Translation of "Burn" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Burn" in a sentence and their turkish translations:

- It will burn.
- It'll burn.

O yanacaktır.

- It'll burn.
- It's going to burn.

O yanacak.

It'll burn.

O yanacak.

Burn it.

Yak onu.

This doesn't burn.

Bu yanmaz.

My cheeks burn.

Yanaklarım yanıyor.

Burn the body.

Cesedi yak.

It will burn.

O yanacaktır.

This won't burn.

- Bu yanmaz.
- Bu yanmayacak.

Woods burn easily.

Ahşap kolayca yanar.

Don't burn yourself.

Kendini yakma.

Oh, let's not burn

yahu işte yanmayalım fazla

Then burn that machine

Sonrasında yak o makineyi gitsin

We can't burn it.

Biz onu yakamayız.

The insulation shouldn't burn.

İzolasyonun yanmaması gerekir.

Don't burn your bridges.

Köprülerini yakma.

Careful! Don’t burn yourself.

Dikkatli ol! Kendini yakma.

This wood won't burn.

Bu odun yanmaz.

Burn down the ghetto.

Gettoyu yakın.

I didn't burn anything.

Ben hiçbir şeyi yakmadım.

Didn't you burn yourself?

Kendini yakmadın mı?

Burn all this stuff.

Bunların hepsini yak.

- You cannot burn anything without oxygen.
- You can't burn anything without oxygen.

Oksijen olmadan hiçbir şey yakamazsınız.

He's got money to burn.

Onun çok parası var.

Where did you burn them?

Onları nerede yaktın?

Which one do we burn?

Hangisini yakarız?

Plastic does not burn easily.

Plastik kolayca yanmaz.

Our love will burn forever.

Aşkımız sonsuza dek sürecek.

Wet firewood doesn't burn well.

Islak odun iyi yanmaz.

I'll help you burn everything.

Her şeyi yakmana yardım edeceğim.

There was nothing to burn.

Yakacak bir şey yoktu.

You will burn in hellfire.

Sen cehennem ateşinde yanacaksın.

How did you burn yourself?

Kendini nasıl yaktın?

- It's a pity that concrete doesn't burn.
- It's a shame that concrete doesn't burn.

Ne yazık ki beton yanmaz.

And I had a burn out.

ve tamamen tükenene kadar.

So that you don’t burn yourself,

yanmamak için,

That means it's gonna burn well.

Bu iyi yanacağı anlamına geliyor.

I got blisters from the burn.

Yanıktan kabarcıklar aldım.

Burn this picture with a lighter.

Bu resmi çakmakla yak.

Tom has got money to burn.

Tom aşırı para harcıyor.

Don't burn your bridges behind you.

Arkandaki köprüleri yakma.

How did you burn your hand?

Elini nasıl yaktın?

Don't let the fire burn out.

- Ateşin sönmesine izin verme.
- Dikkat edin de ateş sönmesin.

Violent fires soon burn out themselves.

Şiddetli yangınlar kısa sürede kendilerini tamamen yakarlar.

I'll burn the midnight oil tonight.

Bu gece geç vakte kadar çalışacağım.

Will you help me burn everything?

Her şeyi yakmama yardım edecek misin?

Dan threatened to burn the library.

Dan kütüphaneyi yakmakla tehdit etti.

Be careful not to burn yourself.

Kendini yakmamak için dikkatli ol.

Burn this rubbish on the fire.

Bu çöpü ateşte yak.

Why did you burn those letters?

Neden o mektupları yaktın?

Sami wanted to burn Layla's body.

Sami, Leyla'nın cesedini yakmak istedi.

You can both burn in hell.

İkiniz de cehennemde yanabilirsiniz.

Do you think this will burn?

- Sence bu yanar mı?
- Bu alev alır mı sence?

- Burn this letter after you finish reading it.
- When you have finished reading this letter, burn it.
- When you've finished reading this letter, burn it.

Onu okumayı bitirdikten sonra bu mektubu yak.

You burn so many calories out here.

Burada çok fazla kalori yakılıyor.

You burn so many calories out here.

Burada çok kalori yakılıyor.

Tom threatened to burn Mary's house down.

