Translation of "Policy" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Policy" in a sentence and their turkish translations:

We changed policy.

Prensipleri değiştirdik.

It's standard policy.

Bu standart politika.

That's our policy.

Bu bizim politikamız.

Honesty is policy.

Dürüstlük politikadır.

Your policy is mistaken.

Senin politikan yanlış.

That's a stupid policy.

Bu aptalca bir politika.

It's a good policy.

Bu iyi bir politika.

It's a questionable policy.

Bu tartışılabilir bir politika.

This is our policy.

Bu bizim politikamız.

That policy could change.

Bu politika değişebilir.

There's no set policy.

Dizi politikası yok.

It's a stupid policy.

Bu aptalca bir politika.

That's not our policy.

O bizim politikamız değil.

That isn't our policy.

Bu bizim politikamız değil.

Our domestic and foreign policy.

iç ve dış politikamız.

(MINIMUM WAGE AND WELFARE POLICY)

(MİNİMUM KUVVET VE REFAH POLİTİKASI)

Honesty is the best policy.

Dürüstlük en iyi politikadır.

They adopted a new policy.

Onlar yeni bir politika benimsedi.

Switzerland hardened its immigration policy.

İsviçre göç politikasını sertleştirdi.

That would violate our policy.

Bu bizim ilkelerimizi ihlal eder.

The policy is pretty clear.

Politika oldukça açıktır.

That is a good policy.

O iyi bir politikadır.

This is an unusual policy.

Bu alışılmadık bir politika.

Federalist leaders denounced Jefferson's policy.

Federalist liderler Jefferson'ın politikasını kınadı.

His policy was soon tested.

Onun politikası kısa sürede test edildi.

Tom adopted a new policy.

Tom yeni bir politika benimsedi.

The policy was quickly changed.

Politika hızla değiştirildi.

Tom is a policy adviser.

Tom bir politika danışmanıdır.

We need common sense policy.

Sağduyu politikasına ihtiyacımız var.

- Honesty is not always the best policy.
- Honesty isn't always the best policy.

Dürüstlük her zaman en iyi politika değildir.

Agricultural Policy. This is a policy created to keep European consumers to buy agricultural

duymuşsunuzdur. Bu politika Avrupalı tüketicilerin gelişmekte olan

Practice and engage and set policy.

ve uyguladığımız yolu analiz etmeliyiz.

People who carried out the policy

Politikayı uygulayan kişilerin

The same goes for commercial policy.

Aynı şey ticari politika için de geçerlidir.

Honesty is never the best policy.

Dürüstlük asla en iyi politika değildir.

The government's domestic policy was announced.

Hükümetin iç politikası açıklandı.

We studied the government's economic policy.

Hükümetin ekonomi politikasını inceledik

The policy will only accelerate inflation.

Politika yalnızca enflasyonu hızlandıracak.

They eagerly supported his new policy.

Onun yeni politikasını istekle desteklediler.

They make decisions on new policy.

Yeni politika üzerine kararlar alıyorlar.

The employment policy is a failure.

İstihdam politikası bir başarısızlıktır.

Dan had a life insurance policy.

Dan'ın hayat sigortası poliçesi vardı.

Tom had a life insurance policy.

Tom'un hayat sigortası vardı.

He seemed to understand foreign policy.

Dış politikadan anlıyor gibi görünüyordu.

We need common sense gun policy.

Sağduyu silahı politikasına ihtiyacımız var.

You understand our policy, don't you?

Politikamızı anlıyorsun, değil mi?

What is this store's return policy?

Bu mağazanın iade politikası nedir?

- I believe honesty is the best policy.
- I believe that honesty is the best policy.

Dürüstlüğün en iyi strateji olduğuna inanıyorum.

- America once favored a policy of isolationism.
- The United States once favored a policy of isolationism.

Amerika bir zamanlar soyutlanma politikasını tercih etti.

Honesty, I believe, is the best policy.

Dürüstlük, sanırım, en iyi politika.

A fiscal tightening policy is being enacted.

Bir mali sıkma politikası yürürlüğe giriyor.

The war resulted from a mistaken policy.

Savaş yanlış bir politikadan sonuçlandı.

Are you in favor of their policy?

Onların politikasını destekliyor musun?

This school has a zero tolerance policy.

Bu okulun kuralları çok katı.

Our policy is to satisfy our customers.

Politikamız müşterilerimizi tatmin etmektir.

He had decided on a new policy.

O, yeni bir politika izlemeye karar verdi.

Tom wanted the policy to be changed.

Tom politikanın değiştirilmesini istedi.

I intend to follow my predecessor's policy.

