Translation of "Fatal" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Fatal" in a sentence and their turkish translations:

- It can be fatal.
- It could be fatal.

Ölümcül olabilir.

Is it fatal?

Ölümcül mü?

The attack is fatal.

Ölümcül bir şekilde.

Smoking may be fatal.

Sigara içmek ölümcül olabilir.

It could be fatal.

O ölümcül olabilir.

That would be fatal.

O ölümcül olurdu.

Tom sustained fatal injuries.

Tom hayati yaralar aldı.

A slip could be fatal.

Kaymak, ölümle sonuçlanabilir.

Fatal errors arise from carelessness.

Ölümcül hatalar dikkatsizlikten ortaya çıkar.

The last wound proved fatal.

Son yara ölümcüldü.

The snake bite was fatal.

Yılan ısırığı öldürücüydü.

How much caffeine is fatal?

Kafein ne kadar ölümcüldür?

Fadil's violence was never fatal.

Fadıl'ın şiddeti ölümcül değildi.

So it's becoming fatal for humans

bu yüzden insanlar için ise ölümcül hale geliyor

Most fatal accidents happen at home.

En ölümcül kazalar evde olur.

The wound was fatal to him.

Yara onun için ölümcüldü.

You have made a fatal mistake.

Sen ölümcül bir hata yaptın.

Tom has made a fatal mistake.

Tom ölümcül bir hata yaptı.

A fall from that height would be fatal.

O kadar yüksekten düşmek ölümcül olur.

The slightest mistake may lead to a fatal disaster.

En küçük hata ölümcül bir felakete götürebilir.

The strong yen was a fatal blow to the company.

Güçlü yen şirket için ölümcül bir darbeydi.

Upon hearing that news, Tom suffered a fatal heart attack.

Bu haberi duyduğunda Tom ölümcül bir kalp krizi geçirdi.

There were a 176 reported leopard attacks, nine of them fatal.

176 pars saldırısı kaydedilmiş, dokuzu ölümcülmüş.

Severe swelling and breathing difficulties and in one case it proved fatal.

Şiddetli şişlikler ve nefes alma güçlüğü. Bir vakada ise ölümcüldü.

I was led to the conclusion that we made a fatal mistake.

Çok tehlikeli bir hata yapmış olduğumuz sonucuna vardım.

Without effective antibiotics, any surgery, even a minor one, could become fatal.

Etkili antibiyotikler olmadan, herhangi bir ameliyat, küçük olanı bile, ölümcül olabilir.

The fatal stabbing was sparked by an argument that got out of control.

Ölümle sonuçlanan bıçaklama olayının kıvılcımı, kontrolden çıkan tartışmadan çıkmıştı.

- Life is a fatal sexually transmitted disease.
- Life is a sexually transmitted terminal disease.

Hayat ölümcül,cinsel,taşınan bir hastalıktır.

Police have urged the man involved in a fatal stabbing to turn himself in.

Polis, bıçaklı cinayete adı karışan adamı teslim olmaya çağırdı.

- Smoking may be lethal.
- Smoking may be fatal.
- Smoking may be deadly.
- Smoking can kill.

Sigara içmek ölümcül olabilir.

A little sincerity is a dangerous thing, and a great deal of it is absolutely fatal.

Biraz samimiyet tehlikeli bir şeydir ve bununla ilgili büyük bir anlaşma kesinlikle ölümcüldür.

Drinking excessive and extreme amounts of water can result in "water intoxication", a potentially fatal condition.

Suyu ölçüsüz ve aşırı miktarda içmek "su zehirlenmesi" ile sonuçlanabilir, potansiyel olarak ölümcül bir durum.

About a third of these diseases can be cured, but the others may be serious, or even fatal.

Bu hastalıkların yaklaşık üçte biri tedavi edilebilir fakat diğerleri ciddi, hatta ölümcül olabilir.

Blamed for several deaths in Japan and at least one in Indonesia, if this fatal flower’s injection doesn’t kill,

Japonya'da birçok, Endonezya'da ise bir ölümden sorumlu bu ölümcül çiçeğin zehri kurbanını öldürmediği zaman bile