Examples of using "Rarely" in a sentence and their turkish translations:
Tom nadiren şikayet eder.
Bu nadiren olur.
Tom nadiren konuştu.
Bu nadiren olur.
Ben nadiren şikayet ederim.
Tom nadiren gülümser.
Nadiren gülümsüyorsun.
Tom nadiren horlar.
Ben nadiren şarkı söylerim.
Ben nadiren ağlarım.
Tom nadiren güler.
Onun fikirleri nadiren pratiktir.
Nadiren görülebilen bir suikastçı.
tenefüslerde nadiren de olsa oynanır
Nadiren dergiler okudum.
Tom nadiren dergi okur.
O nadiren vazgeçer.
Nadiren bu kadar öfkelenirim.
Tom nadiren kızar.
O nadiren geç kalır.
Onlar nadiren dışarı çıkarlar.
Biz nadiren dışarı çıkarız.
Ben nadiren ziyaretçi alırım.
Burada nadiren kar yağar.
Tom nadiren Fransızca konuşur.
Tom nadiren dışarı gider.
Biz nadiren çorba içeriz.
Polis nadiren müdahale eder.
Biz nadiren dışarıda yeriz.
Tom nadiren duygu gösterir.
Tom şimdiye kadar nadiren konuştu.
Hayat nadiren adildir.
Nadiren televizyon izlerim.
Ben onu ender olarak görüyorum.
Nadiren belgesel izlerim.
Ben onu nadiren görüyorum.
Mary nadiren elbise giyer.
Onlar nadiren oraya gider.
Ben ender olarak dışarıda yerim.
Ben nadiren et yerim.
Ben nadiren kızarım.
Ben nadiren hata yapıyorum.
Ben nadiren Fransızca konuşurum.
Tom nadiren hasta olur.
- Tom nadiren her yere yürür.
- Tom herhangi bir yere nadiren yürür.
Tom çok nadiren güler.
Tom nadiren güler.
Ben neredeyse hiç gülmem.
Tom çok nadiren ağlıyor.
Ben nadiren Tom'u görüyorum.
Nadiren kahve içerim.
Nadiren alışverişe çıkarım.
tom nadiren bir şey söyler.
Tom nadiren bunu yalnız yapar.
O, pazar günü nadiren evde kalır.
Okulda çok az konuşurdum
Çok nadir görülürler.
Filme almak şöyle dursun, nadiren görülen...
Başbelaları nadiren model vatandaşlar olurlar.
Ben çok nadiren et yerim.
Tom bugünlerde nadiren dışarı çıkar.
Tom nadiren kiliseye gider.
Hava raporları nadiren gerçekleşir.
Hava tahminleri nadiren doğrudur.
Tom biriyle ender olarak konuşur.
Tom nadiren kravat takar.
Bu örümcek insanları nadiren ısırır.
Tom kendi hakkında nadir konuşur.
Tom nadiren koyu renkler giyer.
Bu saat nadiren çalar.
Tom nadiren Boston'a gider.
Senin fikirlerin nadiren pratiktir.
Ben nadiren partilere davet edilirim.
Plastik torbaları nadiren kullanırım.
Çocuklarım çok nadir dışarı çıkar.
Nötrinolar nadiren madde ile etkileşir.
Tom'un ailesi nadiren birlikte yemek yer.
Çocuklar nadiren dışarıya çıkar.
İşe nadiren yürüyerek giderim.
Onu çok nadiren görüyorum.
Tom'un ailesi nadiren birlikte yemek yer.
Ben nadiren soğuk algınlığı olurum.
Tom onun nadiren olduğunu söylüyor.
Tom nadiren evde yer.
Tom artık nadiren dışarıya çıkıyor.
Nadiren bir şey hakkında şikayet ederim.
Ben nadiren onu yaparım.
Nadiren şapka takıyorum.
Tom onu çok nadiren yapar.
Tom artık bunu nadiren yapmaktadır.
Tom nadiren bunu yapar.
Tom çok nadiren Fransızca konuşur.
Tom bir yere yürüyerek çok nadir gider.
Tom artık nadiren Mary'ye sarılıyor.
Nadiren kravat takarım.
Tom nadiren bize yazıyor.
Tom çok nadiren bir şey söylüyor.
Tom nadiren bir şeyden şikayet eder.