Translation of "Wound" in Turkish

0.055 sec.

Examples of using "Wound" in a sentence and their turkish translations:

The wound healed.

Yara iyileşti.

The wound bled.

Yara kanadı.

Don't touch your wound.

Yarana dokunma.

The wound is healing.

Yara iyileşiyor.

She bandaged the wound.

O, yarayı bandajladı.

Your words wound painfully.

Söylediklerin çok yaralayıcı.

She treated his wound.

O, onun yarasını tedavi etti.

The wound became infected.

Yara enfekte oldu.

His wound was bleeding.

Onun yarası kanıyordu.

The wound is deep.

Yara derin.

Tom's wound got infected.

Tom'un yarası enfeksiyon kaptı.

The wound seeped pus.

Yaradan iltihap sızmıştı.

A chronic wound is essentially when someone gets a normal wound,

normal bir şekilde yaralanan insanın yarasının

- The wound has not healed yet.
- The wound is not yet healed.
- The wound has not yet healed.

Yara henüz iyileşmedi.

That doesn’t bear a wound.

bu bir yara taşımaz.

Tom is showing his wound.

Tom yarasını gösteriyor.

It's just a flesh wound.

Bu sadece bir sıyrık.

Blood flowed from the wound.

Yaradan kan aktı.

She cared for his wound.

O, onun yarasının bakımını üstlendi.

Is the wound very deep?

Yara çok derin mi?

The last wound proved fatal.

Son yara ölümcüldü.

It's just a superficial wound.

Bu sadece yüzeysel bir yara.

The doctor examined Tom's wound.

Doktor, Tom'un yarasını inceledi.

The wound started to bleed.

Yara kanamaya başladı.

Blood flowed from his wound.

Kan, yarasından akıyordu.

Blood trickled from his wound.

Yarasından kan sızıyordu.

The doctor cauterised the wound.

Doktor yarayı yaktı.

The wound was bleeding heavily.

- Yara ağır bir şekilde kanıyordu.
- Yara şiddetli bir şekilde kanıyordu.

Blood ran from the wound.

Yaradan kan aktı.

Sami had an infected wound.

Sami'nin enfekte bir yarası vardı.

Tom wound up his watch.

Tom saatini kurdu.

The wound healed almost completely.

Yara neredeyse tamamen iyileşti.

Please show me the wound.

Lütfen yarayı gösterin.

Putting the wound in warm water

Yarayı sıcak suya tutmak.

And absolutely critical for wound healing.

ve yara iyileşmesi için kesinlikle çok önemliydi.

She took care of his wound.

O yarasına baktı.

Her wound seems to be mortal.

Yaraları ölümcül görünüyor.

This looks like a gunshot wound.

Bu bir kurşun yarasına benziyor.

My friend died from a wound.

Arkadaşım bir yaralanmadan dolayı öldü.

The wound was fatal to him.

Yara onun için ölümcüldü.

Dan died of his gunshot wound.

Dan, kurşun yarasından öldü.

This small wound will heal itself.

Bu küçük yaranın kendisi iyileşecektir.

Tom died of his gunshot wound.

Tom silah yarasından öldü.

Put some pressure on this wound.

Bu yaraya biraz bastırın.

Wash his wound with this antiseptic.

Yarayı bu antiseptik ile yıkayın.

Tom eventually wound up in Boston.

- Tom soluğu Boston'da almıştı.
- Tom en sonunda kendini Boston'da bulmuştu.

Tom died from a gunshot wound.

Tom bir kurşun yarasından öldü.

- The wound left a scar on his arm.
- The wound left a scar on her arm.

Yara kolunda bir iz bıraktı.

He was fighting regardless of his wound.

O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.

She applied a bandage to the wound.

Yaraya bir bandaj uyguladı.

Tom is applying ointment to his wound.

Tom yaraya merhem sürüyor.

Tom died of a single gunshot wound.

Tom tek silah atışı yarasından öldü.

She applied her handkerchief to his wound.

Yarasına bir mendil koydu.

You'd better bandage the wound at once.

Yarayı hemen bandajlasan iyi olur.

Clocks used to be wound every day.

Saatler her gün kurulurdu.

Wash the wound with soap and water.

- Yarayı sabun ve su ile yıkayın.
- Yarayı sabun ve su ile yıka.

The wound left a scar on my arm.

Yara kolumda bir iz bıraktı.

Do you apply some ointment on this wound?

Bu yaraya biraz merhem sürer misiniz?

The wound left a scar on his arm.

Yara kolunda bir iz bıraktı.

