Translation of "Miles" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Miles" in a sentence and their turkish translations:

They walked miles and miles.

Onlar millerce yürüdü.

They're miles away.

Onlar millerce uzakta.

It's about two miles.

O, yaklaşık iki mildir.

He ran five miles.

O beş mil koştu.

I've run three miles.

Üç mil koştum.

We drove for miles.

Millerce araba sürdük.

We walked for miles.

Biz miller boyunca yürüdük.

We ran for miles.

Biz millerce koştuk.

It's about five miles.

Yaklaşık beş mil.

Tom is miles away.

Tom'un aklı başka yerde.

Tom ran three miles.

Tom üç mil koştu.

We walked three miles.

Üç mil yürüdük.

- I completely walked ten miles.
- I walked an entire ten miles.

Ben tam on mil yürüdüm.

- They finished eighty miles' journey.
- They finished a journey of 80 miles.

Onlar seksen millik bir yolculuğu bitirdiler.

- I cover twenty miles a day.
- I walk twenty miles a day.

Günde yirmi mil yürürüm.

Each about 400 miles long,

her biri 643 km uzunluğunda olan

Many have traveled for miles.

Çoğu kilometrelerce yol tepmiştir.

They walked three miles farther.

Onlar üç mil öteye yürüdü.

She walked twenty miles daily.

O her gün yirmi kilometre yürüdü.

I just ran three miles.

Ben sadece üç mil koştum.

The troops advanced twenty miles.

Askerler yirmi mil ilerledi.

It's about three square miles.

O yaklaşık üç mil kare.

Tom ran three miles today.

Tom bugün üç mil koştu.

We ran for seven miles.

Biz yedi mil koştuk.

I completely walked ten miles.

Ben, tam olarak on mil yürüdüm.

We walked about five miles.

Biz yaklaşık beş mil yürüdük.

They finished eighty miles' journey.

Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.

Traveling at 17,500 miles per hour.

saatte 28.000 km hızla ilerliyordu.

The station is two miles away.

İstasyon iki mil uzaklıkta.

I rode fifty miles that day.

Ben o gün elli mil sürdüm.

The lake is four miles across.

Göl dört mil genişliğindedir.

The house is two miles off.

Ev iki mil uzakta.

She walked twenty miles a day.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

She covered twenty miles a day.

Günde yirmi mil kapladı.

The road continues for many miles.

Yol millerce devam eder.

His ranch covers twenty square miles.

Onun çiftliği yirmi mil karedir.

You seem a million miles away.

Bir milyon mil uzakta gibi görünüyorsun.

That town is two miles away.

O kasaba iki mil uzaklıkta.

I run five miles a day.

Günde beş mil koşarım.

Tom runs three miles a day.

Tom günde üç mil koşar.

The city is two miles away.

Kent iki mil uzaklıktadır.

We walked ten miles that day.

Biz o gün on mil yürüdük.

We traveled westwards for 100 miles.

Biz batıya doğru 100 mil seyahat ettik.

Dan lived only four miles away.

- Dan sadece 4 mil uzakta yaşadı.
- Dan sadece 4 mil uzakta ikamet etti.
- Dan sadece 4 mil uzakta oturdu.

The lake is three miles across.

Göl üç mil genişliğinde.

We need several miles of cable.

Bize birkaç mil kablo gerek.

Sydney is miles away from here.

Sidney buradan millerce uzakta.

The valley was twenty miles wide.

Vadi yirmi mil genişliğinde.

Tom lives only three miles away.

Tom sadece üç mil uzakta yaşıyor.

Layla lived a few miles away.

- Leyla birkaç mil uzakta yaşıyordu.
- Leyla birkaç mil ötede yaşıyordu.

Tom lives three miles from Mary.

Tom Mary'den üç mil uzakta yaşıyor.

Tom lives a few miles away.

Tom birkaç kilometre uzakta yaşıyor.

