Translation of "Everybody's" in Turkish

Everybody's happy.

Herkes mutlu.

Everybody's crying.

Herkes ağlıyor.

Everybody's dead.

Herkes öldü.

Everybody's home.

Herkes evde.

Everybody's safe.

Herkes güvende.

Everybody's tired.

Herkes yorgun.

Everybody's worried.

Herkes endişeli.

Everybody's suspicious.

Herkes şüpheli.

Everybody's upstairs.

Herkes üst katta.

Everybody's so busy.

Herkes çok meşgul.

Everybody's got secrets.

Herkesin sırları var.

Everybody's at risk.

- Herkes risk altında.
- Herkes tehlikede.

Everybody's a suspect.

Herkes bir şüphelidir.

Everybody's in bed.

Herkes yatıyor.

Everybody's still there.

Herkes hâlâ orada.

Everybody's really angry.

Herkes gerçekten kızgın.

Everybody's in position.

Herkes yerlerini aldı.

Everybody's on edge.

Herkesin sinirleri gergin.

Tom is everybody's friend.

Tom herkesin arkadaşı.

Is everybody's mug filled?

Herkesin kupası dolu mu?

Everybody's life is complicated.

Herkesin hayatı muğlak.

Tom shook everybody's hands.

Tom herkesle tokalaştı.

Everybody's in the auditorium.

Herkes toplantı salonunda.

I think everybody's here.

Sanırım herkes burada.

Everybody's ready to go.

Herkes gitmek için hazır.

- Everybody's busy.
- Everyone's busy.

Herkes meşgul.

- Everybody's crying.
- Everyone's crying.

Herkes ağlıyor.

- Everybody's worried.
- Everyone's worried.

Herkes endişeli.

Everybody's a little different.

Herkes biraz farklıdır.

I think everybody's tired.

Herkesin yorgun olduğunu düşünüyorum.

I think everybody's hungry.

Herkesin aç olduğunu düşünüyorum.

I think everybody's happy.

Ben herkesin mutlu olduğunu düşünüyorum.

Everybody's concerned about you.

Herkes senin hakkında endişeli.

Everybody's looking at me.

Herkes bana bakıyor.

I appreciate everybody's support.

Herkesin desteğine minnettarım.

Everybody's excited about that.

Herkes o konuda heyecanlı.

I need everybody's help.

Herkesin yardımına ihtiyacım var.

Because everybody's hour is different

Çünkü herkesin saati birbirinden farklı

Everybody's fault is nobody's fault.

- Herkesin hatası, kimsenin hatası değildir.
- Herkesin suçu kimsenin hatası değildir.

Everybody's getting rich but me.

Benden başka herkes zengin oluyor.

- Everybody's here.
- Everybody is here.

Herkes burada.

- Everybody's talking.
- Everyone is talking.

Herkes konuşuyor.

Can I have everybody's attention?

Herkesin dikkatini çekebilir miyim?

Everybody's talking about what happened.

Herkes ne olduğu hakkında konuşuyor.

Everybody's business is nobody's business.

Herkesin işi kimsenin işi değildir.

Doris is considerate of everybody's feelings.

Doris herkesin hislerine karşı saygılı.

- Everybody's a winner.
- Everyone's a winner.

Herkes kazanır.

Everybody's talking about what Tom did.

Herkes Tom'un ne yaptığı hakkında konuşuyor.

Everybody's in a hurry these days.

Bugünlerde herkesin acelesi var.

Global climate change is everybody's problem.

Küresel iklim değişikliği herkesin sorunudur.

At our place, everybody's doing fine.

Bizim evde herkes iyi.

That's what everybody's been telling me.

O, herkesin bana söylediği şey.

I feel like everybody's watching me.

Herkes beni izliyor gibi hissediyorum.

- Everybody's really happy.
- Everyone's really happy.

Herkes çok mutlu.

- Everyone's on vacation.
- Everybody's on vacation.

Herkes tatilde.

- Everybody's smiling.
- Everyone's smiling.
- Everyone is smiling.