Tom Mary'nin evini yakmakla tehdit etti.

I don't usually burn incense at home.

Ben genellikle evde tütsü yakmam.

Tom had plenty of money to burn.

Tom'un yakmak için bol parası vardı.

We need to burn all these letters.

Bütün bu mektupları yakmalıyız.

We need to burn all these leaves.

Bütün bu yaprakları yakmamız gerekiyor.

I got a burn on my finger.

Benim parmağımda bir yanık var.

There is no fish in the burn.

Derede hiç balık yok.

We need to burn all this stuff.

Bütün bu eşyayı yakmamız gerekiyor.

Tom was treated at a burn unit.

Tom yanık ünitesinde tedavi gördü.

You aren't supposed to burn trash here.

Burada çöp yakmamalıydın.

Sami used gasoline to burn Layla's body.

Sami, Leyla'nın cesedini yakmak için benzin kullandı.

Big cars burn a lot of gas.

Büyük arabalar çok benzin yakar.

- When you have finished reading this letter, burn it.
- When you've finished reading this letter, burn it.

Bu mektubu okumayı bitirdikten sonra, onu yak.

To burn the monumental Black Church of Brasov.

ve Braşovdaki anıtsal Siyah Kilise'yi yakma girişiminde bulunur.

I don't want the investigation to burn out.

Ben soruşturmanın yanmasını istemiyorum.

With these eyes, I shall see mountains burn.

Bu gözlerle, dağların yandığını göreceğim.

Gather all of her pictures and burn them.

Onun tüm resimlerini topla ve yak.

She likes to burn incense while practising yoga.

O yoga yaparken tütsü yakmayı sever.

Tom didn't know where to burn the trash.

Tom çöpü nerede yakacağını bilmiyordu.

Could you take this stuff and burn it?

Bu eşyayı alabilir misin ve onu yakabilir misin?

Is there anything you want me to burn?

Yakmamı istediğin bir şey var mı?

Fire will burn you if you touch it.

Eğer dokunursan ateş seni yakar.

When you finish reading this letter, burn it.

Bu mektubu okuduktan sonra onu yak.

A spark would be enough to burn a forest.

Bir ormanı yakmak için bir kıvılcım yeterli olur.

The pastor said Tom's going to burn in hell.

Papaz, Tom'un cehennemde yanacağını söyledi.

Burn not your house to fright the mouse away.

Pire için yorgan yakma.

She was caught trying to burn the office down.

O, büroyu yakmaya çalışırken yakalandı.

I'm going to find and burn your fucking children!

Senin lanet çocuklarını bulup yakacağım.

If you don't stir the rice, it will burn.

Pilavı karıştırmazsan onu yakarsın.

We'll burn that bridge when we come to it.

Biz o köprüye ulaştığımızda onu yakacağız.

She got a slight burn on her hand while cooking.

Yemek pişirirken elinde hafif bir yanık oluştu.

Are you sure you want us to burn these documents?

Bu evrakları yakmamızı istediğinden emin misin?

I didn't think the house would burn down so quickly.

Evin çok çabuk yanıp kül olacağını düşünmedim.

Why did Gogol burn the second part of "Dead Souls"?

Gogol neden "Ölü Ruhlar"ın ikinci bölümünü yaktı?

Internal combustion engines burn a mixture of fuel and air.

İçten yanmalı motorlar, yakıt ve hava karışımını yakarlar.

Well, I'm not sure exactly how this is going to burn.

Bunun nasıl yanacağından emin değilim.

He lost his reason when he saw his house burn down.

Evinin yandığını gördüğü zaman, şuurunu kaybetti.

- I got a burn on my finger.
- I burned my finger.

Ben parmağımı yaktım.

I wish I could figure out how to burn a DVD.

Keşke DVD'ye nasıl kayıt yapılacağını bilebilsem.

- If that happens, I will tear up and burn everything I have written.
- If that happens, I will rip up and burn everything I have written.

Eğer o olursa, yazmış olduğum her şeyi yırtıp yakacağım.

How about the scientific data that will burn the brains a bit?

Biraz da beyinleri yakacak bilimsel verilere ne dersiniz?