Translation of "Talking" in Turkish

0.018 sec.

Examples of using "Talking" in a sentence and their turkish translations:

Sami was just talking, talking, and talking.

Sami sadece konuşuyor, konuşuyor ve konuşuyordu.

- Stop talking.
- Stop talking!

Konuşmayı kesin.

- Everybody's talking.
- Everyone is talking.

Herkes konuşuyor.

- He stopped talking.
- She stopped talking.

O konuşmayı kesti.

- I wasn't talking...
- I wasn't talking.

Konuşmuyordum.

- Suddenly everyone stopped talking.
- Suddenly everybody stopped talking.
- Everyone suddenly stopped talking.
- Everybody suddenly stopped talking.

Herkes ansızın konuşmayı kesti.

Someone's talking.

Birisi konuşuyor.

Keep talking.

Konuşmaya devam et.

They're talking.

Onlar konuşuyorlar.

I'm talking.

Ben konuşuyorum.

Who's talking?

Kim konuşuyor?

- Tom kept talking.
- Tom kept on talking.

Tom konuşmaya devam etti.

- They're not talking.
- They are not talking.

Onlar konuşmuyorlar.

- You speak.
- They're talking.
- They are talking.

- Siz konuşuyorsunuz.
- Siz konuşursunuz.

- Everyone is talking about it.
- Everybody's talking about it.
- Everyone's talking about it.

- Herkes onu konuşuyor.
- Herkes onun hakkında konuşuyor.

- I hear someone talking.
- I hear somebody talking.

Birinin konuşmasını duyuyorum.

- What's everyone talking about?
- What's everybody talking about?

Herkes neden bahsediyor?

- What are you talking about?
- What are you talking about!?
- What're you talking about?

- Sen neden bahsediyorsun?
- Neden bahsediyorsun sen?

I like talking.

Konuşmayı severim.

We enjoy talking.

Biz konuşmaktan hoşlanıyoruz.

They stopped talking.

Onlar konuşmayı kestiler.

Look who's talking.

- Kimin konuştuğuna bak.
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Konuşana bak hele.
- Diyene de bakın.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

She is talking.

O, konuşuyor.

He stopped talking.

O konuşmayı kesti.

We're just talking.

Biz sadece konuşuyoruz.

We're done talking.

Konuşacak bir şey kalmadı.

Please stop talking.

Lütfen konuşmayın.

I wasn't talking...

Konuşmuyordum.

Everyone kept talking.

Herkes konuşmaya devam etti.

Tom began talking.

Tom konuşmaya başladı.

People are talking.

İnsanlar konuşuyor.

Tom stopped talking.

Tom konuşmayı kesti.

He kept talking.

O konuşmaya devam etti.

Tom started talking.

Tom konuşmaya başladı.

I started talking.

Ben konuşmaya başladım.

You're talking nonsense.

Sen saçmalıyorsun.

Tom continued talking.

Tom konuşmaya devam etti.

Tom isn't talking.

Tom konuşmuyor.

We were talking.

Konuşuyorduk.

Tom was talking.

Tom konuşuyordu.

I'm still talking.

Hâlâ konuşuyorum.

Just keep talking.

Sadece konuşmaya devam et.

Just start talking.

Sadece konuşmaya başla.

Now we're talking.

Şimdi konuşuyoruz.

Now you're talking.

Şimdi konuşuyorsunuz.

I wasn't talking.

Konuşmuyordum.

I'm talking nonsense.

Saçma konuşuyorum.

They're not talking.

Onlar konuşmuyorlar.

Let's keep talking.

Konuşmaya devam edelim.

I stopped talking.

Konuşmayı bıraktım.

I continued talking.

Konuşmaya devam ettim.

Tom wasn't talking.

Tom konuşmuyordu.

I'm done talking.

Konuşmayı bitirdim.

- Will you stop talking?
- Would you please stop talking?

Lütfen konuşmayı keser misin?

- They're talking.
- They are talking.
- They're having a conversation.

Onlar konuşuyorlar.

- Who's Tom talking to?
- Who is Tom talking to?

Tom kimle konuşuyor?

- Cut the talking and listen.
- Stop talking and listen.

Konuşmayı bırak ve dinle.

- I'll do the talking.
- I will do the talking.

Konuşmayı yapacağım.

- What's he talking about?
- What is he talking about?

O ne hakkında konuşuyor?

- Who's Tom talking about?
- Who is Tom talking about?

Tom kim hakkında konuşuyor?

- Tom is talking to himself.
- Tom's talking to himself.

Tom kendi kendine konuşuyor.

- Everyone's talking about you.
- Everyone is talking about you.

Herkes senin hakkında konuşuyor.

- What are you talking about?
- What're you talking about?

Ne hakkında konuşuyorsun?

Talking to Eliana is like talking to a wall.

Eliana ile konuşmak bir duvarla konuşmak gibi.

- Everyone is talking about it.
- Everyone's talking about it.

Herkes onun hakkında konuşuyor.

- Who are you talking with?
- With whom are you talking?
- Who are you talking to?

Kimle konuşuyorsun?

- They are talking to each other.
- They are talking among themselves.
- They're talking among themselves.

Onlar kendi aralarında konuşuyorlar.

- With whom are you talking?
- Who are you talking to?

Kimle konuşuyorsun?

- I love talking to you.
- I love talking to you!

Seninle konuşmayı seviyorum.

- Who're you talking to, clown?
- Who're you talking to, fool?

Kimle konuşuyorsun, aptal?

Talking to Tom is like talking to a brick wall.

Tom'la konuşmak tuğla bir duvarla konuşmak gibidir.

- They're talking with each other.
- They're talking over each other.

Birbirleriyle konuşuyorlar.

- Are they talking about him?
- Are they talking about her?

Onlar onun hakkında konuşuyor mu?

I'm not talking to you. I'm talking to the monkey.

Seninle konuşmuyorum. Maymunla konuşuyorum.

- I enjoyed talking to Tom.
- I enjoyed talking with Tom.

Tom'la konuşmaktan hoşlandım.

- It's not worth talking about.
- It isn't worth talking about.

Konuşmaya değmez.

- Tom enjoyed talking with Mary.
- Tom enjoyed talking to Mary.

Tom, Mary ile konuşmayı severdi.

- We're done talking about him.
- We're done talking about her.

- Onun hakkında konuşmaya hazırız.
- Onun hakkında konuşmamız bitti.

- Tom is talking to Mary.
- Tom is talking with Mary.

Tom, Mary ile konuşuyor.

I'm not talking about ...

gaza basmaktan

So they are talking

yani konuşuyorlar

He's not talking theory.

O, teori konuşmuyor.

He didn't stop talking.

O, konuşmayı kesmedi.

Will you stop talking?

Konuşmayı keser misin?

He suddenly stopped talking.

- O, aniden konuşmayı kesti.
- Bir anda dut yemiş bülbüle döndü.

Suddenly, they stopped talking.

Aniden, konuşmayı durdurdular.

Stop talking to me.

Benimle konuşmayı kes.

We were just talking.

Sadece konuşuyorduk.

I'm talking to you!

- Seninle konuşuyorum!
- Sizinle konuşuyorum!
- Sana diyorum!

She can't stop talking.

O, konuşmayı bırakamaz.

I heard somebody talking.

Birisini konuşurken duydum.