Translation of "Harder" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Harder" in a sentence and their turkish translations:

It keeps getting harder and harder.

Bu gittikçe zorlaşmaya devam ediyor.

Try harder.

Daha çok çabala.

Google harder!

Google daha kuvvetli!

It's getting harder.

- Güçleşiyor.
- Gittikçe güçleşiyor.

Tom tries harder.

Tom daha çok çabalar.

I'll try harder.

Daha çok çalışacağım.

Try harder tomorrow.

Yarın daha güçlü dene.

I'm working harder.

Daha çok çalışıyorum.

Sami studied harder.

Sami daha sıkı çalıştı.

- You should have worked harder.
- You should've worked harder.

Daha sıkı çalışmalıydın.

- Tom should've studied harder.
- Tom should have studied harder.

Tom daha çok çalışmalıydı.

- I should've studied harder.
- I should have studied harder.

- Daha çok çalışmalıydım.
- Daha sıkı çalışmam gerekirdi.

- I should've tried harder.
- I should have tried harder.

Daha çok çabalamalıydım.

- You should have studied harder.
- You should've studied harder.

Daha fazla çalışmalıydın.

- We should've tried harder.
- We should have tried harder.

Daha çok denemeliydik.

- We should've worked harder.
- We should have worked harder.

- Biz daha çok çalışmalıydık.
- Daha çok çalışmalıydık.

- You should've practiced harder.
- You should have practiced harder.

Daha çok pratik yapmalıydın.

- We should've played harder.
- We should have played harder.

Daha çok oynamalıydık.

- Tom should've worked harder.
- Tom should have worked harder.

Tom'un daha sıkı çalışması gerekirdi.

- I should've worked harder.
- I should have worked harder.

Daha çok çalışmalıydım.

- We have to try harder.
- We've got to work harder.

Daha çok denemek zorundayız.

- You have to study harder.
- You've got to try harder.

Daha sıkı çalışmak zorundasın.

- You must study more.
- You should study harder.
- You need to study harder.
- You must study harder.
- You've got to study harder.
- You should study more.
- You must try harder.

Daha çok çalışmalısın.

- I wish that I had studied harder.
- I wish I had studied harder.
- I wish I'd studied harder.
- I wish that I'd studied harder.

- Keşke daha çok çalışsaydım.
- Keşke daha çok çalışsaymışım.
- Daha çok çalışmış olmayı isterdim.

We can try harder.

Daha çok deneyebiliriz.

You should work harder.

- Daha sıkı çalışman gerekir.
- Daha sıkı çalaşmalısın.

That makes it harder.

Bu onu zorlaştırır.

We should try harder.

Daha çok çalışmalıyız.

You must try harder.

Daha çok çalışmalısın.

Try harder next time.

Gelecek sefer daha çok çalış.

You must study harder.

Daha çok çalışmalısın.

It makes everything harder.

Her şey zorlaşıyor.

We must study harder.

Biz daha çok çalışmalıyız.

- I should've studied French harder.
- I should have studied French harder.

Fransızcayı daha çok çalışmalıydım.

- Tom probably should've studied harder.
- Tom probably should have studied harder.

Tom muhtemelen daha çok çalışmalıydı.

- I thought it'd be harder.
- I thought that it'd be harder.

Daha zor olacağını düşünmüştüm.

- Maybe you should've tried harder.
- Maybe you should have tried harder.

- Belki daha çok uğraşmalısın.
- Belki daha çok denemeliydin.

- Maybe Tom should've tried harder.
- Maybe Tom should have tried harder.

Belki Tom daha fazla çalışmalıydı.

- Maybe I should've tried harder.
- Maybe I should have tried harder.

Belki de daha çok uğraşmalıydım.

- You really should've studied harder.
- You really should have studied harder.

Gerçekten daha çok çalışmalıydın.

- Tom really should've studied harder.
- Tom really should have studied harder.

Tom gerçekten daha çok çalışmalıydı.

- I'll study harder in the future.
- I'll study harder from now on.

Bundan böyle daha çok çalışacağım.

- She advised him to study harder.
- She advised him to work harder.

O, ona daha çok çalışmasını tavsiye etti.

You must study much harder.

Çok daha sıkı çalışmalısın.

The rain fell even harder.

Yağmur daha da şiddetli yağdı.

He worked harder than ever.

O, her zamankinden daha çok çalıştı.

He decided to study harder.

O daha çok çalışmaya karar verdi.

