Translation of "Parks" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Parks" in a sentence and their turkish translations:

We love our parks.

Parklarımızı seviyoruz.

Rosa Parks was arrested.

Rosa Parks tutuklandı.

How the parks got smaller,

parkların nasıl küçüldüğünü,

Parks are ideal for writing.

Parklar yazma için idealdir.

Boston has many beautiful parks.

Boston'un birçok güzel parkları var.

Sami parks his car here.

Sami arabasını buraya park eder.

- Hunting is banned in national parks.
- Hunting is not allowed in national parks.

Avcılık milli parklarda yasaklanmıştır.

- Hunting is not allowed in national parks.
- Hunting isn't allowed in national parks.

Milli parklarda avlanmaya izin verilmez.

- There are many parks in Boston.
- There are a lot of parks in Boston.

Boston'da çok sayıda park var.

Skyscrapers, ferris wheels or theme parks.

gökdelenler, eğlence parkları ya da tema parkları... her ne olursa.

Many homeless people live in parks.

Birçok evsiz insan parklarda yaşıyor.

Hunting is forbidden in national parks.

Avlanmak ulusal parklarda yasaktır.

There are many parks in London.

Londra'da çok sayıda park var.

The city has many beautiful parks.

Şehirde birçok güzel parklar vardır.

Hunting is prohibited in national parks.

Milli parklarda avcılık yasaklanmıştır.

Are there any beautiful parks in Japan?

Japonya'da hiç güzel parklar var mıdır?

Is there a river between two parks?

İki park arasında bir nehir var mıdır?

There are many beautiful parks in London.

Londra'da birçok güzel park vardır.

There are many parks in our town.

Kentimizde birçok park var.

There are many beautiful parks in Boston.

Boston'da çok güzel parklar var.

We went to a lot of parks.

Biz bir sürü parka gittik.

Are there any parks in the town?

Kasabada hiç park var mı?

Being deployed in industrial parks in North America,

Kuzey Amerika'daki sanayi bölgesinde,

There are a lot of parks in London.

Londra'da çok sayıda park vardır.

There are some beautiful parks in this city.

Bu şehirde bazı güzel parklar vardır.

This is where Tom usually parks his car.

Bu Tom'un genellikle arabasını park ettiği yer.

There are a lot of parks in Wrocław.

Wroclaw'da birçok park var.

There are a lot of parks in Boston.

Boston'da birçok park var.

You go into some neighborhoods -- beautiful architecture, beautiful parks --

Mimari ve parkların çok güzel olduğu bir mahalleye gittiniz

There are theatres, museums, libraries and parks in that city.

O kentte tiyatro,müze, kütüphane ve parklar var.

I am going to write about our parks and mountains.

Park ve dağlarımız hakkında yazacağım.

Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.

Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.

There are a couple of parks not too far from my house.

Evimden çok uzakta olmayan birkaç park var.

We set up together a working group and danced with my songs in the parks.

parklarda benim şarkılarla dans eden dünya güzeli ergenlerle tanıştım.

Drinking alcohol on the street or in parks is illegal in most of the United States.

Sokakta ya da parklarda içki içmek Birleşik Devletler'in çoğu yerinde yasa dışıdır.