Examples of using "Hut" in a sentence and their turkish translations:
Kulübe ateşe verildi.
- Kulübeden çıktık.
- Tom kulübeden dışarı çıktı.
Tom kulübeye geri koştu.
Bu onun yaşadığı kulübedir.
Dünyadaki en gösterişsiz kulübe bile
Ailem bir kulübede yaşıyordu.
Keşiş ahşap bir kulübede yaşıyordu.
O, bir kulübede tek başına yaşıyordu.
Ben uzakta bir kulübe gördüm.
Onların kulübesi vadide yer almaktadır.
Ahşap bir kulübe inşa etmek istiyorum.
Buralarda bir kulübe vardı.
Naoki fakirdi ve bir kulübede yaşıyordu.
Buralarda bir kulübe vardı.
Dağ kulübesinde bir gece geçirdik.
Bu kulübe çökme tehlikesinde.
O kulübe kertenkeleler ve böceklerle kaynıyor.
Biz kulübede toplanırız ve yeriz ve içeriz.
Evimizin arkasında bir kulübe var.
Ben o günlerde sahildeki bir kulübede yaşadım.
Bir grup erkek kulübenin önünde duruyor.
Kulübenin çatısı karın ağırlığı altında gıcırdadı.
kulübenin içinde yaşayan insanların kimliği hakkında bir hikâye anlatır.
Tom küçük bir kulübede tek başına yaşıyordu.
Kulübe etrafındaki duvar insan kemiklerinden yapılmış ve onun üstünde kafatasları vardı.