Translation of "Tries" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Tries" in a sentence and their turkish translations:

He tries.

O dener.

He tries hard.

O çok çalışır.

Tom tries hard.

Tom çok çalışır.

Tom tries harder.

Tom daha çok çabalar.

The youngster tries again.

Genç yine hamle yapıyor.

Tom certainly tries hard.

Tom kesinlikle çok çabalıyor.

He tries to stop smoking.

O, sigara içmeyi durdurmak için çalışıyor.

She always tries something new.

O her zaman yeni bir şey dener.

- Tom tries.
- Tom is trying.

Tom çalışır.

Sometimes Tom tries too hard.

Bazen Tom çok fazla çalışır.

Tom always tries his best.

Tom her zaman elinden geleni yapar.

He'll fail, unless he tries harder.

Daha çok çabalamazsa, başarısız olur.

He tries to improve his English.

İngilizcesini geliştirmeye çalışıyor.

Kate tries to walk on tiptoe.

Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.

He tries to impress his friends.

O, arkadaşlarını etkilemeye çalışır.

She always tries to help others.

O her zaman diğerlerine yardım etmeye çalışır.

Tom tries to read the future.

Tom geleceği okumaya çalışıyor.

Tom always tries to help others.

Tom her zaman diğerlerine yardım etmeye çalışır.

Tom always tries to avoid trouble.

Tom her zaman sorundan kaçınmaya çalışır.

If he tries hard, he'll succeed.

O çok çalışırsa başarır.

- He tries hard.
- He works hard.

Sıkı çalışır.

Bob often tries to quit smoking.

Bob sık sık sigara içmeyi bırakmaya çalışır.

Tom always tries to help people.

Tom daima insanlara yardımcı olmaya çalışır.

If he tries hard, he will succeed.

Çok çalışırsa, başarır.

He always tries to trip people up.

O her zaman insanların hatasını yakalar.

Tom always tries to eat healthy food.

Tom her zaman sağlıklı yemekler yemeye çalışır.

Tom tries to eat a balanced diet.

Tom bir dengeli beslenme yemeye çalışıyor.

Tom always tries to help other people.

Tom her zaman diğer insanlara yardım etmeye çalışır.

My father tries to abstain from drinking.

Babam içki içmekten kaçınmaya çalışıyor.

Tom can do it if he tries.

Tom denerse onu yapabilir.

Bob often tries to give up smoking.

Bob sık sık sigarayı bırakmak için çalışır.

Tom tries to avoid traveling by air.

Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.

Tom constantly tries to be politically correct.

Tom sürekli politik olarak doğru olmaya çalışıyor.

Tom desperately tries to escape his responsibility.

Tom umutsuzca sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor.

Tom can do that if he tries.

Eğer denerse Tom bunu yapabilir.

He always tries to help other people.

Her zaman diğer insanlara yardım etmeye çalışır.

He tries to avoid traveling by air.

Uçakla yolculuk etmekten kaçınır.

- He tries to keep abreast of his classmates.
- He tries to make sure he doesn't fall behind his classmates.
- He tries to keep up with his classmates.

O, sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.

- Tom said he hopes Mary tries to do that.
- Tom said he hopes Mary tries doing that.
- Tom said that he hopes Mary tries to do that.

Tom, Mary'nin bunu yapmaya çalışmasını umduğunu söyledi.

Begging strangers won't work, however hard he tries.

Yabancılardan yemek dilenmek nafile. İstediği kadar denesin.

He always tries to have his own way.

O, her zaman kendi bildiğini okumaya çalışır.

I don't care what Tom tries to do.

Tom'un ne yapmaya çalıştığı umurumda değil.

Tom always tries to keep an open mind.

Tom, her zaman açık fikirli olmaya çalışıyor.

Tom made several tries, but failed each time.

Tom birkaç deneme yaptı ama her seferinde başarısız oldu.

We had three tries and failed each time.

- Üç denememiz vardı ve her seferinde başarısız olduk.
- Üç kez denememize rağmen her seferinde başarısız olduk.
- Üç kere denedik ve her seferinde başarısız olduk.

He tries to keep abreast of his classmates.

Sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.

Tom always tries to have his own way.

Tom her zaman kendi yoluna sahip olmaya çalışır.

Tom usually accomplishes whatever he tries to do.

Tom genellikle yapmaya çalıştığını başarır.

Tom always tries to do the things properly.

Tom her zaman işleri doğru yapmaya çalışır.

