Translation of "Grandmother" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Grandmother" in a sentence and their turkish translations:

- My grandmother died.
- My grandmother passed away.

Büyükannem öldü.

I'm Tom's grandmother.

Tom'un büyükannesiyim.

My grandmother died.

- Büyükannem öldü.
- Ninem öldü.

My grandmother was named after my great-great-grandmother.

- Büyükanneme büyükbüyükbüyükannemin ismi verilmiş.
- Büyükanneme büyükannesinin adı konmuş.

- My grandmother can fly.
- My grandmother is able to fly.

- Babaannem uçabiliyor.
- Babaannem uçabilir.
- Anneannem uçabiliyor.
- Anneannem uçabilir.

- You talk like my grandmother.
- You're talking like my grandmother.

Anneannem gibi konuşuyorsun.

- Mary's grandmother is toothless.
- Mary's grandmother doesn't have any teeth.

- Mary'nin büyükannesi dişsizdir.
- Mary'nin ninesinin dişi yok.

Tom's grandmother looks healthy.

Tom'un büyükannesi sağlıklı görünüyor.

My grandmother speaks slowly.

- Büyükannem yavaş konuşur.
- Anneannem yavaşça konuşuyor.

Grandmother looked very well.

Büyükanne çok iyi görünüyordu.

My grandmother cannot see.

Büyükannem göremez.

His grandmother looks healthy.

- Onun büyükannesi sağlıklı görünüyor.
- Anneannesi sağlıklı görünüyor.
- Babaannesi sağlıklı duruyor.

My grandmother is sick.

Büyükannem hasta.

My grandmother can fly.

- Babaannem uçabiliyor.
- Babaannem uçabilir.
- Anneannem uçabiliyor.
- Anneannem uçabilir.

Mary is Tom's grandmother.

Mary Tom'un büyükannesidir.

My grandmother raised me.

Beni büyükannem büyüttü.

Mary visited her grandmother.

Mary büyükannesini ziyaret etti.

Mary is a grandmother.

Mary bir büyükannedir.

How is your grandmother?

Büyükannen nasıl?

Tom's grandmother raised him.

Tom'un büyükannesi onu yetiştirdi.

Grandmother lifted her spectacles.

Büyükanne gözlüklerini kaldırdı.

Isn't she your grandmother?

O senin büyükannen değil mi?

This is my grandmother.

O benim büyükannem.

Now, as for my grandmother,

Şimdi, anneanneme gelecek olursak

She strongly resembles her grandmother.

Son derece büyükannesine benzer.

My grandmother lived with us.

Büyükannem bizimle yaşadı..

Tom's grandmother died from salmonella.

Tom'un büyükannesi salmonelladan öldü.

My grandmother loves watching TV.

- Büyükannem televizyon izlemeyi seviyor.
- Anneannem televizyona bakmayı sever.
- Babaannem TV izlemeyi sever.

My grandmother is very old.

Büyükannem çok yaşlıdır.

My sister resembles my grandmother.

Kız kardeşim anneanneme benzer.

How old is your grandmother?

- Anneannen kaç yaşında?
- Babaannen kaç yaşında?

My grandmother had a stroke.

Anneannem bir felç geçirdi.

My grandmother was a farmer.

Büyükannem bir çiftçiydi.

We miss our dear grandmother.

Biz sevgili büyükannemizi özledik.

My grandmother lives by herself.

- Büyükannem tek başına yaşıyor.
- Ninem tek başına yaşıyor.

My grandmother owns many scarves.

Büyükannemin bir sürü eşarbı var.

My grandmother told me so.

Büyükannem bana öyle söyledi.

You sound like my grandmother.

Sen büyükanneme benziyorsun.

Which blanket did Grandmother wash?

Büyükanne hangi battaniyeyi yıkadı?

Where does your grandmother live?

Büyükannen nerede yaşıyor?

My grandmother gets up early.

Anneannem erken kalkar.

My grandmother lost her memory.

Anneannem hafızasını kaybetti.

Is your grandmother really dying?

