Translation of "“no" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "“no" in a sentence and their turkish translations:

No, no, no, no.

Hayır, hayır.

No, no, no.

Hayır, hayır, hayır

No, no, no!

Hayır, hayır, hayır!

- No.
- No!

Hayır!

Say with me: "No, no, no, no!"

Benimle birikte söyleyin: "Hayır, hayır, hayır, hayır!"

In my head, I was saying, "No, no, no, no, no, please no."

İçimden diyordum ki, "Hayır, hayır lütfen olmasın."

- No pain, no gain.
- No pain, no gain!

- Emek yoksa yemek de yok.
- Zahmet yoksa kazanç da yok.
- Emek olmadan yemek olmaz.

I'm worried how much light there is left in this. No, no, no, no, no, no, no.

Bunda ne kadar ışık kaldığı konusunda endişeliyim. Hayır, olamaz.

Shake! No! No!

Sallayın! Hayır! Hayır!

No means no.

Hayır hayır demektir.

- No.
- Nope.
- No!

Hayır.

- No problem!
- No prob.
- No problem.

- Sorun yok!
- Sorun değil.
- Sorun yok.

- No.
- No, it's not.
- Nope.
- No!

Hayır.

No, no, no, not my Father!

Hayır, hayır, hayır, babam değil!

- No problem!
- No problem.
- No worries!

Sorun yok!

- No hard feelings!
- No offence!
- No offense!

- Darılmak yok!
- Gücenmek yok!
- Üzerine alınma!

No, no. Humanity needs

Hayır, hayır. İnsanlığın

No spaghetti, no pasta --

Spagetti desen yok, makarna desen yok --

No music, no life.

Müzik yoksa hayat da yoktur.

No pain, no gain.

Zahmet yoksa kazanç da yok.

"No justice, no peace!"

"Adalet yoksa barış yok!"

- No way!
- No way.

- Mümkün değil!
- Asla!

No water, no life.

Su yoksa, hayat da yoktur.

- Oh no!
- Oh, no!

Oh, hayır!

No language, no nation.

Dil yoksa ulus da yoktur.

No risk, no reward.

Risk yoksa ödül de yok.

No cross, no crown.

- Haç yoksa taht da yok.
- Emeksiz yemek olmaz!

- No smoking!
- No smoking.
- No Smoking!
- Don't smoke!

Sigara içilmez!

No.

Hayır.

"No,

"Hayır,

No,

hayır,

No!

Hayır!

"No."

"Hayır."

No?

- Hayır mı?
- Hayır mı dedin?

- No, thank you.
- No, thanks.

Hayır, teşekkürler.

No, no! That's not right.

Hayır, hayır! Bu doğru değil.

No, no, it's on me.

Hayır, hayır, bende.

No, no, don't do that.

Hayır, bunu yapmayın.

He has no wife, no children and no friends.

Onun eşi, çocukları ve arkadaşları yok.

They had no beards, no hair and no eyebrows.

Onların hiç sakalları, saçı ve kaşları yoktu.

"Aid me." "No." "Help me." "No." "Save me!" "No."

"Bana yardım et." "Hayır." "Bana yardım et." "Hayır." "Beni kurtar!" "Hayır."

- No, thank you.
- Thanks, but no thanks.
- No, thanks.

Hayır, teşekkürler.

- I have no idea.
- No idea.
- I've no idea.
- I have no idea!

Hiçbir fikrim yok.

- Never mind.
- Forget it.
- No prob.
- No problem.
- It's nothing.
- No worries.
- No matter.

- Sorun yok.
- Fark etmez.

- There's no hurry.
- There is no hurry.
- There's no urgency.
- There is no urgency.

Hiçbir aciliyet yok.

I won't drink this awful water. I won't. I won't! No, no, no, no!

Bu berbat suyu içmeyeceğim. Hayır, hayır, hayır, hayır!

No hospital pajamas, no crappy food

Hastane pijamaları yok, iğrenç yemekler yok

There is no dear. No way

olmuyordur canım. Olmaz yani

- No hard feelings!
- No hard feelings.

Küsmece darılmaca yok!

- No problem at all!
- No worries!

Hiç sorun değil!

- No one's watching.
- No one's looking.

Kimse izlemiyor.

- There's no response.
- There's no answer.

Hiçbir cevap yok.

- No more cookies!
- No more biscuits!

Daha fazla bisküvi yok!

- Take no prisoners!
- Take no prisoners.

Hiçbir mahkûmu götürmeyin.

- Have no fear.
- Have no fear!

Korkun olmasın.

- Tell him no.
- Tell her no.

Ona hayır de.

- I have no idea.
- No idea.

Hiçbir fikrim yok.

- There's no limit.
- There are no limits.
- There is no limit.

Hiçbir sınırlama yok.

- Ask no questions and hear no lies.
- Ask me no questions, I'll tell you no lies.

- Üzümü ye bağını sorma.
- Beni yalan söylemek zorunda bırakma.
- Yalan söylenmesini istemiyorsan fazla kurcalamayacaksın.

- Ask me no questions and I'll tell you no lies.
- Ask no questions and hear no lies.
- Ask me no questions, I'll tell you no lies.

Bana soru sorma, sana yalan söylemeyeceğim.

Magic? No.

Büyü mü? Hayır.

Sadly, no.

Ne yazık ki hayır.

But no.

Ama yoklar.

No more.

Artık yeter.

No joke.

Şaka değil.

No kidding.

Şaka yapmıyorum.

No way!

kesinlikle olmaz!

No way

kesinlikle hayır

No mess

Karmaşa olmasın

No more

yahu yok artık

No knowledge

Bilgisi de yok

No money

Abi para yok

No more!

Yok artık ya!

No pressure

baskı uygulamıyor

Well… no.

İşte... hayır.

No way!

Asla!

No objection.

İtiraz yok.

No swimming.

Yüzmek yasaktır.

Sam, no!

Hayır, Sam!

No Trespassing.

Girilmez.

No doubt.

Şüphesiz.