Selefimin politikasını izlemeye niyetliyim.

Company policy precludes fraternization between co-workers.

Şirket politikası, farklı mevkilerdeki meslektaşları arkadaşlık etmekten men ediyor.

This is a book about public policy.

Bu, kamu politikası hakkında bir kitap.

This school has a zero-tolerance policy.

Bu okulun bir sıfır tolerans politikası vardır

Tom's school has a zero-tolerance policy.

Tom'un okulunun sıfır tolerans politikası vardır.

Your idea runs counter to our policy.

Sizin fikriniz bizim politikamıza ters düşüyor.

I have taken out a life-policy.

- Yaşam sigortası yaptırdım.
- Hayat sigortası yaptırdım.

He also promised a strong foreign policy.

Ayrıca güçlü bir dış politika sözü verdi.

He doesn't have a health insurance policy.

- O, hayatını sigortalamıyor.
- Onun sağlık sigortası poliçesi yok.

What is the purpose of this policy?

Bu politikanın amacı nedir?

Have you taken out an insurance policy?

Sigorta poliçesi yaptırdınız mı?

- I should have read the insurance policy more carefully.
- I should've read the insurance policy more carefully.

Sigorta poliçesini daha dikkatli okumalıydım.

Now remember, my career is about economic policy,

Şimdi unutmayın, kariyerim kişisel düşünce ve duygulara değil,

About systemic racism in America and public policy.

ve kamu politikası hakkında çok şey öğrettiğimi söylerdi.

The scholar is an authority on fiscal policy.

Bilim adamı maliye politikası üzerine bir otoritedir.

I think we ought to change our policy.

Sanırım politikamızı değiştirmeliyiz.

The government had to alter its foreign policy.

Hükümet dış politikasını değiştirmek zorunda kaldı.

He attacked the government's policy in his speech.

O, konuşmasında hükümetin politikasına saldırdı.

The new circumstances compelled a change in policy.

Yeni koşullar, politikada bir değişikliğe zorladı.

I think that honesty is the best policy.

Dürüstlüğün en iyi politika olduğunu düşünüyorum.

Do you have a private medical insurance policy?

Özel sağlık sigortası poliçen var mı?

How do you think this policy will change?

Bu politikanın nasıl değişeceğini düşünüyorsun?

Sami had a million-dollar life-insurance policy.

Sami bir milyon dolarlık bir hayat sigortası poliçesine sahipti.

And every rational critic against his economic policy will

Ve onun yürüttüğü politikaya yapılan her türlü rasyonal eleştiri

Are you in favor of or against that policy?

Bu politikanın lehinde mi yoksa aleyhinde misin?

This policy resulted in a great rise in prices.

Bu politika, fiyatlarda büyük bir yükselişe neden oldu.

A secret policy document was leaked to the newspapers.

Gizli bir politika belgesi basına sızdırıldı.

I don't agree with the government's policy on education.

Hükümetin eğitim politikasına katılmıyorum.

Please take a moment to read our privacy policy.

Lütfen gizlilik politikamızı okumak için bir dakikanızı verin.

Tom wondered whether honesty really was the best policy.

Tom dürüstlüğün gerçekten en iyi politika olup olmadığını merak ediyordu.

In my opinion, it's better to change the policy.

Bence, politikayı değiştirmek daha iyi.

Prices rose drastically as a result of this policy.

Bu politikanın bir sonucu olarak fiyatlar sert bir biçimde yükseldi.

The poor educational policy is a detriment to Japan.

Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.

Your plan is not in line with our policy.

- Senin planın bizim politikamız doğrultusunda değil.
- Senin planın bizim politikamızla uyumlu değil.

They said such a policy would lead to smuggling.

Onlar böyle bir politikanın kaçakçılığa yol açacağını söyledi.

There is an urgent need for a new policy.

Yeni bir politikaya acil bir ihtiyaç vardır.

Human rights is the soul of our foreign policy.

İnsan hakları, dış politikamızın ruhudur.

- I thought that policy was abolished a couple of years ago.
- I thought policy was abolished a couple of years ago.

Bu politikanın birkaç yıl önce kaldırıldığını sandım.

But, undoubtedly, his most famous policy was the legalization of

Fakat, onun en ünlü politikası şüphesiz ki

We have to conclude that the policy is a failure.

Politikanın bir başarısızlık olduğuna karar vermeliyiz.

Make solidarity and equal rights the cornerstone of public policy.

Dayanışma ve eşit haklar kamu politikasının temel taşını oluşturur

He submitted his resignation in protest of the company's policy.

İstifasını şirket politikasına itiraz ederek sundu.