Herkes gülümsüyor.

Tom didn't live up to everybody's expectations.

Tom herkesin beklentilerine göre yaşamadı.

There's nobody in the house. Everybody's outside.

Evde hiç kimse yok. Herkes dışarıda.

- Everybody's hungry.
- Everyone's hungry.
- Everyone is hungry.

Herkes aç.

Everybody's told me I can't trust you.

Herkes bana sana güvenemeyeceğimi söyledi.

It's everybody's dream to win the lottery.

Piyangoyu kazanmak herkesin hayalidir.

Tom says he's tired of everybody's complaining.

Tom, herkesin şikayet etmesinden bıktığını söylüyor.

Everybody's talking about what happened at the meeting.

Herkes toplantıda ne olduğu hakkında konuşuyor.

- Everyone is different.
- Everybody's different.
- Everybody is different.

Herkes farklı.

- I respect everybody's opinion.
- I respect everyone's opinion.

Herkesin görüşüne saygı duyarım.

- I know everyone's name.
- I know everybody's name.

Herkesin ismini biliyorum.

- Everyone's doing something different.
- Everybody's doing something different.

Herkes farklı bir şey yapıyor.

- Everybody is waiting for you.
- Everybody's waiting for you.

- Herkes seni bekliyor.
- Herkes sizi bekliyor.

I think everybody's only pretending they don't hear you.

Sanırım herkes sadece seni duymuyormuş gibi davranıyor.

- Everybody's got something to hide.
- Everybody has something to hide.

Herkesin saklayacak bir şeyi var.

- Everybody's hungry.
- Everyone's hungry.
- Everyone is hungry.
- Everybody is hungry.

Herkesin karnı aç.

The problem is everybody's too afraid to speak to Tom.

Sorun herkesin Tom'la konuşmayacak kadar çok kormuş olduğu.

- Tom will need everyone's help.
- Tom will need everybody's help.

Tom'un herkesin yardımına ihtiyacı olacak.

And there's an antagonist who's fighting against what everybody's agonizing for.

Bir de, herkesin uğruna mücadele ettiği şeye karşı savaş açan bir düşman vardır.

We've got to have everybody's brains and voices in the game.

Herkesin aklı ve sesine ihtiyacınız var.

- Everybody's having a good time.
- Everybody is having a good time.

- Herkes iyi vakit geçiriyor.
- Herkes eğleniyor.

- Everybody's having a good time.
- Everyone is having a good time.

Herkes iyi vakit geçiriyor.

- Everybody is fine.
- Everyone's fine.
- Everyone's doing well.
- Everybody's doing well.

Herkes iyi.

- Everyone's waiting to see what happens.
- Everybody's waiting to see what happens.

Herkes ne olacağını görmek için bekliyor.

- It seems that everyone's having fun.
- It seems that everybody's having fun.

Görünüşe göre herkes eğleniyor.

- Everyone is talking about it.
- Everybody's talking about it.
- Everyone's talking about it.

- Herkes onu konuşuyor.
- Herkes onun hakkında konuşuyor.

- Everyone's looking for you.
- Everybody's looking for you.
- Everybody is looking for you.

Herkes seni arıyor.

- Everyone's looking at me.
- Everyone's watching me.
- Everyone is watching me.
- Everybody's looking at me.

Herkes beni izliyor.

- I don't think Tom knows everyone's name yet.
- I don't think Tom knows everybody's name yet.
- I don't think that Tom knows everyone's name yet.
- I don't think that Tom knows everybody's name yet.

Tom'un henüz herkesin ismini bildiğini sanmıyorum.

- You know that eventually everybody's going to know about this.
- You know eventually everyone's going to know about this.
- You know eventually everybody's going to know about this.
- You know that eventually everyone's going to know about this.

Sonunda bunu herkesin bileceğini biliyorsun.

- Everyone's looking for you.
- Everybody's looking for you.
- Everyone is looking for you.
- Everybody is looking for you.

Herkes seni arıyor.