Translation of "Purple" in Turkish

0.114 sec.

Examples of using "Purple" in a sentence and their turkish translations:

Are they purple?

Onlar mor mu?

I love purple.

Ben moru severim.

Her sweater is purple.

Onun kazağı mordur.

His socks are purple.

Onun çorapları mor.

My sweater is purple.

Benim kazak mor.

What's this purple stain?

Bu mor leke nedir?

Your raincoat is purple.

Senin yağmurluğun mor.

My favourite colour is purple.

- Benim favori rengim mordur.
- En sevdiğim renk mordur.
- Benim en sevdiğim renk mordur.

She wants a purple coat.

O mor bir ceket istiyor.

I like that purple shirt.

O mor gömleği seviyorum.

Purple sharks are dangerous animals.

Mor köpek balıkları tehlikeli hayvanlardır.

Purple carrots would be strange.

Mor havuç garip olurdu.

Their gang color is purple.

Onların çete renkleri mordur.

Cut the purple prose, Tom.

- Edebiyat kasma Tom.
- Edebiyat parçalamayı bırak Tom.
- Edebiyat yapma Tom.

How many purple flowers are there?

Orada kaç tane mor çiçek var?

Mauve was initially called "Tyrian purple."

Eflatun rengine başlangıçta "Tyrian moru" denirdi.

I want to eat purple potatoes.

Mor patatesler yemek istiyorum.

Tom was wearing a purple sweatshirt.

Tom mor bir kazak giyiyordu.

The color is purple rather than pink.

- Renk pembeden daha çok mor.
- Renk pembeden ziyade mordur.

I loved a purple bag there too.

Ben de oradaki bir mor çantayı sevdim.

Green does not go well with purple.

Yeşil, mor ile iyi gitmez.

The garden was full of purple lilies.

Bahçe mor zambaklarla doluydu.

Have you ever seen a purple butterfly?

Hiç mor kelebek gördün mü?

I'm going to buy this purple sweater.

Bu mor kazağı alacağım.

I want to buy this purple sweater.

Bu mor kazağı satın almak istiyorum.

I want to buy a purple sweater.

Mor bir kazak satın almak istiyorum.

Marian is wearing a black leather jacket, a purple scarf, and purple pants.The outfit looks great on her.

Marian siyah deri ceket, mor eşarp ve mor pantolon giyiyor. Kıyafeti onun üzerinde harika görünüyor.

Have you ever eaten purple-yam ice cream?

Hiç menekşe yer elmalı dondurma yedin mi?

My boyfriend wants to dye his hair purple.

Erkek arkadaşım saçlarını mora boyatmak istiyor.

The doctor recommended that he take the purple pill.

Doktor onun mor hap almasını tavsiye etti.

The gray sweater I like more than the purple.

Gri kazağı mordan daha çok severim.

If you mix blue and red, you'll get purple.

Mavi ve kırmızıyı karıştırırsan mor elde edersin.

The bottle Tom was holding had a purple label.

Tom'un tuttuğu şişenin mor renkli bir etiketi vardı.

The purple alien had 4 arms and 4 legs.

Mor uzaylının 4 kolu ve 4 bacağı vardı.

A purple carpet will not go with this red curtain.

Mor bir halı bu kırmızı perde ile gitmeyecek.

If you mix blue and red, the result is purple.

Mavi ve kırmızıyı karıştırırsanız, sonuç mordur.

I like the gray sweater more than the purple one.

Ben gri kazağı mor olanından daha çok seviyorum.

Be eccentric now. Don't wait for old age to wear purple.

Şimdi eksantrik olun. Mor giymek için yaşlılığı beklemeyin.

What have I held back for myself apart from this purple cloak and diadem?

Bu mor pelerin ve diadem dışında kendime ne sakladım?

Did you know that if you mixed red and blue paint you obtained purple?

Kırmızı ile mavinin karışımından mor elde edildiğini biliyor muydun?

He dreamt one night that he found a beautiful purple flower, and that in the middle of it lay a costly pearl.

Bir gece rüyasında, güzel mor bir çiçek bulduğunu ve çiçeğin ortasında da değerli bir mücevher bulunduğunu gördü.

Then Pilate took Jesus and had Him flogged. The soldiers twisted together a crown of thorns, put it on His head, and dressed Him in a purple robe. And they went up to Him again and again, saying, “Hail, King of the Jews!” and slapping Him in the face.

O zaman Pilatus İsa'yı tutup kamçılattı. Askerler de dikenlerden bir taç örüp O'nun başına geçirdiler. Sonra O'na mor bir kaftan giydirdiler. Önüne geliyor, “Selam, ey Yahudiler'in Kralı!” diyor, yüzüne tokat atıyorlardı.