Examples of using "Tries" in a sentence and their turkish translations:
O dener.
O çok çalışır.
Tom çok çalışır.
Tom daha çok çabalar.
Genç yine hamle yapıyor.
Tom kesinlikle çok çabalıyor.
O, sigara içmeyi durdurmak için çalışıyor.
O her zaman yeni bir şey dener.
Tom çalışır.
Bazen Tom çok fazla çalışır.
Tom her zaman elinden geleni yapar.
Daha çok çabalamazsa, başarısız olur.
İngilizcesini geliştirmeye çalışıyor.
Kate parmak ucunda yürümeyi deniyor.
O, arkadaşlarını etkilemeye çalışır.
O her zaman diğerlerine yardım etmeye çalışır.
Tom geleceği okumaya çalışıyor.
Tom her zaman diğerlerine yardım etmeye çalışır.
Tom her zaman sorundan kaçınmaya çalışır.
O çok çalışırsa başarır.
Sıkı çalışır.
Bob sık sık sigara içmeyi bırakmaya çalışır.
Tom daima insanlara yardımcı olmaya çalışır.
Çok çalışırsa, başarır.
O her zaman insanların hatasını yakalar.
Tom her zaman sağlıklı yemekler yemeye çalışır.
Tom bir dengeli beslenme yemeye çalışıyor.
Tom her zaman diğer insanlara yardım etmeye çalışır.
Babam içki içmekten kaçınmaya çalışıyor.
Tom denerse onu yapabilir.
Bob sık sık sigarayı bırakmak için çalışır.
Tom hava yoluyla seyahat etmekten kaçınmaya çalışır.
Tom sürekli politik olarak doğru olmaya çalışıyor.
Tom umutsuzca sorumluluğundan kurtulmaya çalışıyor.
Eğer denerse Tom bunu yapabilir.
Her zaman diğer insanlara yardım etmeye çalışır.
Uçakla yolculuk etmekten kaçınır.
O, sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.
Tom, Mary'nin bunu yapmaya çalışmasını umduğunu söyledi.
Yabancılardan yemek dilenmek nafile. İstediği kadar denesin.
O, her zaman kendi bildiğini okumaya çalışır.
Tom'un ne yapmaya çalıştığı umurumda değil.
Tom, her zaman açık fikirli olmaya çalışıyor.
Tom birkaç deneme yaptı ama her seferinde başarısız oldu.
- Üç denememiz vardı ve her seferinde başarısız olduk.
- Üç kez denememize rağmen her seferinde başarısız olduk.
- Üç kere denedik ve her seferinde başarısız olduk.
Sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çalışıyor.
Tom her zaman kendi yoluna sahip olmaya çalışır.
Tom genellikle yapmaya çalıştığını başarır.
Tom her zaman işleri doğru yapmaya çalışır.
Çoğu zaman yapmaya çalıştığı her şeyi başarır.
Sanırım, eğer uğraşırsa Tom onu yapabilir.
Gencimiz dişiye yaklaşmaya çalışıyor.
O her zaman başkalarının iyi tarafını görmeye çalışır.
Dilbilimi dili tanımlamak için çalışan bir bilim dalıdır.
Tom, her sabah bazı hafif egzersizler yapmaya çalışır.
Tom kazanmak için elinden gelen yaptığını umduğunu söyledi.
Savunmacı ahtapot, kavgadan kaçınmanın bir yolu
Elinden geldiğince çok kitap okumaya çalışır.
Tom her gün yeni bir blog yazısı yazmaya çalışır.
Tom hataları için her zaman başka birini suçlamaya çalışır.
Tom her zaman doğru olduğunu düşündüğü şeyi yapar.
Saman nezlesi mevsimi sırasında, Tom genellikle evde kalmaya çalışır.
Tom bir seçici yiyicidir nadiren yeni bir şey dener.
Tom, denerse bunu yapabilmeli.
Tom, Mary'nin elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığını umduğunu söyledi.
çağ dışı patent sistemi.
Köpek balığı onu üstünden atmaya çalışıyordu.
Tom buradan nefret eder ama bunu göstermemeye çalışır.
Amerika Birleşik Devletleri, silahlarıyla dünyayı etkilemeye çalışır.
Çevirmen olabildiğince çok detay ve bilgi vermeye çalışır.
Gidiyor, kara tahtanın başında halkını bilgilendirmeye çalışıyor.
Ellili yaşlardaki bu baba can havliyle kaçmaya çalışıyor.
Ölüm herkesin sonuncu bitirmek için çalıştığı bir yarış gibidir.
O herkesi memnun etmeye çalıştığı için Jim'in sözlerine güvenemezsin.
O, ona aşık ama duygularını gizlemeye çalışıyor.
Tom en az haftada bir kez YouTube'a bir video yüklemeye çalışıyor.
Onun vizyonu ile onu anlamaya çalışan bir öğretmen olarak söylüyorum.
Tom Mary'yi her aradığında bir meşgul sinyali alıyor.
Tom çok çalışıyor.
O sevimsiz olmaya çalışıyor. İnsanlar onunla alay ediyor ve hiç kimse onu övmüyor.
Kate sınıf arkadaşları arasında popüler değil çünkü o her zaman kendi istediğini yapmaya çalışıyor.
Tom çok çalışır.