Translation of "Depressing" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Depressing" in a sentence and their turkish translations:

- That was depressing.
- It was depressing.

O bunaltıcıydı.

Depressing, right?

Moral bozucu, değil mi?

- This is so depressing.
- This is so sad.
- It's too depressing.
- That's so depressing.

Bu çok iç karartıcı.

That's so depressing.

Bu çok iç karartıcı.

Is that depressing?

O bunaltıcı mı?

You're depressing me.

Moralimi bozuyorsun.

That sounds depressing.

O iç karartıcı görünüyor.

It's so depressing.

Çok iç karartıcı.

This is depressing.

Bu iç karartıcı.

It's too depressing.

Bu çok iç karartıcı.

- That was discouraging.
- That was depressing.
- It was depressing.

O cesaret kırıcıydı.

- That is a depressing thought.
- That's a depressing thought.

O iç karartıcı bir düşüncedir.

- It is a depressing prospect.
- It's a depressing prospect.

Çok iç karartıcı bir ihtimal.

- It's not as depressing anymore.
- It isn't as depressing anymore.

Artık rahatsız edici değil.

It's depressing in here.

Burası iç karartıcı.

That's a depressing story.

O bunaltıcı bir hikaye.

It was truly depressing.

Bu gerçekten iç karartıcıydı.

This town is depressing.

Bu kasaba bunaltıcı.

This weather is depressing.

Bu hava iç karartıcı.

This movie is depressing.

Bu film iç karartıcı.

So far, so depressing, right?

Şimdiye kadar, oldukça iç karartıcı, değil mi?

What I saw was depressing.

Benim gördüğüm iç karartıcıydı.

That's a very depressing thought.

O çok iç karartıcı bir düşünce.

Tom's story was very depressing.

Tom'un hikayesi çok hüzünlüydü.

This town is so depressing.

Bu kasaba çok bunaltıcı.

This place is so depressing.

Bu yer çok bunaltıcı.

This is a depressing place.

Bu iç karartıcı bir yer.

I think he's a bit depressing.

Sanırım o biraz moral bozucu.

I used to think obituaries were depressing.

Eskiden ölüm ilanlarının iç karartıcı olduğunu düşünürdum.

Recently, you've been depressing to hang out with.

Son zamanlarda beraber takılmaktan çekiniyordun.

I can't think of anything more depressing than that.

- Ben bundan daha iç karartıcı bir şey düşünemiyorum.
- Bundan daha iç karartıcı bir şey düşünemiyorum.

Do you really think it's depressing to do that?

Gerçekten bunu yapmanın bunaltıcı olduğunu mu düşünüyorsun?

It would be depressing to do that by yourself.

Bunu kendi başına yapmak moral bozucu olurdu.

Living the kind of life that I live is senseless and depressing.

Benimki gibi bir hayat yaşamak manasız ve iç karartıcı.

One was beautiful, intelligent and funny, and the other ugly, stupid and depressing.

Biri güzel, akıllı ve komikti, diğeri çirkin, aptal ve iç karartıcıydı.