Anneannen gerçekten ölüyor mu?

You're not my favorite grandmother.

Sen benim en sevdiğim büyükannem değilsin.

Tom's grandmother had seven children.

Tom'un büyükannesinin yedi çocuğu vardı.

Tom's grandmother is still living.

Tom'un büyükannesi hala yaşıyor.

Layla came with her grandmother.

Leyla büyükannesi ile birlikte geldi.

My grandmother has many sisters.

Anneannemin birçok kız kardeşi var.

You should help your grandmother.

Büyükannenize yardım etmelisiniz.

My grandmother was a nurse.

Anneannem bir hemşireydi.

Give your grandmother a hug.

- Büyükannene sarıl.
- Büyükanneni kucakla.

Sami lives with his grandmother.

Sami, büyükannesi ile yaşıyor.

He lives with his grandmother.

- Anneannesiyle yaşıyor.
- Babaannesiyle birlikte yaşıyor.

You're talking like my grandmother.

Anneannem gibi konuşuyorsun.

You drive like my grandmother.

Büyükannem gibi sürüyorsun.

- I'm visiting my grandmother in the hospital.
- I'm visiting my grandmother in hospital.

Büyükannemi hastanede ziyaret ediyorum.

- The grandmother gives candies to her grandchildren.
- The grandmother gives sweets to her grandchildren.

Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir.

- My grandmother posted the letter this morning.
- My grandmother mailed the letter this morning.

Ninem bu sabah mektubu yolladı.

She was named after her grandmother.

Ona büyükannesinin adı verildi.

He was raised by his grandmother.

O büyükannesi tarafından büyütüldü.

My grandmother has a green thumb.

Büyükannem bağ-bahçe işlerinden anlar.

My grandmother can't see very well.

Büyükannem çok iyi göremez.

Grandmother carried the table by herself.

Büyükanne masayı kendi başına taşıdı.

My grandmother can cook very well.

Büyükannem çok iyi yemek pişirebilir.

My grandmother is afraid to fall.

Büyükannem düşmekten korkuyor.

My grandmother underwent surgery in Germany.

Büyükannem Almanya'da ameliyat oldu.

My grandmother lives in the country.

- Büyükannem köyde yaşıyor.
- Anneannem köyde yaşıyor.
- Babaannem köyde yaşıyor.

She was raised by her grandmother.

Büyükannesi tarafından büyütüldü.

My grandmother has a twin brother.

Büyükannemin bir ikiz erkek kardeşi vardır.

I love my grandmother very much.

- Büyükannemi çok severim.
- Ninemi çok severim.

Tom asked Mary about her grandmother.

Tom, Mary'ye büyükannesini sordu.

My grandmother likes to weave things.

- Büyükannem örgü örmeyi seviyor.
- Anneannem örgü örmesini sever.
- Babaannem örgü yapmayı sever.

My grandmother can ride a motorcycle.

- Büyükannem motosiklet sürebiliyor.
- Anneannem motosiklet kullanabiliyor.
- Babaannem motosiklet sürebiliyor.

My paternal grandmother enjoys tea ceremonies.

Benim babaannem çay törenlerini seviyor.

My grandmother likes doing cross-stitch.

- Büyükannem kanaviçe işi yapmayı sever.
- Anneannem kanaviçe yapmayı seviyor.

His grandmother can't walk, can she?

Onun büyükannesi yürüyemez, değil mi?

My grandmother knit that by hand.

- Büyükannem onu eliyle ördü.
- Ninem onu eliyle ördü.

She lived with her elderly grandmother.

O, yaşlı büyükannesiyle birlikte yaşıyordu.

My Grandmother has a weak heart.

Büyükannemin zayıf bir kalbi var.

My great-grandmother was a dressmaker.

Büyük-büyükannem bir terziydi.

His grandmother can't see, can she?

Onun büyükannesi göremez, değil mi?

Tom was raised by his grandmother.

Tom büyükannesi tarafından büyütüldü.

My grandmother gave me these pendants.

Büyükannem bana bu kolyeleri verdi.