numbing.

O sıkıcıydı.

That boggles the mind.

- Bu, insanı hayrete düşürüyor.
- Bu, insanı şok ediyor.

Never mind all that.

Bütün onları hiç düşünme.

It was mind-blowing.

O akıllara durgunluk verendi.

I wouldn't mind that.

Onu önemsemezdim.

You're reading my mind.

Aklımı okuyorsun.

It blows my mind.

Bu beni şok etti.

I don't mind paying.

Ödemeye itirazım yok.

I don't mind standing.

Ayakta durmaktan rahatsız olmam.

I don't mind staying.

Kalmaya itirazım yok.

My parents won't mind.

Ailemin umurunda olmaz.

You read my mind.

Aklımı okudun.

I blew his mind.

Onu deli etti.

Don't mind the haters.

Nefret edenleri umursama.

Never mind, come on!

Aldırma, hadi!