Translation of "Teeth" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Teeth" in a sentence and their turkish translations:

- Clean your teeth!
- Clean your teeth.

Dişlerini temizle!

- Baby teeth are sharp.
- Milk teeth are sharp.

Bebeklerin dişleri keskindir.

- Her teeth were white.
- His teeth were white.

Onun dişleri beyazdı.

- He brushes his teeth.
- She brushes her teeth.

O dişlerini fırçalar .

- Tom gritted his teeth.
- Tom clenched his teeth.

Tom dişlerini gıcırdattı.

- She has white teeth.
- He has white teeth.

- Onun beyaz dişleri var.
- Beyaz dişlere sahip.

Brush your teeth.

Dişlerini fırçala.

My teeth hurt.

Dişlerim acıyor.

Use your teeth.

Dişlerini kullan.

- Tom is brushing his teeth.
- Tom's brushing his teeth.

Tom dişini fırçalıyor.

- Go brush your teeth.
- Go and brush your teeth.

Git ve dişlerini fırçala.

Families with teething teeth

Diş çıkaran ailelerin

Brush your teeth clean.

Dişlerini temiz fırçala.

She has even teeth.

Onun dişleri bile var.

Crocodiles have sharp teeth.

Timsahların keskin dişleri vardır.

Animals have sharp teeth.

Hayvanların keskin dişleri vardır.

Teeth whitening is expensive.

Diş beyazlatma pahalıdır.

Do turtles have teeth?

Kaplumbağaların dişleri var mı?

I have buck teeth.

Benim tavşan dişlerim var.

Go brush your teeth.

Git dişlerini fırçala.

Her teeth were white.

Onun dişleri beyazdı.

I brush her teeth.

Onun dişlerini fırçalıyorum.

Brush your teeth well.

Dişlerinizi iyi fırçalayın.

She has white teeth.

- Onun beyaz dişleri var.
- Beyaz dişlere sahip.

He has white teeth.

Onun beyaz dişleri var.

Tom brushed his teeth.

- Tom dişlerini fırçaladı.
- Tom dişini fırçaladı.

She's got two teeth?

Onun iki tane dişi mi var?

Tom clenched his teeth.

Tom dişlerini sıktı.

I have crooked teeth.

Benim çarpık dişlerim var.

His teeth had gaps.

Dişinde delikler var.

I gritted my teeth.

Dişlerimi gıcırdattım.

She has pearly teeth.

Onun inci gibi dişleri var.

They had no teeth.

Onun dişleri yoktu.

His teeth are yellow.

Dişleri sarı.

I brushed my teeth.

Dişlerimi fırçaladım.

Dan flossed his teeth.

Dan dişlerini diş ipiyle temizledi.

He has perfect teeth.

- Onun mükemmel dişleri var.
- Onun kusursuz dişleri var.

Turtles don't have teeth.

Kaplumbağaların dişleri yoktur.

He had few teeth.

Onun az sayıda dişi vardı.

What causes teeth grinding?

Diş gıcırdatmaya ne neden olur?

Show me your teeth.

Bana dişlerini göster.

Tom has false teeth.

- Tom'un takma dişi var.
- Tom'un dişleri takma.
- Tom takma diş kullanıyor.

I'm brushing my teeth.

Dişlerimi fırçalıyorum.

Always brush your teeth.

- Her zaman dişlerini fırçala.
- Dişlerini hep fırçala.

- Taro, go and brush your teeth.
- Taro, go brush your teeth.

Taro, git ve dişlerini fırçala.

- He is armed to the teeth.
- He's armed to the teeth.

O tepeden tırnağa silahlı.

- The dentist treated my teeth.
- The dentist worked on my teeth.

Dişçi, dişlerime işlem yaptı.

- You should've brushed your teeth.
- You should have brushed your teeth.

Dişlerini fırçalamalıydın.

- Brush your teeth after each meal.
- Brush your teeth after every meal.

Her yemekten sonra dişlerini fırçala.

- I have to brush my teeth.
- I've got to brush my teeth.

Dişlerimi fırçalamak zorundayım.

- You've got something in your teeth.
- You've got something stuck in your teeth.
- You have something stuck in your teeth.

Dişlerinde bir şey var.

My teeth chattered with cold.

Dişlerim soğuktan birbirine vurdu.

I have two bad teeth.

İki kötü dişim var.

Brush your teeth after eating.

Yemek yedikten sonra dişlerinizi fırçalayın.

I am showing my teeth.

Ben dişlerimi gösteriyorum.

A lion's teeth are sharp.

Bir aslanın dişleri keskindir.

All his teeth were sound.

Onun bütün dişleri sağlamdı.

Did you brush your teeth?

Dişlerini fırçaladın mı?

Bad teeth often cause pain.

Kötü dişler genellikle ağrıya neden olur.

He never brushes his teeth.

O hiç dişlerini fırçalamaz.

This man brushes his teeth.

Bu adam dişlerini fırçalıyor.

That man brushes his teeth.

O adam dişlerini fırçalıyor.

They used to extract teeth.

Onlar diş çekerdi.

What beautiful teeth you have!

Ne güzel dişlerin var!

Brush your teeth after meals.

Yemeklerden sonra dişlerinizi fırçalayın.

This imbecile has sharp teeth.

Bu aptalın keskin dişleri var.

I am brushing my teeth.

Dişlerimi fırçalıyorum.

We pulled the teeth out.

Biz diş çıkardık.

We pulled out the teeth.

Biz dişleri çektirdik.

One of my teeth hurts.

Benim dişlerimden biri acıyor.

The boys brush their teeth.

- Çocuklar dişlerini fırçalıyorlar.
- Oğlanlar dişlerini fırçalıyorlar.

Tom whistled through his teeth.

Tom dişlerinin arasından ıslık çaldı.

Have you cleaned your teeth?

Dişlerini temizledin mi?

Tom got his teeth whitened.

Tom dişlerini beyazlattı.

Remember to brush your teeth.

Dişlerini fırçalamayı hatırla.

You have very straight teeth.

Çok düzgün dişlerin var.

I just brushed my teeth.

Az önce dişlerimi fırçaladım.

Now go brush your teeth.

Şimdi dişini fırçalamaya git.

Brush your teeth every day.

Her gün dişlerini fırçala.

Sea turtles don't have teeth.

Deniz kaplumbağalarının dişleri yoktur.

I must clean my teeth.

- Dişlerimi temizlemek zorundayım.
- Dişlerimi temizlemem gerekiyor.

The dentist treated my teeth.

Diş doktoru dişlerimi tedavi etti.

Taro, go brush your teeth.

Taro, git dişlerini fırçala.

They're armed to the teeth.

Onlar tepeden tırnağa silahlılar.

Have you brushed your teeth?

Dişlerini fırçaladın mı?

I have no teeth left.

Hiç dişim kalmadı.

Tom has very white teeth.

Tom'un çok beyaz dişleri var.

I got my teeth whitened.

Dişlerimi beyazlattım.

Wash your teeth before sleeping!

- Uyumadan önce dişlerinizi yıkayın!
- Uyumadan önce dişlerini yıka!

Tom is flossing his teeth.

Tom diş ipiyle dişlerini temizliyor.

The dogs have sharp teeth.

Köpeklerin keskin dişleri vardır.