Translation of "Alive" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Alive" in a sentence and their turkish translations:

- It's alive.
- He's alive.

O yaşıyor.

- Tom's alive.
- Tom is alive.

- Tom yaşıyor.
- Tom hayatta.
- Tom hayattadır.
- Tom sağ.

- She is alive!
- She's alive!

- O hayatta!
- O yaşıyor!
- O canlı!

- He is still alive.
- She's still alive.
- He's still alive.

- O hâlâ hayatta.
- O hâlâ yaşıyor.

- Tom is alive!
- Tom is alive.

- Tom yaşıyor.
- Tom hayatta!
- Tom yaşıyor!
- Tom hayattadır.
- Tom sağ.

It's alive.

O yaşıyor.

They're alive.

Onlar yaşıyorlar.

Look alive.

Acele et.

I'm alive.

Hayattayım.

I'm alive!

Hâlâ yaşıyorum!

"Is he alive or dead?" "He's alive."

"O ölü mü yoksa diri mi?" "O, hayatta."

- He is still alive.
- He's still alive.

O hâlâ hayatta.

- We're still alive.
- We are still alive.

- Hâlâ hayattayız.
- Biz hâlâ hayattayız.

- He was buried alive.
- She was buried alive.

- O canlı gömüldü.
- Canlı canlı gömüldü.

- Is his father alive?
- Is her father alive?

Babası yaşıyor mu?

- Tom may be alive.
- Tom might be alive.

Tom hayatta olabilir.

- We found her alive.
- We found it alive.

Onu canlı bulduk.

I feel alive.

Ben canlı hissediyorum.

I'm still alive.

Hâlâ hayattayım.

Is Tom alive?

Tom hayatta mı?

Both are alive.

Her ikisi de hayattalar.

They're both alive.

Onların her ikisi de hayatta.

She's still alive.

- O hâlâ hayatta.
- O hâlâ yaşıyor.

Trees are alive.

Ağaçlar canlıdır.

Everybody is alive.

- Herkes hayatta.
- Herkes yaşıyor.

You're still alive.

Hâlâ hayattasın.

Tom isn't alive.

Tom hayatta değil.

Tom was alive.

Tom hayattaydı.

They're still alive.

- Onlar hâlâ hayatta.
- Hâlâ hayattalar.

Are they alive?

Onlar hayatta mı?

Are you alive?

Hayatta mısın?

It was alive.

Hayattaydı.

It's still alive.

Hâlâ hayatta.

Capture him alive.

Onu canlı yakalayın.

Everybody was alive.

- Herkes yaşıyordu.
- Herkes hayattaydı.
- Herkes sağdı.

Tom wasn't alive.

Tom canlı değildi.

- I'm glad to be alive.
- I'm glad I'm alive.

Hayatta olduğuma memnun oldum.

- I'm lucky to be alive.
- I'm lucky I'm alive.

Hayatta olduğum için şanslıyım.

- Tom might still be alive.
- Tom may still be alive.
- Tom could still be alive.

Tom hâlâ hayatta olabilir.

- Is the fish still alive?
- Is this fish still alive?

Balık hâlâ canlı mı?

- I'm thankful to be alive.
- I'm grateful to be alive.

Hayatta olduğum için minnettarım.

- You'll never take me alive!
- You'll never take me alive.

Beni asla canlı ele geçiremeyeceksin!

If you are alive,

Eğer hayattaysanız

Caring means being alive.

Bakım hayatta olmak anlamına gelir.

We found him alive.

Biz onu canlı bulduk.

Keep the fire alive.

Ateşi canlı tut.

Many dogs are alive.

Çok sayıda köpek yaşamaktadır.

Is he still alive?

O hâlâ hayatta mıdır?

I want them alive.

Onları canlı istiyorum.

I'm sure he's alive.

Onun yaşadığından eminim.

She was buried alive.

O, canlı gömüldü.

Tom is still alive.

Tom hâlâ hayatta.

Tom is barely alive.

Tom kıl payı ölümden döndü.

Is the snake alive?

Yılan yaşıyor mu?

Is her father alive?

Babası yaşıyor mu?

No one was alive.

Hiç kimse hayatta değildi.

Why am I alive?

Ben neden hayattayım?

Is his father alive?

Babası yaşıyor mu?

I need Tom alive.

Tom'a canlı ihtiyacım var.

The hostages are alive.

Rehineler hayatta.

This man is alive.

Bu adam hayatta.

Keep the faith alive!

İmanını canlı tut!

No one escaped alive.

Hiç kimse canlı kaçmadı.

This one's still alive.

- Bu hâlâ hayatta.
- Bu hâlâ yaşıyor.

I'm alive in Tokyo.

Ben Tokyo'da yaşıyorum.

The goldfish is alive.

Akvaryum balığı canlı.

Apparently, he's still alive.

Görünüşe göre, o hâlâ hayatta.

Is everyone still alive?

Herkes hâlâ hayatta mı?

They are not alive.

Onlar hayatta değil.

Tom was buried alive.

Tom canlı gömüldü.

Is Tom still alive?

Tom hâlâ hayatta mı?

Could it be alive?

O, hayatta olabilir mi?

Is Robin Hood alive?

- Robin Hood hayatta mı?
- Robin Hood yaşıyor mu?

Are you still alive?

Hâlâ hayatta mısın?

Dan was still alive.

Dan hâlâ hayattaydı.

They skinned him alive.

Onlar ona ağzının payını verdi.

But he's still alive?

Ama o hâlâ hayatta mı?

Keep this insect alive.

Bu böceği canlı tut.

Kim was still alive.

Kim hâlâ hayattaydı.

Elvis Presley is alive!

Elvis Presley yaşıyor!

I'm alive and well.

- Yaşıyorum ve iyiyim.
- Hayattayım ve iyiyim.

I need him alive.

Ona canlı ihtiyacım var.

I want him alive.

Onu canlı istiyorum.

Layla left Sami alive.

- Leyla, Sami'yi canlı bıraktı.
- Leyla, Sami'yi hayatta bıraktı.