Examples of using "Rat" in a sentence and their turkish translations:
Tom bir bit yeniği sezdi.
Sıçan bıyıkları iğrençtir.
Sanırım o bir fare zehiri.
Sen bir çöpçüsün.
Şahin bir sıçan yakaladı.
Tom köşeye sıkışmış bir fare gibi dövüştü.
Fare canlı mı yoksa ölü mü?
- Tom kazara bir miktar fare zehiri yuttu.
- Tom yanlışlıkla biraz fare zehiri içti.
Tom bana fareyi öldürttü.
Kedi sıçanı kovaladı.
Kuşkulanmaya başlıyorum.
Bir sıçan yolu koşarak geçti.
Sanırım bir fare gördüm.
Burnuma pis kokular geliyor.
Fare yarışı ile ilgili sorun kazansan bile, hâlâ bir faresin.
Kıstırılmış bir sıçan bir kediyi ısırır.
- Bir çubukla fareyi öldürdüm.
- Bir sopayla fareyi öldürdüm.
Biraz fare zehiri satın almam gerekir.
Tom metroda bir sıçan gördü.
- Beni yüzüstü bırakacak mısın?
- Beni ihbar edecek misin?
Kedi dışarı çıktığında, fare dans eder.
Tom bastonla sıçanı öldürdü.
Tom fareyi bastonuyla öldürdü.
Bir fare kemirerek duvarda bir delik açtı.
Tom'un fare zehiri almasını istedim.
Fare labirentte koşarken,
Koşuşturmadan kurtulmak istiyorum.
Fare bir sopayla Tom tarafından öldürüldü.
Başarılı bir şekilde mutfakta büyük bir sıçan yakaladı.
Tom caddeyi geçerken büyük bir sıçan gördü.
Fareyi sopayla o öldürdü.
Bugünün öğleden sonrası için yirmi sıçan karaciğeri aldığından emin ol.
Dan'ın köpeği sokaktaki ölü bir fareyi kokluyordu.
O burgerde sıçan eti olmadığına emin misiniz?
Yarasa, bir kuş olmaktan ziyâde, bir sıçandır.
Eğer seninle olursam o bir bit yeniği olduğundan emin olacak.
Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır.
Mutfakta büyük bir fare gördüğümü sana söyledim mi?
Benim kedimin ve senin evcil farenin iyi geçineceklerini düşünüyor musun?
Bir sıçan uzun, sivri dişleri ve uzun bir kuyruğu olan küçük bir hayvandır.
On iki Çin burcu, fare, öküz, kaplan, tavşan, ejderha, yılan, at, koyun, maymun, horoz, köpek ve domuzdur.