Translation of "Practical" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Practical" in a sentence and their turkish translations:

- It's not practical.
- It isn't practical.

Pratik değil.

- That's not practical.
- That isn't practical.

Bu pratik değil.

You're practical.

Sen pratiksin.

Are you practical?

Pratik misin?

Tom is practical.

Tom pratik.

They're very practical.

Onlar çok kullanışlılar.

- His ideas are rarely practical.
- Her ideas are rarely practical.

Onun fikirleri nadiren pratiktir.

His idea is practical.

Onun fikri pratiktir.

Tom is very practical.

Tom çok pratik.

That wouldn't be practical.

Bu pratik olmaz.

You need something practical.

Pratik bir şeye ihtiyacın var.

I love practical jokes.

Ben el şakalarını severim.

This has practical implications.

Bunun pratik sonuçları vardır.

It's not really practical.

Gerçekten pratik değil.

His ideas are always practical.

Onun fikirleri her zaman pratiktir.

Tom is practical, isn't he?

Tom pratik, değil mi?

Tom is a practical man.

Tom pratik bir adam.

Your ideas are rarely practical.

Senin fikirlerin nadiren pratiktir.

Tom never was very practical.

Tom çok pratik değildi.

There are more practical choices.

Daha pratik seçenekler var.

Tom has no practical experience.

Tom'un hiçbir pratik deneyimi yoktur.

Your ideas are hardly practical.

Sizin fikirleriniz hemen hemen hiç pratik değil.

That's the most practical approach.

O en pratik yaklaşımdır.

I never was very practical.

Ben asla çok pratik değildim.

I went for my practical exam.

direksiyon sınavına girdim.

And it's supposed to be practical,

Kullanışlı olması gerekiyordu,

It's practical to have a laptop.

Bu bir dizüstü bilgisayara sahip olmak pratiktir.

His ideas are always very practical.

Onun fikirleri her zaman çok pratiktir.

Tom is very practical, isn't he?

Tom çok pratik, değil mi?

The plan has many practical difficulties.

Planın birçok pratik zorlukları var.

Does that seem practical to you?

Bu sana pratik görünüyor mu?

This car is spacious and practical.

Bu araba geniş ve kullanışlı.

The English are a practical people.

İngilizler becerikli bir millettirler.

Tom is a very practical person.

Tom çok pratik bir kişi.

She gave me some practical advice.

Bana biraz pratik tavsiyeler verdi.

Tom gave Mary some practical advice.

Tom Mary'ye bazı pratik öneriler verdi.

I'm trying to be practical here.

Burada pratik olmaya çalışıyorum.

I want to be more practical.

- Daha faydalı olmak istiyorum.
- Daha pratik olmak istiyorum.

Tom gave me some practical advice.

Tom bana biraz pratik tavsiye verdi.

Your suggestion is of no practical use.

Teklifiniz işe yaramaz.

Tom is just being practical, isn't he?

Tom sadece pratik oluyor, değil mi?

Tom likes playing practical jokes on people.

Tom insanlara pratik şakalar yapmaktan hoşlanır.

What you're suggesting is just not practical.

Önerdiğin şey pratik değil işte.

Your proposal doesn't have any practical value.

Önerinizin herhangi bir pratik değeri yok.

- Tom's a very practical, down-to-earth person.
- Tom is a very practical, down-to-earth person.

Tom çok pratik, gerçekçi bir kişidir.

The method was too expensive to be practical.

Yöntem uygulanmak için fazla pahalıydı.

"First of all, it would not be practical

'Her şeyden önce, pratik olmaz

Your plan has the virtue of being practical.

Senin planının pratik olma üstünlüğü var.

You have a good hand for practical work.

Pratik çalışma için iyi bir elin var.

The practical exam is the day after tomorrow.

Pratik sınav yarından sonraki gün.

- I think Tom is just trying to be practical.
- I think that Tom is just trying to be practical.

Tom'un sadece pratik olmaya çalıştığını düşünüyorum.

He said that Interlingua would be a practical language.

O, İnterlingua'nın pratik bir dil olacağını söyledi.

The future is far more practical than I imagined.

Gelecek benim düşündüğümden çok daha pratik.

No practical joker should be without a whoopee cushion.

Pratik şakacı bir osuruk yastığı olmadan olmamalı.

Push buttons are a practical fastener for children's clothes.

İtmeli düğmeler, çocuk kıyafetleri için pratik bir bağlayıcıdır.

I have no practical reason for learning this language.

Bu dili öğrenmek için pratik bir sebebim yok.

His practical and humane approach won respect, and brought results.

Pratik ve insancıl yaklaşımı saygı kazandı ve sonuçlar getirdi.

They're practical, you know, they allow women to be independent.”

kadına bağımsızlık verdiğini söylüyorlardı.

The president gave up the idea because it was not practical.

Başkan pratik olmadığı için fikirden vazgeçti.

The lecture is composed by two parts, one theoretical, the other practical.

Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.

Tom is a nurse and his best friend is a practical nurse.

Tom bir hemşiredir ve onun en iyi arkadaşı hemşire yardımcısıdır.

As she's a very practical person, she often fixes her friends' cars.

O çok pratik bir insan olduğu için, sık sık onun arkadaşlarının arabalarını tamir eder.

Esperanto is a flexible and practical language, easy to learn and memorize.

Esperanto öğrenmesi ve ezberlemesi kolay esnek ve pratik bir dildir.

From the practical point of view, there are many shortcomings in his plan.

Pratik bir bakış açısından bakılırsa, onun planında bir sürü eksiklik var.

There were unfashionable, they were not very sightly, but they made perfect practical sense.

Modaya uygun değillerdi, göze güzel şeyler değillerdi ama kullanış açısından mantıklıydılar.

Like Vöggr with his pledge of allegiance… or you can play practical jokes like the Jomsviking

kirli oyunlar oynayabilirsin … ya da Jomsviking gibi adamın ellerini kesmesi

It seems good to a scientific person, but I prefer to consult you in practical matters.

Bu bilimsel bir kişi için iyi görünüyor ama ben sana pratik konularda danışmayı tercih ederim.

- By tradition, people play practical jokes on 1 April.
- Traditionally on April 1st, people pull pranks on each other.

Geleneksel olarak bir nisanda insanlar birbirlerine şakalar yaparlar.

A building with high ceilings and huge rooms may be less practical than the colorless block of offices that takes its place, but it often fits in well with its surroundings.

Yüksek tavanlı ve büyük odaları olan bir bina onun yerini alan renksiz ofis bloklarından daha az pratik olabilir, ama genellikle çevresi ile iyi uyum sağlar.

The 26th of September is the European Day of Languages. The Council of Europe wants to draw attention to the multilingual heritage of Europe, to foster the evolution of multilingualism in society and to encourage citizens to learn languages​​. Tatoeba, as an easy-to-use learning tool and an active community, promotes the study and appreciation of languages in a very practical way.

Eylül ayının 26'sı Avrupa Diller Günü'dür. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın çokdilli mirasına dikkat çekip, çokdilliliğin toplum içinde gelişimini teşvik ederek vatandaşları farklı dilleri öğrenmesi için yüreklendirmek istiyor. Tatoeba, kullanımı kolay bir öğrenme aracı olarak etkin bir katılımla bu dilleri öğrenme ve bundan zevk alma olanağı sağlıyor.