Translation of "Aid" in Turkish

0.040 sec.

Examples of using "Aid" in a sentence and their turkish translations:

I need first aid.

İlk yardıma ihtiyacım var.

She needed financial aid.

O, mali yardıma ihtiyaç duyuyordu.

She came to my aid.

Bana yardıma geldi.

Tom drank the Kool-Aid.

Tom Kool-Aid içti.

Will I receive financial aid?

Finansal yardım alacak mıyım?

They're trained in first aid.

Onlar ilk yardım konusunda eğitilmiş.

They rushed to his aid.

Onlar onun yardımına koştu.

Tom lost his hearing aid.

Tom işitme cihazını kaybetti.

Tom rushed to her aid.

Tom onun yardımına koştu.

Tom rushed to Mary's aid.

Tom Mary'nin yardımına koştu.

Limited financial aid is available.

Sınırlı mali yardım mevcuttur.

Humanitarian aid must be increased.

İnsani yardım artırılmalıdır.

Firefighters do basic medical aid.

İtfaiyeciler temel tıbbi yardımda bulunurlar.

I know some first aid.

Biraz ilk yardım biliyorum.

Can I have a Band-Aid?

Bir yara bandı alabilir miyim?

Can you give him first aid?

Ona ilk yardımda bulunabilir misiniz?

We've got a first aid kit.

Bir ilk yardım çantamız var.

I'm pretty good at first aid.

İlk yardımda oldukça iyiyim.

Tom is wearing a hearing aid.

Tom bir işitme cihazı takıyor.

I need a first aid kit.

Bir ilk yardım kitine ihtiyacım var.

Perhaps you will seek his aid.

Belki sen onun yardımını arayacaksın.

Health workers aid people in need.

Sağlık çalışanları ihtiyacı olan insanlara yardım eder.

Bring me the first aid kit.

Bana ilk yardım kiti getirin.

This medicine may aid his recovery.

Bu ilaç onun iyileşmesine yardımcı olabilir.

Where is your first aid kit?

İlk yardım kitin nerede?

Tom wears a hearing aid now.

Tom şimdi bir işitme cihazı takıyor.

Do you wear a hearing aid?

İşitme cihazı kullanıyor musunuz?

And provide that information to aid organizations

için kullanabiliyorlar, bu bilgiyi yardım kuruluşlarına

Guess which country receives the most aid!

Bilin bakalım hangi ülke en çok yardımı alıyor!

Is there anybody who knows first aid?

İlk yardım bilen biri var mı?

They came to our aid at once.

Onlar derhal bize yardım etmeye geldiler.

What do you know about first aid?

İlk yardım hakkında ne bilirsin?

This new medicine may aid your recovery.

Bu yeni ilaç, tedavine yardımcı olabilir.

Without your aid, I couldn't have succeeded.

Yardımın olmadan, başaramazdım.

I think I need a hearing aid.

Sanırım bir işitme cihazına ihtiyacım var.

Do you sell first aid items here?

Burada ilk yardım malzemeleri satıyor musunuz?

- I have a first aid kit in my car.
- I have a first-aid kit in my car.

Arabamda ilk yardım setim var.

We have no reason to depend on aid

Çin'den ve Dünya Bankası'ndan borç para almak için

I'm wearing a small, Band-Aid-sized patch,

Şu an hayati sinyallerimi canlı yayın yapan,

Advanced countries must give aid to developing countries.

Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.

The House cut the budget for foreign aid.

Meclis dış yardım bütçesini kesti.

Esperanto is an aid for teaching foreign languages.

Esperanto yabancı dil öğretimi için bir yardımcıdır.

We talked without the aid of an interpreter.

Bir çevirmenin yardımı olmadan konuştuk.

Do you know how to do first aid?

- İlk yardımı hasıl yapacağını biliyor musun?
- İlk yardımın nasıl yapılacağını biliyor musun?

Tom is looking for the first aid kit.

Tom ilk yardım kitini arıyor.

Tom put a band-aid on his finger.

Tom parmağına bir yara bandı koydu.

He put a Band-Aid on his hand.

O, eline bir yara bandı yapıştırdı.

I expect him to come to our aid.

Onun bize yardım etmeye gelmesini istiyorum.

Don't forget to take the first-aid kit.

- İlk yardım setini almayı unutma.
- İlk yardım setini götürmeyi unutma.

This course teaches basic skills in First Aid.

Bu kurs İlkyardımda temel becerileri öğretir.

Reagan asked for military aid for the Contras.

Reagan Kontralar için askeri yardım istedi.

Tom can hardly hear without his hearing aid.

Tom işitme cihazı olmadan neredeyse duyamıyor.

The man dived to the drowning woman's aid.

Adam boğulan kadına yardımcı olmak için daldı.

- It feels good to come to the aid of somebody.
- It feels good to come to the aid of someone.

Birinin yardımına gelmek iyi hissettirir.

Then my financial aid is supposed to come through.

Sonra finansal desteğin gelmesi gerekiyor.

