Examples of using "Preaching" in a sentence and their turkish translations:
Koroya vaaz veriyorsun.
Sen din değiştirmeyi vaaz ediyorsun.
Davranış vaazın en yüksek biçimidir.
Bana her zaman öğüt vermesinden bıktım.
Tanrı'nın Sözü'nü küçük bir grup imanlıya vaaz ediyor.
Onun bana nutuk atmasından usandım.
- Zaten çok iyi bildiğinizin farkındayım, ama hâlâ kadın ve erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine dair klişeleri aşabilmiş değiliz.
- Tereciye tere sattığımın farkındayım, ama yine de söylemek isterim ki hâlâ kadın ve erkek ilişkilerinin nasıl olması gerektiğine dair klişelerden kurtulabilmiş değiliz.