Translation of "Smile" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Smile" in a sentence and their turkish translations:

Smile!

- Gülümse!
- Gülümseyin!

- Smile.
- Smile for the camera.

Gülümse.

- He made me smile.
- She made me smile.
- It made me smile.
- That made me smile.

O beni güldürdü.

Please smile.

Lütfen gülümse.

Don't smile.

- Gülümseme.
- Gülümsemeyin.
- Gülümsemeyiniz.

You smile.

Gülümsüyorsun.

- He made me smile.
- She made me smile.

Beni güldürdü.

Russians never smile.

Ruslar asla gülümsemez.

Tom didn't smile.

Tom gülümsemedi.

Tom doesn't smile.

Tom gülümsemez.

Try to smile.

Gülümsemeye çalış.

They both smile.

Onların ikisi de gülümsüyor.

Tom's smile vanished.

Tom'un gülümsemesi kayboldu.

You never smile.

Hiç gülümsemiyorsun.

You rarely smile.

Nadiren gülümsüyorsun.

Didn't Tom smile?

Tom gülümsemedi mi?

Did Tom smile?

Tom gülümsedi mi?

We should smile.

Gülümsemeliyiz.

We didn't smile.

Biz gülümsemedik.

Should we smile?

Gülmeli miyiz?

Let's all smile.

Hepimiz gülümseyelim.

Did you smile?

Gülümsedin mi?

I didn't smile.

Gülümsemedim.

Sami didn't smile.

Sami gülümsemedi.

I never smile.

Hiç gülmem.

- No one saw Tom smile.
- Nobody saw Tom smile.

Kimse Tom'un gülümsediğini görmedi.

- You very seldom smile anymore.
- You rarely smile anymore.

Artık nadiren gülümsüyorsun.

- May fortune smile upon you.
- May fortune smile on you.

Talih yüzüne gülsün.

- You've got a nice smile.
- You have a pretty smile.

Güzel bir gülüşün var.

It made me smile.

Beni gülümsetti.

Tom made me smile.

Tom beni gülümsetti.

Does Tom ever smile?

Tom hiç gülümser mi?

His smile is rueful.

Onun tebessümü hüzünlü.

He made me smile.

Beni güldürdü.

I make you smile.

Ben seni güldürürüm.

Tom's smile vanished instantly.

Tom'un gülümsemesi anında kayboldu.

I saw Tom smile.

Tom'un gülümsediğini gördüm.

Tom suppressed a smile.

Tom bir tebessümü bastırdı.

Tom tried to smile.

Tom gülümsemeye çalıştı.

Tom forced a smile.

Tom zorla gülümsedi.

Smile. You're on camera.

Gülümseyin, kameradasınız.

What makes you smile?

Seni ne gülümsetir?

I miss your smile.

Gülümsemeni özlüyorum.

Tom had to smile.

Tom gülümsemek zorunda kaldı.

You should smile sometimes.

Bazen gülümsemen gerekir.

Marika's smile was amazing.

Marika'nın gülümsemesi harikaydı.

You should smile more.

Daha fazla gülmen gerek.

That made Tom smile.

O, Tom'u gülümsetti.

Tom covered his smile.

Tom gülümsemesini sakladı.

Give Tom a smile.

Tom'a gülümse.

You made me smile.

Beni güldürdün.

I saw you smile.

Senin güldüğünü gördüm.

I saw them smile.

Onların güldüğünü gördüm.

I saw him smile.

Onun güldüğünü gördüm.

I saw her smile.

Onun güldüğünü gördüm.

That made us smile.

O bizi güldürdü.

That made them smile.

O onları güldürdü.

That made her smile.

O onu güldürdü.

Give him a smile.

Ona bir gülümseme ver.

Give her a smile.

Ona bir gülümse.

Dan didn't even smile.

Dan gülümsemedi bile.

That made him smile.

O onu güldürdü.

Tom doesn't smile often.

Tom sık sık gülümsemez.

Tom made everyone smile.

Tom herkesi güldürdü.

Tom didn't even smile.

Tom gülümsemedi bile.

Smile and be happy!

Gülümse ve mutlu ol!

Be happy and smile!

Mutlu ol ve gülümse!

I love Tom's smile.

Tom'un gülümsemesini seviyorum.

Smile at me, please.

Lütfen bana gülümse.

She saw him smile.

Onun gülümsemesini gördü.

Smile now, cry later!

Şimdi gülümse, sonra ağlarsın!

Tom saw Mary smile.

Tom Mary'nin gülümsediğini gördü.

Tom's smile was contagious.

Tom'un gülümsemesi bulaşıcıydı.

It made people smile.

Bu insanları gülümsetti.

I don't often smile.

Ben genellikle gülümsemem.

I had to smile.

Gülümsemek zorunda kaldım.

I tried to smile.

Gülümsemeye çalıştım.

Fadil's smile was contagious.

Fadıl'ın gülümsemesi bulaşıcıydı.

You didn't even smile.

Gülümsemedin bile.

You never smile anymore.

Artık hiç gülümsemiyorsun.

Tom doesn't smile anymore.

Tom artık gülümsemiyor.

You hardly ever smile.

Neredeyse hiç gülümsemiyorsun.

You don't smile much.

Sen fazla gülümsemiyorsun.

Did Tom really smile?

Tom gerçekten gülümsedi mi?

What made Tom smile?

Tom'u ne gülümsetti?

Tom didn't smile often.

Tom sık sık gülümsemedi.

What made you smile?

Seni ne gülümsetti?

I wish you'd smile.

Keşke gülümsesen.

I love your smile.

Gülümsemeni seviyorum.

I miss Tom's smile.

Tom'un gülümsemesini özlüyorum.

Sami missed Layla's smile.

Sami, Leyla'nın gülümsemesini kaçırdı.

Tom made Mary smile.

Tom, Mary'yi güldürdü.

Ask Tom to smile.

Tom'dan gülmesini rica eder misin?

I like your smile.

Gülüşünü seviyorum.

Smile and be happy.

Gülümse ve mutlu ol.

Smile for the camera.

Kamera için gülümse.