Japanese is harder than English.

Japonca, İngilizceden daha zordur.

Is English harder than Japanese?

İngilizce Japoncadan daha zor mu?

It's harder than it looks.

Bu göründüğünden daha zor.

You need to try harder.

Daha çok denemelisin.

They resolved to work harder.

Daha sıkı çalışmaya karar verdiler.

Iron is harder than gold.

Demir altından daha serttir.

You should study French harder.

Daha çok Fransızca çalışmalısın.

I suggest you try harder.

Ben daha çok denemenizi öneririm.

This one's a little harder.

Bu biraz daha zor.

Study harder from now on.

Bundan sonra daha sıkı çalış.

It's getting harder to breathe.

Nefes almak zorlaşıyor.

Tom needs to study harder.

Tom'un daha çok çalışması gerekiyor.

I'm going to study harder.

Daha çok çalışacağım.

Maybe we should try harder.

Belki daha çok denemeliyiz.

From now on, try harder.

Şu andan itibaren daha çok çalış.

Why don't you work harder?

Neden daha çok çalışmıyorsun?

We should really try harder.

Gerçekten daha çok çalışmalıyız.

Next time, I'll try harder.

Gelecek sefer daha çok çalışacağım.

I need to study harder.

Daha çok çalışmam gerekiyor.

Tell them to try harder.

Onlara daha çok denemesini söyle.

Tell him to try harder.

Ona daha çok denemesini söyle.

Tell her to try harder.

Ona daha çok denemesini söyle.

He should have worked harder.

O, daha çok çalışmalıydı.

Is French harder than English?

Fransızca İngilizceden daha zor mudur?

Tell Tom to try harder.

Tom'a daha çok çalışmasını söyle.

You should study English harder.

Daha çok İngilizce çalışmalısın.

Tom decided to study harder.

Tom daha çok çalışmaya karar verdi.

Tom worked harder than ever.

- Tom her zamankinden daha fazla çalıştı.
- Tom her zamankinden daha fazla çalışıyordu.

I thought it was harder.

- Onun daha zor olduğunu düşündüm.
- Bunun daha zor olduğunu düşündüm.

Tom has to study harder.

Tom daha fazla çalışmak zorundadır.

The sky grew darker and darker, and the wind blew harder and harder.

Gökyüzü gittikçe karardı ve rüzgar gittikçe daha sert esti.

- We need to study more.
- We must study harder.
- We must work harder.

Biz daha çok çalışmalıyız.

- I could've tried harder, I guess.
- I could have tried harder, I guess.

Sanırım daha çok çalışabilirdim.

- I think I should've studied harder.
- I think I should have studied harder.

Sanırım daha çok çalışmalıydım.

- You must study harder.
- You must study better.
- You have to study harder.

Daha sıkı çalışmak zorundasın.

- I knew we should've tried harder.
- I knew we should have tried harder.

Daha çok çalışmamız gerektiğini biliyordum.

- I know you can try harder.
- I know that you can try harder.

Daha çok deneyebileceğini biliyorum.

- I think Tom should study harder.
- I think that Tom should study harder.

Tom'un daha çok çalışması gerektiğini düşünüyorum.

- I thought Tom should study harder.
- I thought that Tom should study harder.

Tom'un daha çok çalışması gerektiğini düşündüm.

- Tom and I should've worked harder.
- Tom and I should have worked harder.

- Tom'la daha sıkı çalışmalıydık.
- Tom ve ben daha çok çalışmalıydık.

- I'd have succeeded if I'd tried harder.
- I would've succeeded if I'd tried harder.
- I would have succeeded if I'd tried harder.

Daha çok çalışsam başarırdım.

- Work harder if you are to succeed.
- Work harder if you plan to succeed.

Başarılı olmayı planlıyorsan, daha çok çalış.

- Tom should've studied more.
- Tom should've studied harder.
- Tom ought to have studied harder.

Tom daha çok çalışmalıydı.

But learning to snowboard, much harder.

ancak snowboard öğrenmek daha zor.

I want you to work harder.

- Daha çok çalışmanı istiyorum.
- Daha sıkı çalışmanı istiyorum.

I expect you to work harder.

- Daha çok çalışmanı bekliyorum.
- Daha sıkı çalışmanı bekliyorum.

He'll fail, unless he tries harder.

Daha çok çabalamazsa, başarısız olur.

Tom wished he had studied harder.

Tom daha çok çalışmış olmayı diledi.