Translation of "Player" in Turkish

The DVD player replaced the videotape player.

DVD oynatıcı, video kaset oynatıcının yerini aldı.

- Who is your favorite player?
- Who's your favorite player?

En sevdiğin oyuncu kimdir?

- He is a baseball player.
- He's a baseball player.

O bir beyzbol oyuncusudur.

- I am a football player.
- I'm a football player.

Ben bir futbol oyuncusuyum.

- He is a tennis player.
- He's a tennis player.

O bir tenis oyuncusu.

- I am a tennis player.
- I'm a tennis player.

- Tenisçiyim.
- Ben bir tenisçiyim.

- She is a tennis player.
- She's a tennis player.

O bir tenis oyuncusu.

- Who's your favorite soccer player?
- Who's your favourite football player?
- Who is your favorite soccer player?
- Who's your favourite soccer player?
- Who is your favourite soccer player?

Gözde futbol oyuncun kim?

- I want an MP3 player!
- I want an MP3 player.

MP3 çalar istiyorum.

You're our best player.

Sen en iyi oyuncumuzsun.

Tom is a player.

Tom bir oyuncu.

I'm a team player.

Ben bir takım oyuncusuyum.

I'm a volleyball player.

Ben voleybol oyuncusuyum.

He's a volleyball player.

O bir voleybol oyuncusudur.

She's a baseball player.

O bir beyzbol oyuncusu.

- You are a good tennis player.
- You're a good tennis player.

İyi bir tenisçisin.

- Tom isn't a team player.
- Tom is not a team player.

Tom bir takım oyuncusu değil.

- Cristiano Ronaldo is a football player.
- Cristiano Ronaldo is a soccer player.

- Cristiano Ronaldo bir futbolcudur.
- Cristiano Ronaldo bir futbolcu.

- The DVD player replaced the videotape player.
- DVD players replaced videotape players.

DVD oynatıcılar, video kaset oynatıcıların yerini aldı.

- Tom is a really good player.
- Tom is a very good player.

Tom gerçekten iyi bir oyuncudur.

- You're a very good soccer player.
- You're a very good football player.

- Çok iyi bir futbolcusun.
- Çok iyi bir topçusun.

You are a tennis player.

Sen bir tenis oyuncususun.

Each player did his best.

Her oyuncu elinden geleni yaptı.

He is a careful player.

O dikkatli bir oyuncudur.

He was a rugby player.

O bir ragbi oyuncusu idi.

He looks like a player.

O birir oyuncuya benziyor.

He's an excellent tennis player.

O mükemmel bir tenis oyuncusudur.

He is a soccer player.

O bir futbol oyuncusu.

He's not a team player.

O, takım oyuncusu değil.

Tom is a team player.

Tom bir takım oyuncusu.

You're a real team player.

Sen gerçek bir takım oyuncususun.

I want an MP3 player!

Bir mp3-çalar istiyorum.

Bill is a baseball player.

Bill bir beyzbol oyuncusu.

Are you a team player?

Sen bir takım oyuncusu musun?

Ken is a football player.

Ken bir futbol oyuncusu.

Tom is a volleyball player.

Tom bir voleybol oyuncusu.

The player attacked the referee.

Oyuncu hakeme saldırdı.

Tom is a good player.

Tom iyi bir oyuncu.

Tom was a baseball player.

Tom bir beyzbol oyuncusuydu.

Tom is a basketball player.

Tom bir basketbol oyuncusudur.

Is that Tom's MP3 player?

Şu Tom'un MP3 çaları mı?

Were you the bass player?

Sen basçı mıydın?

Tom is our best player.

Tom bizim en iyi oyuncumuz.

Tom is a football player.

Tom bir futbol oyuncusudur.

Kenji is a tennis player.

Kenji bir tenis oyuncusudur.

John was another great player.

John bir diğer büyük oyuncu idi.

That football player is gigantic.

O futbol oyuncusu dev gibidir.

I bought the MP3 player.

Ben MP3 çalar satın aldım.

What's your favorite audio player?

Favori ses çaların nedir?

Who's your favorite hockey player?

Favori hokey oyuncun kim?

Tom is a baseball player.

Tom bir beyzbol oyuncusudur.

Tom was a rugby player.

Tom bir ragbi oyuncusuydu.

Tom is a great player.

Tom büyük bir oyuncu.

Tom is a soccer player.

Tom bir futbol oyuncusu.

Tom is an outstanding player.

- Tom olağanüstü bir oyuncudur.
- Tom sıradışı bir oyuncudur.

I'll be a team player.

Ben bir takım oyuncusu olacağım.

Tom is a trumpet player.

Tom bir trompetçi.

Tom is a tennis player.

Tom bir tenis oyuncusudur.

You're a good bass player.

Sen iyi bir basçısın.

Tom wasn't a good player.

Tom iyi bir oyuncu değildi.

Tom isn't a great player.

Tom harika bir oyuncu değil.

Tom is a skilled player.

Tom yetenekli bir oyuncudur.

Tom was a great player.

Tom harika bir oyuncuydu.

Tom was a trumpet player.

Tom bir trompetçi idi.

I want an MP3 player.

Ben bir MP3 çalar istiyorum.

That CD player doesn't work.

O CD çalar çalışmıyor.

Ali is an athletic player.

Ali atletik bir oyuncu.

That player is so bad.

O oyuncu çok kötü.

Who's your favorite football player?

- En sevdiğin futbolcu kimdir?
- En sevdiğin futbolcu kim?

Tom is a lute player.

- Tom lavta çalar.
- Tom lavtacıdır.

I am a football player.

Ben futbolcuyum.

- I am a very good chess player.
- I'm a very good chess player.

Çok iyi bir satranç oyuncusuyum.

- Who's your favorite left-handed baseball player?
- Who's your favourite southpaw baseball player?

En sevdiğin solak beyzbol oyuncusu kimdir?

- I used to have a MiniDisc player.
- I used to have an MD player.

Bir MiniDisc çalarım vardı.

Tom is a talented guitar player.

Tom yetenekli bir gitaristtir.

The player performed a wonderful feat.

Oyuncu, harika bir başarı gerçekleştirdi.

The player contributed to the victory.

Oyuncu zafere katkıda bulundu.

The player made a splendid comeback.

Oyuncu muhteşem bir dönüş yaptı.

Akira is a good tennis player.

Akira iyi bir tenis oyuncusu.

He may become a baseball player.

O, bir beyzbol oyuncusu olabilir.

Tom is an excellent cricket player.

Tom, mükemmel kriket oyuncusudur.

He won't be a good player.

O iyi bir oyuncu olmayacaktır.

I can defeat any chess player.

Herhangi bir satranç oyuncusunu yenebilirim.

Tom has a Blu-ray player.

Tom'un bir Blu-ray oynatıcısı var.

Tom is a professional baseball player.

Tom bir profesyonel beyzbol oyuncusu.

Tom is a professional hockey player.

Tom bir profesyonel hokey oyuncusudur.

I'm a pretty good chess player.

Ben oldukça iyi bir satranç oyuncusuyum.