Translation of "Poison" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Poison" in a sentence and their turkish translations:

- It's poison.
- That stuff is poison.

- O madde zehirdir.
- O madde zehirlidir.

It's poison.

Bu zehirdir.

Oh, gods, my gods, poison, bring me poison!...

Oh, tanrım, benim tanrım, zehir, bana zehir verin.

- It's a deadly poison!
- It's a deadly poison.

O ölümcül bir zehirdir.

- Did you poison him?
- Did you poison her?

Onu zehirledin mi?

What's your poison?

Senin zehirin nedir?

Name your poison.

Zehrinizi adlandırın.

- Why did you poison him?
- Why did you poison her?

Neden onu zehirledin?

They used poison gas.

Zehirli gaz kullandılar.

Tom mistakenly drank poison.

Tom yanlışlıkla zehir içti.

Poison can kill you.

Zehir sizi öldürebilir.

Did you poison her?

Onu zehirledin mi?

Did you poison Tom?

Tom'u zehirledin mi?

Tom didn't poison anybody.

Tom kimseyi zehirlemedi.

Tom didn't poison Mary.

Tom, Mary'yi zehirlemedi.

Did you poison them?

Onları zehirledin mi?

Is sugar a poison?

Şeker bir zehir midir?

It was poison gas.

O zehirli gazdı.

She's a poison pill.

O bir zehir hapı.

I didn't poison Tom.

Tom'u zehirlemedim.

Sami's needle contained poison.

Sami'nin iğnesi zehir içeriyordu.

Nicotine is a poison.

Nikotin zehirdir.

He took poison by mistake.

O yanlışlıkla zehir aldı.

Someone tried to poison Tom.

Biri Tom'u zehirlemeye çalıştı.

Tom spit out the poison.

Tom zehiri tükürdü.

Many household cleaners contain poison.

Birçok ev temizlik malzemeleri zehir içerir.

I think that's rat poison.

Sanırım o bir fare zehiri.

Why did you poison her?

Neden onu zehirledin?

This transparent liquid contains poison.

Bu saydam sıvı zehir içerir.

They tried to poison us.

Onlar bizi zehirlemeye çalıştı.

Why did you poison Tom?

Neden Tom'u zehirledin?

Why did you poison us?

Neden bizi zehirledin?

Why did you poison them?

Neden onları zehirledin?

Why did you poison me?

Neden beni zehirledin?

Someone tried to poison you.

Biri seni zehirlemeye çalıştı.

Someone tried to poison us.

Biri bizi zehirlemeye çalıştı.

Someone tried to poison them.

Biri onları zehirlemeye çalıştı.

Someone tried to poison me.

Biri beni zehirlemeye çalıştı.

Someone tried to poison him.

Biri onu zehirlemeye çalıştı.

Someone tried to poison her.

Biri onu zehirlemeye çalıştı.

That is poison as well.

O da zehir.

Tom wanted to poison Mary.

Tom, Mary'yi zehirlemek istedi.

The dose makes the poison.

Doz zehiri belirler.

Sami injected Layla with poison.

Sami, Leyla'ya zehir enjekte etti.

Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?

Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?

- This medicine is a natural poison.
- This medicine is a poison by nature.

Bu ilaç doğal bir zehirdir.

She committed suicide by taking poison.

O, zehir alarak intihar etti.

He committed suicide by taking poison.

Zehir alarak intihar etti.

Tom accidentally ate some rat poison.

- Tom kazara bir miktar fare zehiri yuttu.
- Tom yanlışlıkla biraz fare zehiri içti.

By now, the poison has spread.

Şimdiye kadar zehir yayıldı.

Mary has decided to poison him.

Mary onu ​​zehirlemeye karar verdi.

She killed herself by taking poison.

Zehir içerek intihar etti.

There's no poison in this fish.

Bu balıkta hiç zehir yok.

He killed himself by taking poison.

Zehir alarak kendini öldürdü.

Suspicion is the poison of friendship.

Şüphe, dostluğun zehiridir.

Are you sure this isn't poison?

