Examples of using "Purely" in a sentence and their turkish translations:
Karşılaşmamız tamamen tesadüfi.
Bu sadece kazara oldu.
Gerisi tamamen spekülasyon.
Gerçek mi yoksa tamamen mecazi mi?
Yalnızca örnekleme adına
O, tamamen şans eseri Sam ile karşılaştı.
Onunla karşılaşmam tamamen tesadüftü.
Bu yolculuk sadece zevk içindir.
Tamamen ekonomik bir bakış açısından bakarsak
çünkü konu tamamen fizik kurallarından ibaret.
Ben onun hakkında tamamen tesadüfen öğrendim.
Bu ay boyunca yalnızca İspanyolca cümle eklemeye karar verdim.
Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.
Fakat sloganı bu olmasına rağmen Google'ın asıl amacı insanlığa hizmet değil tamamen paraya hizmet.
Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.
"Esperanto: Avrupa veya Asya dili" denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.