Translation of "Stands" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Stands" in a sentence and their turkish translations:

There she stands.

O orada duruyor.

- UN stands for United Nations.
- "UN" stands for "United Nations".

"UN" "Birleşmiş Milletler" anlamına gelir.

He stands for democracy.

O, demokrasiyi destekliyor.

Nothing really stands out.

Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.

The dove stands for peace.

- Güvercin barış anlamına gelir.
- Güvercin barışı simgeler.

AI stands for artificial intelligence.

YP yapay zeka anlamına gelir.

The job offer still stands.

İş teklifi hâlâ duruyor.

A tall building stands there.

Orada yüksek bir bina duruyor.

The sign "&" stands for "and".

"&" işareti, "ve" kelimesini simgeler.

A large building stands there.

Orada büyük bir bina duruyor.

Tom stands up for us.

Tom bizi destekler.

UN stands for United Nations.

UN,United Nations'ın simgesidir.

Everything flows, nothing stands still.

Her şey akıp gidiyor, hiçbir şey ayakta kalmıyor henüz.

BSL stands for British Sign Language,

BSL'nin açılımı İngiliz İşaret Dili,

SOS stands for: Save... Our... Souls!

SOS'in anlamı "Ruhlarımızı Kurtarın"dır.

Post stands for PTT, Telegraph Organization

PTT'nin açılımı ise Posta,Telgraf Teşkilatı

Jesus stands right in the center

İsa tam olarak merkezde duruyor

The church stands on the hill.

Kilise tepe üzerindedir.

The church stands on a hill.

- Kilise bir tepenin üzerinde duruyor.
- Kilise bir tepenin üzerinde bulunuyor.

The company stands for free trade.

Şirket serbest ticaret anlamına gelir.

The hotel stands on a hill.

Otel bir tepe üzerinde duruyor.

The building stands on the river.

Bina nehir üzerinde bulunuyor

WHO stands for World Health Organization.

WHO, Dünya Sağlık Örgütü anlamına gelir.

UN stands for the United Nations.

BM Birleşmiş Milletlerin kısaltmasıdır.

UFO stands for unidentified flying object.

UFO tanımlanamayan uçan nesne anlamına gelir.

JST stands for Japan Standard Time.

JST Japonya Standart Zamanı anlamına gelir.

IMF stands for International Monetary Fund.

IMF Uluslararası Para Fonu (IMF) anlamına gelir.

She stands out from the rest.

- Diğerlerinden sıyrılıyor.
- Diğerlerinin arasında sivriliyor.
- Diğerleri arasında göze çarpıyor.

He stands high in his class.

O sınıfında herkesin gözdesidir.

The woman stands before the library.

Kadın kütüphanenin önünde duruyor.

That church stands on a hill.

O kilise bir tepenin üzerinde bulunuyor.

What I said yesterday still stands.

Dün söylediğim şey hala geçerli.

My house stands on a hill.

Evim bir tepe üzerinde bulunur.

That candidate stands for free trade.

O aday serbest ticaret yanlısı.

Your colorful shirt really stands out.

Renkli gömleğiniz gerçekten dikkat çekiyor.

Our school stands on a hill.

Okulumuz bir tepenin üzerinde.

- U.S.S.R. stands for the Union of Soviet Socialist Republics.
- U.S.S.R. stands for the "Union of Soviet Socialist Republics".
- USSR stands for Union of Soviet Socialist Republics.

- "SSCB" " Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği" anlamına gelir.
- S.S.C.B. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği anlamına gelir.

Meanwhile, the Roman vanguard still stands firm.

Bu sırada, Roma gözcü birlikleri hala hatlarını koruyorlar.

The doughnut coral stands its ground tonight.

Düğme mercan bu gecelik geri adım atmadı.

A beautiful church stands on the hill.

Tepenin üstünde güzel bir kilise duruyor.

The school stands about one mile off.

Okul yaklaşık bir mil uzakta duruyor.

Do you know what UNESCO stands for?

- UNESCO'nun açılımını biliyor musun?
- UNESCO nun açılımını biliyor musun?

That observatory stands in a good location.

O gözlemevi iyi bir konumda bulunuyor.

The old castle stands on the hill.

Eski kale tepe üzerinde duruyor.

The old house stands on a cliff.

- Eski ev bir uçurum üzerinde bulunuyor.
- Eski ev bir falez üzerinde bulunuyor.

Do you know what PKO stands for?

PKO' nun ne anlama geldiğini biliyor musun?

Can you explain what PKO stands for?

PKO nun ne anlama geldiğini söyleyebilir misiniz?

She always stands up for her convictions.

O her zaman inançlarını savunur.

