Translation of "Cheeks" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Cheeks" in a sentence and their turkish translations:

Cheeks so pink,

Yanaklar pek pembe,

My cheeks burn.

Yanaklarım yanıyor.

Her cheeks reddened.

Onun yanakları kızardı.

Her cheeks were red.

Onun yanakları kırmızıydı.

Women have beautiful cheeks.

Kadınların güzel yanakları var.

My cheeks were red.

Yanaklarım kırmızıydı.

Tom's cheeks turned red.

Tom'un yanakları kızardı.

His cheeks turned red.

- Onun yanakları kızardı.
- Onun yanakları kırmızıya döndü.

Her cheeks flamed up.

Yanakları kızardı.

- Her cheeks flamed up.
- She blushed bright red.
- Both of her cheeks turned red.
- Her cheeks turned red.

Yanakları kızardı.

Tears rolled down his cheeks.

Göz yaşları onun yanaklarından aşağı yuvarlandı.

Tears ran down Alice's cheeks.

Gözyaşları Alice'in yanaklarından aşağı aktı.

Tears streamed down her cheeks.

Gözyaşları yanaklarından aşağı aktı.

Tears rolled down my cheeks.

Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülüyordu.

Her cheeks burned with shame.

Yanakları utançla kızardı.

His cheeks were bright red.

Yanakları kıpkırmızıydı.

Her cheeks were bright red.

Onun yanakları kıpkırmızı oldu.

She has beautiful rosy cheeks.

Onun güzel al yanakları var.

The wind bit her cheeks.

Rüzgar onun yanaklarını ısırdı.

Tears coursed down her cheeks.

Gözyaşları yanaklarına doğru süzüldü.

Your red cheeks radiate innocence.

Senin kırmızı yanakların masumiyet saçıyor.

Tears ran down my cheeks.

Yanaklarımdan gözyaşları döküldü.

Hot tears ran down her cheeks.

Yanaklarından sıcak terler akıyordu.

Two tears fell down her cheeks.

İki damla gözyaşı onun yanaklarından aşağıya düştü.

I got slapped on both cheeks.

- İki yanağına tokat attım.
- İki yanağıma tokat yedim.

Tears were flowing down her cheeks.

Gözyaşları onun yanaklarından süzülüyordu.

Tom kissed Mary on both cheeks.

Tom Mary'yi her iki yanağından öptü.

Tears were running down her cheeks.

Gözyaşları onun yanaklarından aşağı akıyordu.

Tears rolled down her tender cheeks.

Gözyaşları, onun yumuşak yanaklarından aşağıya süzüldü.

Both of her cheeks turned red.

Yanaklarının ikisi kızardı.

Tom kissed her on both cheeks.

Tom onu her iki yanağından öptü.

Mary kissed him on both cheeks.

Mary onu her iki yanağından öptü.

Tears of joy rained down their cheeks.

Sevinç gözyaşları onların yanaklarından aktı.

Her cheeks were as cold as ice.

Onun yanakları buz gibi soğuktu.

She had tears pouring down her cheeks.

Onun yanaklarından dökülen gözyaşları vardı.

Tears of happiness streamed down her cheeks.

Mutluluk gözyaşları onun yanaklarından aşağıya doğru aktı.

Tears began to roll down her cheeks.

Gözyaşları onun yanaklarından aşağı doğru yuvarlandı.

How long have your cheeks been swollen?

Yanaklarınızda ne kadar zamandır şişlik var?

- Tom laughed so much tears ran down his cheeks.
- Tom laughed so much that tears ran down his cheeks.

Tom'un gülmekten gözlerine yaş geldi.

She felt as if her cheeks were on fire.

O, yanakları yanıyormuş gibi hissetti.

She looked at me with tears running down her cheeks.

Yanaklarından aşağı akan gözyaşlarıyla bana baktı.

Do you have a fever? Your cheeks are all red.

Ateşin var mı? Yanakların kırmızıdır.

He read the letter with tears running down his cheeks.

O, yanaklarından aşağıya doğru akan gözyaşlarıyla mektubu okudu.

Her cheeks were tinged with red by the warmth of fire.

Ateşin sıcaklığı ile yanakları kızarmıştı.

She called out to him, with tears running down her cheeks.

Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.

She hid her burning cheeks in the bosom of the young man.

O, yanan yanaklarını genç adamın kucağında sakladı.

The boy stroked the girl on the chin and kissed her on the cheeks.

Oğlan kızın çenesini okşadı ve yanaklardan öptü.