Tom was bleeding heavily from a gunshot wound.

Tom bir ateşli silah yarasından şiddetli kanama geçiriyordu.

This looks like a close-range gunshot wound.

Bu bir yakın mesafeli ateşli silah yarasına benziyor.

Before 2000, nearly all players hit wound balls.

2000'den önce, neredeyse tüm oyuncular yara toplarına çarptı.

Do something for the bleeding from the wound.

Yaradan gelen kanama için bir şey yap.

It's only a flesh-wound, as they say.

Onların dediği gibi, bu sadece bir sıyrık.

Layla had a wound to her right leg.

Leyla'nın sağ bacağında bir yarası vardı.

Sami had one stab wound to his chest.

Saminin göğsünde bir bıçak yarası vardı.

♪ I've closed the book of that wound

♪ Kapadım o yara defterini ♪

Tom noticed a gunshot wound in Mary's right arm.

Tom Mary'nin sağ kolunda bir kurşun yarası fark etti.

Apparently the wound itself only needs a few stitches.

Anlaşılan yaranın kendisi sadece birkaç dikişe ihtiyaç duyuyor.

Don't touch the wound, you could get an infection!

Yaraya dokunma, enfeksiyon kapabilirsin!

Put pressure on the wound to stop the bleeding.

Kanamayı durdurmak için yara üstüne baskı uygula.

To stop the bleeding immediately press on the wound.

Kanamayı hemen durdurmak için yaranın üzerine baskı uygulayın.

Tom applied a drying agent to his weeping wound.

Tom iltihaplı yarasına bir kurutucu ajan uyguladı.

He cleansed the wound before putting on a bandage.

O bir bandaj koymadan önce yarayı temizledi.

"I need to inspect the wound," said the doctor.

"Ben yarayı incelemem gerekiyor" dedi doktor.

Mary was no nurse and Tom's wound got infected.

Mary hemşire değildi ve Tom'un yarası enfekte oldu.

- Let me see your wound.
- Please show me the scar.

Lütfen yara izini gösterin.

The soldier carried on as if his wound was nothing.

Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.

The man was used to treating this kind of wound.

Adam bu tür yarayı tedavi etmeye alışkındı.

After I got out of the bath, my wound festered.

Ben banyodan çıktıktan sonra benim yara iltihaplandı.

The cause of death seems to be a gunshot wound.

Ölüm nedeni bir kurşun yarası gibi görünüyor.

The autopsy confirmed that Tom died from a gunshot wound.

Otopsi Tom'un kurşun yarasından öldüğünü doğruladı.

She is the one who took care of his wound.

Onun yarasına bakan kişi odur.

He is the one who took care of her wound.

O onun yarası ile ilgilenen kişi.

Tom was the victim of a self-inflicted gunshot wound.

Tom kendi açtığı kurşun yarasının kurbanıydı.

Tom is now in the hospital recovering from a gunshot wound.

Tom şimdi bir kurşun yarasından hastanede iyileşiyor.

Tom died from a self-inflicted gunshot wound to the head.

Tom kafaya kendi açtığı kurşun yarasından öldü.

If a dog bites you, wash the wound with soap and water.

Bir köpek sizi ısırırsa, yarayı sabun ve su ile yıkayın.

- My friend died from a wound.
- My friend died from an injury.

Arkadaşım bir yara yüzünden öldü.

The front of Tom's shirt was stained with blood from a gunshot wound.

Tom'un gömleğinin önü bir kurşun yarasından kan ile boyandı.

The puncture wound was very deep and had to be examined for infection.

Patlama yarası çok derindi ve enfeksiyon için muayene edilmesi gerekiyordu.

The medic ripped open Tom's shirt and took a look at the wound.

Doktor, Tom'un gömleğini yırtarak açtı ve yaraya göz attı.

The paramedic ripped open Tom's shirt and took a look at the wound.

Paramedik, Tom'un gömleğini yırtarak açtı ve yarayı inceledi.

Layla put her hands on top of Sami's wound to stop the bleeding.

Leyla kanamayı durdurmak için ellerini Sami'nin yarasının üstüne koydu.

Conscience is a wound that never heals and from which no one dies.

Vicdan hiç iyileşmeyen ve ondan kimsenin ölmediği bir yaradır.

The conscience is a wound that never heals and no one dies of.

Vicdan hiç iyileşmeyen ve kimsenin ölmediği bir yaradır.

And what this does is that anyone can monitor the progress of their wound,

Ve bu, herkesin yaranın ilerlemesini izleyebilmesi ve