Her house stands back from the road.

Onun evi yoldan içeride duruyor.

His school stands on a high hill.

Okulu, büyük bir tepenin üzerindedir.

Near the forest stands an isolated house.

Orman yakınında izole edilmiş bir ev duruyor.

He always stands aloof from the masses.

O her zaman kitlelerden uzak duruyor.

Your name stands first on my list.

Adınız listemde ilk sırada.

He stands for both freedom and justice.

O, hem özgürlüğü hem de adaleti temsil ediyor.

The house stands apart from the others.

Ev, diğerlerinden ayrı duruyor.

Our offer still stands if you're interested.

Eğer ilgileniyorsanız teklifimiz hâlâ duruyor.

An old castle stands near the river.

Nehrin yakınında eski bir kale duruyor.

The chair stands next to the door.

Sandalye kapının yanında duruyor.

The chemical symbol "H" stands for hydrogen.

Kimyasal sembol "H" hidrojen anlamına gelir.

BLT stands for bacon, lettuce and tomato.

BLT beykın, marul ve domates anlamına gelir.

This symbol stands for strength and integrity.

Bu sembol, direnç ve bütünlüğü simgeliyor.

Your name stands first in the list.

Senin adın listede ilk sırada bulunuyor.

Do you know what PDF stands for?

- PDF'nin açılımını biliyor musun?
- PDF neyin kısaltması, biliyor musun?
- PDF'nin ne anlama geldiğini biliyor musun?

Which stands for eye movement desensitization and reprocessing.

göz hareketleriyle duyarsızlaşma ve yeniden işleme metoduna yönlendirildik.

A person who stands up for reproductive rights,

en temel insan haklarını,

If it becomes stubborn indeed it stands alone.

Eğer inatçı olursan kesinlikle yalnız kalırsın.

USA stands for the United States of America.

USA Amerika Birleşik Devletleri anlamına gelir.

He always stands off when people are enthusiastic.

İnsanlar coşkuluyken o her zaman uzak durur.

A high wall stands all about the garden.

Tüm bahçenin etrafında yüksek bir duvar duruyor.

The current debt limit stands at $15.2 trillion.

Şu anki borç limiti 15.2 trilyon dolar seviyesindedir.

Tom seems to understand where he stands now.

Tom şimdi nerede durduğunu anlıyor gibi görünüyor.

The scar on his forehead really stands out.

Alnındaki yara izi çok göze batıyor.

A pine stands in front of his house.

Evin önünde bir çam duruyor.

I don't know what this symbol stands for.

Bu sembolün ne anlama geldiğini bilmiyorum.

This house will not sell as it stands.

Bu ev durduğu haliyle satılmaz.

ESL stands for English as a Second Language.

ESL, İkinci Dil Olarak İngilizce anlamına gelmektedir.

Which, I will point out, stands for three ideas:

ki TED'in açılımında bile üç fikir var:

The business case for diversity, as it stands today,

İşyerlerinde çeşitlilik, bugün görüldüğü üzere

Because as it stands, I don't think it is.

Çünkü öyle görünüyor ki bence değil.

I will tell you exactly how the matter stands.

Konunun nasıl durduğunu size tam olarak söyleyeceğim.

He stands alone as a conductor of ballet music.

Bale müzik şefi olarak yalnız başına duruyor.

Tom stands by me whenever I am in trouble.

Ne zaman başım derde girse Tom yanımda olur.

The restaurant stands at the junction of two superhighways.

Restoran iki otobanın kavşağında bulunur.

She stands a good chance of winning the prize.

Onun ödülü kazanma şansı var.

An old castle stands on top of the cliff.

Kayalıkların üstünde eski bir kale duruyor.

John is very tall. He stands about seven feet.

John çok uzun boylu. O, yaklaşık yedi fit duruyor.

UN, as you know, stands for the United Nations.

UN, bildiğiniz gibi, United Nations anlamına gelir.

He stands by me whenever I am in trouble.

Başım ne zaman sıkışsa yanımda olur.

We shall annihilate anyone who stands in our way!

Yolumuza çıkan herkesi ezip geçeceğiz!

Two meters at the shoulder, little stands in their way.

Omuza kadar boyları iki metre olduğundan... ...pek engel tanımazlar.

The balance at the bank stands at two million yen.

Bankadaki bakiye 2 milyon yende duruyor.

The building which stands on the hillside is our school.

Yamaçta duran bina okulumuzdur.

The house which stands on the hill is very old.

Tepenin üstünde duran ev çok eski.

Tom is so intelligent that he stands out in class.

Tom o kadar zeki ki sınıfta kendini gösteriyor.