Sami lived just six miles away.

Sami sadece altı mil uzakta yaşıyordu.

Sami lived hundreds of miles away.

Sami yüzlerce mil uzakta yaşıyordu.

Tom walks three miles a day.

- Tom günde üç mil yürüyor.
- Tom günde üç mil yürür.

Thanks to its 1,000 miles of coastline, more than 250 miles of amazing Caribbean beaches,

1.000 kilometrelik sahil şeridi sayesinde, daha muhteşem Karayip plajlarının 250 milden daha fazlası,

The country stretching for about 1,254 miles.

olan bu sınır 1254 mil uzunluğunda.

The train makes 20 miles an hour.

Tren saatte 20 mil yol alır.

The city is fifty miles above London.

- Şehir Londra'nın elli mil kuzeyindedir.
- Şehir Londra'nın elli mil yukarısındadır.

It's only two miles to the village.

Köye sadece iki mil var.

There is a bridge two miles upstream.

Nehrin iki mil yukarısında bir köprü var.

She can do 90 miles an hour.

O, saatte 90 mil yapabilir.

Ten miles is not a short distance.

On mil kısa bir mesafe değildir.

It's only two miles to the town.

Şehre sadece iki mil.

I can walk at least two miles.

En az iki mil yürüyebilirim.

It's just two miles to the town.

- Kasabaya sadece iki mil mesafede.
- Şehre yalnızca 2 mil uzaklıkta.

It's 300 miles from here to Boston.

Buradan Boston'a 300 mil.

The wheat fields stretch out for miles.

Buğday tarlaları, millerce uzanır.

Tom's parents live three miles from him.

Tom'un anne babası ondan üç mil uzakta yaşıyor.

How many miles is it to Boston?

Boston'a kaç mil var?

I live ten miles from the city.

Kentten 10 mil uzakta yaşıyorum.

We still have ten miles to go.

Hâlâ gidecek on milimiz var.

This river is 500 miles in length.

Bu nehir 500 mil uzunluğundadır.

This river extends for hundreds of miles.

Bu nehir yüzlerce mil uzanır.

It's eight miles from here to London.

Buradan Londra'ya sekiz mil.

Tom walks about fifteen miles a day.

Tom günde yaklaşık on beş mil yürüyor.

Miles Davis was an American jazz musician.

Miles Davis bir Amerikalı caz müzisyeniydi.

I could hear you from miles away!

Seni millerce uzaktan duyabiliyordum.

Tom lived thirty miles south of Boston.

Tom, Boston'un otuz mil güneyinde yaşıyordu.

Tom lives three miles east of here.

Tom buradan üç mil doğuda yaşıyor.

The traffic was backed up for miles.

Yolda kilometrelerce araç kuyruğu oluştu.

We're now three hundred miles from Boston.

Artık Boston'dan üç yüz mil uzaktayız.

Layla lived only a few miles away.

İki rakip arasında yeni bir anlaşmanın sonucu olarak, stratejilerimizi yeniden ayarlamamız gerekiyor.

The station is three miles from here.

İstasyon, buradan 3 mil uzakta.

It's miles away from the correct answer.

Bu doğru cevaptan millerce uzak.

Tom lives only a few miles away.

Tom sadece birkaç kilometre uzakta yaşıyor.

The average ocean depth is 2.3 miles.

Ortalama okyanus derinliği 2,3 mildir.

Sami sped at sixty miles an hour.

Sami saatte 60 mil hız yapıyordu.

Tom lives thirty miles from the border.

Tom sınırdan otuz mil uzakta yaşıyor.

Tom lives about three miles from here.

Tom buradan üç mil uzakta yaşıyor.

- The train was going 500 miles per hour.
- The train was moving at 500 miles per hour.

Tren saatte 500 mil yol alıyordu.

And ended up eight miles away from campus,

ve kendimi kampüsten 8 mil uzakta buldum,