He usually accomplishes whatever he tries to do.

Çoğu zaman yapmaya çalıştığı her şeyi başarır.

- I think Tom can do it if he tries.
- I think that Tom can do it if he tries.

Sanırım, eğer uğraşırsa Tom onu yapabilir.

The youngster tries to get close to the female.

Gencimiz dişiye yaklaşmaya çalışıyor.

He always tries to see the good in others.

O her zaman başkalarının iyi tarafını görmeye çalışır.

Linguistics is a science that tries to describe language.

Dilbilimi dili tanımlamak için çalışan bir bilim dalıdır.

Tom tries to do some light exercises every morning.

Tom, her sabah bazı hafif egzersizler yapmaya çalışır.

- Tom said he hopes Mary tries her best to win.
- Tom said that he hopes Mary tries her best to win.
- Tom said that he hopes that Mary tries her best to win.

Tom kazanmak için elinden gelen yaptığını umduğunu söyledi.

The defensive octopus tries to face away from the attacker

Savunmacı ahtapot, kavgadan kaçınmanın bir yolu

She tries to read as many books as she can.

Elinden geldiğince çok kitap okumaya çalışır.

Tom tries to write a new blog entry every day.

Tom her gün yeni bir blog yazısı yazmaya çalışır.

Tom always tries to blame someone else for his failures.

Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.

Tom always tries to do what he thinks is right.

Tom her zaman doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapar.

During hay fever season, Tom usually tries to stay indoors.

Saman nezlesi mevsimi sırasında, Tom genellikle evde kalmaya çalışır.

Tom is a picky eater and seldom tries anything new.

Tom bir seçici yiyicidir nadiren yeni bir şey dener.

Tom should be able to do that if he tries.

Tom, denerse bunu yapabilmeli.

- Tom said he hopes Mary tries her best to do that.
- Tom said that he hopes Mary tries her best to do that.
- Tom said that he hopes that Mary tries her best to do that.

Tom, Mary'nin elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını umduğunu söyledi.

That America tries to export to the rest of the world.

çağ dışı patent sistemi.

The shark tries to shake her off and is swimming away.

Köpek balığı onu üstünden atmaya çalışıyordu.

Tom hates it here, but he tries not to show it.

Tom buradan nefret eder ama bunu göstermemeye çalışır.

The United States tries to impress the world with its weapons.

Amerika Birleşik Devletleri, silahlarıyla dünyayı etkilemeye çalışır.

The interpreter tries to give the most detail and information possible.

Çevirmen olabildiğince çok detay ve bilgi vermeye çalışır.

He goes and tries to inform public in front of the blackboard.

Gidiyor, kara tahtanın başında halkını bilgilendirmeye çalışıyor.

The man, a father in his fifties, tries desperately to get away.

Ellili yaşlardaki bu baba can havliyle kaçmaya çalışıyor.

Death is like a race in which everyone tries to finish last.

Ölüm herkesin sonuncu bitirmek için çalıştığı bir yarış gibidir.

You cannot rely upon Jim's words since he tries to please everybody.

O herkesi memnun etmeye çalıştığı için Jim'in sözlerine güvenemezsin.

He is in love with her, but he tries to conceal his feelings.

O, ona aşık ama duygularını gizlemeye çalışıyor.

Tom tries to upload a video to YouTube at least once a week.

Tom en az haftada bir kez YouTube'a bir video yüklemeye çalışıyor.

I say it as a teacher who tries to understand him through his vision.

Onun vizyonu ile onu anlamaya çalışan bir öğretmen olarak söylüyorum.

Tom has been getting a busy signal every time he tries to call Mary.

Tom Mary'yi her aradığında bir meşgul sinyali alıyor.

- Tom is studying hard.
- Tom has been working too hard.
- Tom tries so hard.

Tom çok çalışıyor.

He tries to be unlikable. People make fun of him, and no one praises him.

O sevimsiz olmaya çalışıyor. İnsanlar onunla alay ediyor ve hiç kimse onu övmüyor.

Kate isn't popular among her classmates because she always tries to have her own way.

Kate sınıf arkadaşları arasında popüler değil çünkü o her zaman kendi istediğini yapmaya çalışıyor.

- Tom works hard.
- Tom studies hard.
- Tom works a lot.
- Tom works very hard.
- Tom tries hard.
- Tom studies very hard.
- Tom works too much.
- Tom does study a lot.

Tom çok çalışır.