Examples of using "Prospect" in a sentence and their turkish translations:
Çok iç karartıcı bir ihtimal.
Bu korkutucu bir beklenti.
Kendisi, daha az korkutucu bir seçenek.
Otelin güzel bir manzarası var.
Benim çok az başarı umudum vardır.
Onun iyileşme ihtimali var mı?
Tom başarısızlık olasılığından korkuyordu.
Onu görme olasılığından heyecanlıyım.
onu kaybetme ihtimali beni panikletmeye başladı.
Onun iyileşeceğine dair bir şans var mı?
Onlar yasayla bisiklet kaskı giymek zorunda kalma ihtimali ile karşı karşıyalar.
Bu kapının ardında seni hangi parlak umutlar bekliyor? Hiç!
Ney, iç savaş ihtimalinden dehşete düşmüştü ve krala