Translation of "Lived" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Lived" in a sentence and their turkish translations:

- What if he lived?
- What if she lived?

Ya yaşasaydı?

Tom lived alone.

Tom yalnız yaşıyordu.

Tom lived there.

Tom orada yaşadı.

Tom lived upstairs.

Tom üst katta yaşadı.

Fadil lived here.

Fadıl burada yaşıyordu.

I lived alone.

Ben yalnız yaşıyordum.

Sami lived alone.

Sami yalnız yaşıyordu.

I lived to make.

ve ben çizim yapmak için yaşıyordum.

He lived in obscurity.

O, bilinmezlik içinde yaşadı.

Bin lived in Singapore.

Bin Singapurda yaşadı.

I lived in poverty.

Ben yoksulluk içinde yaşadım.

I have lived here.

Ben burada yaşadım.

We've never lived here.

Burada hiç yaşamadık.

They lived in peace.

Onlar barış içinde yaşadı.

People lived in villages.

İnsanlar köylerde yaşıyordu.

Tom lived in Australia.

Tom Avustralya'da yaşadı.

I lived in Kouenji.

Kouenji'de oturdum.

I lived in Boston.

Boston'da yaşadım.

He lived in misery.

Mutsuzluk içindeydi.

Illusions are short lived.

İllüzyonlar kısa ömürlüdür.

Have you lived here?

Burada yaşadın mı?

Tom lived next door.

Tom bitişikte yaşadı.

I lived in Tehran.

Tahran'da yaşadım.

Tom lived in Boston.

Tom, Boston'da yaşadı.

Tom lived with us.

Tom bizimle yaşadı.

I lived in happiness.

Ben mutluluk içinde yaşadım.

You lived alone there.

Burada yalnız yaşadın.

Happiness was short-lived.

Mutluluk kısa sürdü.

I lived in Rome.

Ben Roma'da yaşadım.

They lived in Boston.

Boston'da yaşadılar.

I've lived in Boston.

Boston'da yaşadım.

I've always lived here.

Oldum olası burada yaşadım.

Layla lived in Cairo.

Leyla, Kahire'de yaşıyordu.

Tom hasn't lived abroad.

- Tom yurt dışında yaşamıyor.
- Tom yurt dışında yaşamadı.

Tom lived with me.

Tom benimle yaşadı.

I've never lived abroad.

Ben yurtdışında hiç yaşamadım.

We lived with Tom.

Tom ile yaşadık.

- Tom lived a long life.
- Tom lived a good long life.

Tom uzun bir hayat yaşadı.

- Tom lived there all by himself.
- Tom lived there all alone.

Tom tek başına orada yaşadı.

- I have lived here for years.
- I've lived here for years.

Yıllardır burada yaşıyorum.

- Tom has never lived in Boston.
- Tom never lived in Boston.

Tom asla Boston'da yaşamadı.

- I've lived here my whole life.
- I've lived here my entire life.
- I've lived here all my life.

Hayatım boyunca burada yaşadım.

- I have lived here for thirty years.
- I've lived here for 30 years.
- I've lived here for thirty years.

Otuz yıldır burada yaşıyorum.

- He lived to be ninety.
- He lived until the age of 90.

90 yaşına kadar yaşadı.

I lived in a three-room apartment when I lived in Boston.

Boston'da yaşadığımda üç odalı bir dairede yaşadım.

- I lived in Amed four years.
- I lived in Diyarbakir four years.

- Dört yıl Amed'de yaşadım.
- Dört yıl Diyarbakır'da yaşadım.

He lived a century ago.

Bir asır önce yaşamış.

I've lived a hard life.

Ben zor bir hayat yaşadım.

She lived an unhappy life.

- O, mutsuz bir hayat yaşadı.
- O mutsuz bir hayat yaşadı.

She lived a lonely life.

Yalnız bir hayat yaşadı.

She lived to be ninety.

O doksan yaşına kadar yaşadı.

They lived a happy life.

Onlar mutlu bir hayat yaşadılar.

He lived a moral life.

O dürüst bir hayat yaşadı.

He lived a simple life.

Sade bir hayat yaşadı.

He lived a happy life.

O mutlu bir hayat yaşadı.

He lived there by himself.

Tek başına orada yaşadı.

My grandmother lived with us.

Büyükannem bizimle yaşadı..

He lived a hard life.

O, zor bir hayat yaşadı.

He lived to be ninety.

O, doksan yaşına kadar yaşadı.

He lived a long life.

O uzun bir hayat yaşadı.

Tom never lived in Boston.

Tom, hiç Boston'da yaşamadı.

We've always lived in Boston.

Biz hep Boston'da yaşıyoruz.

Have you lived here long?

Uzun süredir mi burada yaşıyorsun?

He lived there completely alone.

O orada tamamen yalnız yaşıyordu.

Life needs to be lived.

Hayatın yaşanılması gerekiyor.

Tom asked where Mary lived.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını sordu.

She lived a happy life.

- Mutlu bir hayat yaşadı.
- O mutlu bir hayat yaşadı.

She lived a long life.

O uzun bir ömür yaşadı.

I've lived in Kobe before.

Daha önce Kobe'de yaşadım.

I've lived a full life.

Ben tam bir hayat yaşadım.

I've lived a long time.

Ben uzun bir süre yaşadım.

They lived happily ever after.

Ölene dek mutlu yaşadılar.

Tom lived on a farm.

Tom bir çiftlikte yaşadı.

Tom lived on Park Street.

Tom Park caddesinde yaşıyordu.

I once lived in Boston.

Bir zamanlar Boston'da yaşadım.

Tom lived in this building.

Tom bu binada oturdu.

And they lived happy forever.

Ve onlar sonsuza kadar mutlu yaşadılar.

Tom lived there by himself.

Tom orada tek başına yaşadı.

She lived there by herself.

O, orada tek başına yaşadı.

Nobody knew where Tom lived.

Tom'un nerede yaşadığını kimse bilmiyordu.

They both lived in Boston.

Onların her ikisi de Boston'da yaşadı.

I've also lived in Boston.

Ben de Boston'da yaşadım.

I've lived a long life.

Ben uzun bir hayat yaşadım.

I've lived a good life.

Ben iyi bir hayat yaşadım.

I lived there for years.

- Orada yıllarca yaşadım.
- Orada senelerce yaşadım.

The family lived in poverty.

Aile yoksulluk içinde yaşadı.

I asked where she lived.

Onun nerede yaşadığını sordum.

Once I lived in Osaka.

Bir zamanlar Osaka'da yaşadım.

Tom knew where Mary lived.

Tom Mary'nin nerede yaşadığını biliyordu.

Tom lived in the woods.

Tom ormanda yaşadı.

Tom lived for thirty years.

Tom otuz yıl yaşadı.