Translation of "Bass" in Turkish

She likes that bass.

O, bas gitarı seviyor.

He plays bass guitar.

O, bas gitar çalar.

I play the bass.

Bas çalıyorum.

Were you the bass player?

Sen basçı mıydın?

You're a good bass player.

Sen iyi bir basçısın.

Tom is playing bass guitar.

Tom bas gitar çalıyor.

Tom says he sings bass.

Tom bas şarkı söylediğini söylüyor.

I quit playing the bass guitar.

Ben bas gitar çalmayı bırakıyorum.

Tom is a good bass player.

Tom iyi bir bas çalar.

- Tom plays the bass guitar in our band.
- Tom plays bass guitar in our band.

Tom bizim grupta bas gitar çalıyor.

The first trademarked brand was Bass Ale,

İlk tescilli marka Bass Ale idi

I play bass in a jazz band.

Bir caz orkestrasında bas gitar çalıyorum.

Tom plays bass in a rock band.

Tom bir rock grubunda bass çalar.

You're mistaken. He plays bass, not trombone.

Hatalısın. O, trombon değil bass çalar.

Tom plays bass guitar in our band.

Tom bizim orkestrada bas gitar çalar.

I play bass guitar in a guitar ensemble.

Bir gitar topluluğunda bass gitar çalarım.

Are you happy with your new bass guitar?

Yeni bas gitarından memnun musun?

A cat was sleeping in the bass drum.

Bas davulda bir kedi uyuyordu.

Tom used to play bass in my band.

Tom benim grubumda bas çalardı.

You are mistaken: he plays double bass, not trombone.

Yanılıyorsun: o kontrbas çalar, trombon değil.

Tom doesn't know how to play the bass guitar.

Tom nasıl bas gitar çalacağını bilmiyor.

Tom is a better bass player than Mary is.

Tom, Mary'den daha iyi bir bas gitarist.

- You're a good bass player.
- You're a good bassist.

- Sen iyi bir basçısın.
- Sen iyi bir bassistsin.

Tom wants to buy a bass guitar, but he doesn't have enough money.

Tom bir bas gitar almak istiyor ama yeterli parası yok.

- Tom is a good bassist, isn't he?
- Tom is a good bass player, isn't he?

Tom iyi bir basçı, değil mi?

George was describing a 30 pound bass he'd caught recently after fighting it for three hours.

George, son zamanlarda üç saatlik mücadeleden sonra yakaladığı 30 paundluk bir levreği tanımlıyordu.