Bunun zehir olmadığından emin misin?

Are you trying to poison me?

Beni zehirlemeye mi çalışıyorsun?

Mary received a poison pen letter.

Mary iftira niteliğinde bir mektup aldı.

Tom committed suicide by taking poison.

Tom zehir alarak intihar etti.

Tom tried to poison Mary's dog.

Tom, Mary'nin köpeğini zehirlemeye kalkıştı.

Tom drank some poison by mistake.

- Tom yanlışlıkla biraz zehir içti.
- Tom herhangi bir zehri kazara içti.

Tom put poison in Mary's drink.

Tom, Mary'nin içkisine zehir koydu.

Fadil thought the medication was poison.

Fadıl, ilacın zehir olduğunu düşündü.

Its name translated literally means “poison breath,”

Adının kelimesi kelimesine çevirisi, "zehir nefes".

One man's medicine is another man's poison.

Kimini mutlu kılan şey, diğerini huzursuz eder.

Someone tried to poison our dog's food.

Birisi köpeğimizin yiyeceğini zehirlemeye çalıştı.

War is the poison of the world.

Savaş dünyanın zehiridir.

He made a mistake and drank poison.

O bir hata yaptı ve zehir içti.

The words poison and potion are cognates.

Zehir ve iksir kelimeleri kökteştir.

The poison spread through his whole body.

Zehir bütün vücuduna yayıldı.

I need to buy some rat poison.

Biraz fare zehiri satın almam gerekir.

A rattlesnake's bite is filled with poison.

Bir çıngıraklı yılanın ısırığı zehirle doludur.

What kind of poison did you use?

Ne tür zehir kullandın?

I think they've injected me with poison.

Onların bana zehir enjekte ettiklerini düşünüyorum.

One man's meat is another man's poison.

Birine yarar ötekine zarar.

Sami's body reacted violently to the poison.

Sami'nin vücudu zehire şiddetle tepki gösterdi.

Sami tried to poison his own daughter.

Sami kendi kızını zehirlemeye çalıştı.

This medicine is a poison by nature.

Bu ilaç doğal bir zehirdir.

- I just want to make sure it's not poison.
- I just want to make sure this isn't poison.

Ben sadece bunun zehir olmadığından emin olmak istiyorum.

There have been many attempts to poison Tom.

Tom'u zehirlemek için birçok girişim vardı.

Would my sister really try to poison me?

Kız kardeşim beni gerçekten zehirlemeye çalışır mı?

He lost hope and killed himself with poison.

O, ümidini kaybetti ve zehirle intihar etti.

This transparent liquid contains a kind of poison.

Bu saydam sıvı bir tür zehir içerir.

I asked Tom to buy some rat poison.

Tom'un fare zehiri almasını istedim.

Sami used an undetectable poison to kill Layla.

Sami, Leyla'yı öldürmek için tespit edilemeyen bir zehir kullandı.

- The police suspect that Tom was trying to poison Mary.
- The police suspect Tom was trying to poison Mary.

Polis Tom'un Mary'yi zehirlemeye çalıştığından kuşkulanıyor.

But if it's that poison, it's also the antidote.

Ama bu zehirse aynı zamanda panzehir.

He thought someone had put poison in his soup.

Birinin çorbasına zehir koyduğunu düşündü.

He lost hope and killed himself by taking poison.

O umudunu kaybetti ve zehir alarak intihar etti.

Tom had a bottle of poison in his briefcase.

Tom'un çantasında bir şişe zehir vardı.

Perhaps Tom will think I tried to poison him.

Belki de Tom onu ​​zehirlemeye çalıştığımı düşünecektir.

The Danish word "gift" means both married and poison.

Dancada "gift" kelimesi hem evli hem de zehir anlamına gelmektedir.

If your child drinks poison, rush him to the hospital.

Eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.

Tom wrote poison pen letters to most of his neighbors.

Tom komşularının çoğuna iftira niteliğinde mektup yazdı.

This poison is very effective in getting rid of roaches.

Bu zehir hamam böceklerinden kurtulmakta çok etkilidir.