A dictionary is an important aid in language learning.

Sözlük dil öğrenmede önemli bir yardımcıdır.

Please give me a Band-Aid and some medicine.

Lütfen bana bir yara bandı ve biraz ilaç ver.

"Aid me." "No." "Help me." "No." "Save me!" "No."

"Bana yardım et." "Hayır." "Bana yardım et." "Hayır." "Beni kurtar!" "Hayır."

I paid twenty thousand yen for this hearing aid.

Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.

I have a first aid kit in the bathroom.

Banyoda bir ilk yardım çantam var.

I have a first-aid kit in my car.

- Arabamda bir ilk yardım kitim var.
- Arabamda bir ilk yardım çantam var.

There was nobody who could come to your aid.

Senin yardımına koşacak kimse yoktu.

The CIA was giving aid to Central and South America

Amerika'ya yasa dışı uyuşturucu ticareti için kullanan

Victims of the hurricane received financial aid from the government.

Kasırga mağdurları hükümetten mali yardım aldı.

He expected many of them to come to his aid.

Onların çoğunun yardımına gelmesini umuyordu.

The government has increased its financial aid to the developing nations.

Hükümet, gelişmekte olan ülkelere maddi yardımda bulundu.

We concluded that mutual aid was essential for attaining the goal.

Biz hedefe ulaşmak için karşılıklı yardımın gerekli olduğu sonucuna vardık.

Tom put the first aid kit back where he found it.

Tom, ilk yardım çantasını bulduğu yere geri koydu.

Germs can only be seen with the aid of a microscope.

Mikroplar sadece bir mikroskop yardımıyla görülebilir.

Japan guaranteed a 2 billion yen aid package to developing countries.

Japonya gelişmekte olan ülkelere 2 milyar yenlik bir yardım paketini taahhüt etti.

Tom looked for his first-aid kit, but couldn't find it.

Tom ilk yardım kitini aradı fakat onu bulamadı.

Less than 1% of the budget is spent on foreign aid.

Bütçenin % 1'inden azı dış yardım harcanmaktadır.

Basically, Europe had to reduce the direct aid given to the farmers.

Basitçe, Avrupa'nın çiftçilere direk yardımı azaltması gerekiyordu.

And this means a green light to cut aid in the future.

Ve bu ilerde de kesilecek yardımlara yeşil ışık demek.

Saguntines requested aid from Rome, but the Romans were busy fighting the Illyrians.

Saguntumlular Roma'dan yardım talep etti ancak Romalılar İlliryalılar'la savaşmaktaydılar.

Carthaginian Senate expressed delight with his progress and promised aid to support his campaign.

Kartaca senatosu onun ilerleyişinden duyduğu hoşnutluğu ifade etti ve seferine destek olma sözü verdi.

Beyond direct aid, Europe has other tactics to avoid price fluctuation: quotas and tariffs.

Direk yardım dışında, Avrupa'nın başka taktikleri var fiyat dalgalanmasından kaçmak için: kotalar ve tarifler.

Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

"Tom, it's said you've lost your hearing aid." "Nope! I don't like Mexican food."

"Tom, sizin işitme cihazınızı kaybettiğiniz söyleniyor." "Hayır! Meksika yemeklerini sevmiyorum.

In the attic is my grandfather's old first-aid kit from World War II.

Dedemin II.Dünya savaşından kalan eski ilk yardım çantası tavan arasında.

Tycho Brahe was the last major astronomer to work without the aid of a telescope.

Tycho Brahe teleskop yardımı olmadan çalışan son büyük astronomdu.

Of his power, he provides military aid to Prince Stefan who is attempting to take the

ve Moldovya tahtını ele geçirmeye çalışan Prens Stefan'a askeri-

In fact, studies show that for many families, it is more convenient to receive social aid

Aslında, çalışmalar birçok aile için, sosyal yardım almak daha uygun

If it had not been for your aid, I would not have succeeded in my business.

Senin yardımın olmasaydı işimde başarılı olmazdım.

Now is the time for all good men to come to the aid of their country.

Şimdi tüm iyi insanların kendi ülkelerinin yardımına gelme zamanıdır.

As an example, 50% of all aid provided by the government to families and the poor end

Örnek olarak, hükümetin ailelere ve fakirlere yaptığı para yardımlarının %50'si

And as you might have already imagined, all this aid costs a shitload of money (read it

Ve çoktan düşündüğünüz gibi, tüm bunlar çuvalla para gerektiriyor.

It seems that the fiscal reform of the Republican Party is going to finish public aid for the

Görünen o ki Cumhuriyetçi Parti'nin mali reformu,

Tom was beaten up when he came to the aid of one of his friends who was being bullied.

Tom zorbalığa uğrayan bir arkadaşına yardıma geldiğinde dövüldü.

Tom put a Band-Aid over his small tattoo of a spider so he would be allowed into a Japanese hot spring.

Tom bir Japon kaplıcasına girebilmek için küçük örümcek dövmesinin üzerine bir yara bandı yapıştırdı.