Examples of using "Raincoat" in a sentence and their turkish translations:
Yağmurluğunu giydi.
Senin yağmurluğun mor.
Yağmurluğumu unuttum.
- O yağmurluğu nereden satın aldı?
- O yağmurluğu nereden aldı?
Yağmur yağmurluğuma işledi.
Tom yağmurluğunu çıkardı.
Tom yağmurluğunu giydi.
Bir yağmurluğun var mı?
Mary yağmurluğunu çıkardı.
Mary yağmurluğunu giydi.
Yağmurluğunu çıkardı.
Yağmurluğunu çıkardı.
Bir yağmurluk giysen iyi olur.
Tom bir kapüşonlu yağmurluk giyiyor.
O yağmurluğu nereden aldın?
Tom o yağmurluğu nereden aldı?
- O yağmurluğu nereden satın aldı?
- O yağmurluğu nereden aldı?
- Sarı yağmurluk giyen kız kim?
- Sarı yağmurluklu kız kim?
Yağmurluğumdan bir düğme düştü.
Yağmurluğunuzu giyiniz çünkü yağmur yağıyor.
Tom yeni bir yağmurluk almalı.
Keşke yağmurluğumu getirseydim.
Yeni bir yağmurluk alması gerekiyor.
Hafif bir yağmurluk, yolculuk için idealdir.
36 beden, mavi donanma yağmurluğu arıyorum.
Dışarısı soğuk olduğu için bir yağmurluk giymelisin.
Yağmurluğumdaki düğmelerden biri yırtıldı.
Bir yağmurluk giyiyordum bu yüzden çok ıslanmadım.
Niçin yağmurluk giyiyorsun? yağmur yağmıyor, değil mi?
Yağmurluğunuz olmasaydı, iliklerime kadar ıslanacaktım.
Anahtarları yağmurluğun cebinde ofisime bıraktığımdan oldukça eminim.
Her neyse, Ozawa aceleyle yağmurluğunu çıkardı ve hızlı bir şekilde çıplak kızın omuzlarına koydu.