Examples of using "Worries" in a sentence and their turkish translations:
Bir şey beni endişelendiriyor.
Bu beni endişelendiriyor.
Sami beni endişelendiriyor.
O, kilosu hakkında endişeleniyor.
Tom çok endişeleniyor.
Hiç endişem yok.
Öksürüğünüz beni endişelendiriyor.
Endişeler onu hızla yaşlandırdı.
Beni endişelendiren bu.
Endişelerin nedir?
Tom her şey hakkında endişeleniyor.
Tom'un endişeleri bitti.
Tom güvenlik konusunda endişeli.
Tom, Mary hakkında endişeleniyor.
- Küresel ısınma, bilim insanlarını endişelendiriyor.
- Küresel ısınma, bilim insanlarını kaygılandırıyor.
- Küresel ısınma, bilimcileri kaygılandırıyor.
Küçük zihinlerin küçük endişeleri vardır, büyük zihinlerin endişeler için vakti yoktur.
Asker mızraklarla ilgili endişeleniyor.
Mali sorunlarım bitti.
Onun sağlık durumu beni endişelendiriyor.
Sadece bir şey beni endişelendiriyor.
O benim sağlığım hakkında endişeleniyor.
Tom sık sık para hakkında endişelenir.
Tom her zaman her şey hakkında endişe eder.
Tom ağırlığı hakkında endişeleniyor.
Bu beni çok endişelendiriyor.
Tom her zaman para hakkında endişelenir.
Beni endişelendiren bu değil.
Annem her şey hakkında endişe eder.
Bu, Tom'dan çok endişeleniyor.
Bu beni çok endişelendiriyor.
Onların endişeleri yoktu.
Tom'un para derdine düştüğünü biliyorum.
Tom'un çok fazla endişelendiğini düşünüyorum.
Hey, Tom, endişelerini unut.
Annesi Tom'un öksürüğü hakkında endişe ediyor.
Dert edeceğim en son şey bu.
Önemsiz konularda her zaman endişe eder.
Hiç sorun değil!
O beni rahatsız ediyor.
Tom her zaman kızı hakkında endişelenir.
Kusura bakma.
Pas demiri yer; endişeler insanı yer.
Annesinin sağlığı hakkında endişeleniyor.
Durum beni çok endişelendiriyor.
Sorun yok!
Tom para hakkında çok endişeli.
Annem her zaman endişelenir.
Sami, Leyla hakkında fazla endişeleniyor.
Tom Mary hakkında çok fazla endişeleniyor.
Her zaman benim endişelerimin nedeni sensin.
Fakat beni hâlâ endişelendiren bir şey var.
Yardımın için teşekkür ederim. Canın sağolsun.
Tom endişelerini karısından sakladı.
Bu beni endişelendiriyor.
Tom çocukları hakkında çok endişe ediyor.
Endişelerimi karımdan sakladım.
- O, endişelerini karısından sakladı.
- Endişelerini eşinden sakladı.
Endişelerimizi karılarımızdan sakladık.
Onlar endişelerini karılarından sakladılar.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
Bu seni çok endişelendiriyor, değil mi?
İşte hata yapmaktan endişeleniyor.
- Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındı.
- Endişeler ve üzüntüler onun aklında yaygındılar.
Gerçekler endişelerimizin gereksiz olduğunu kanıtladı.
Onun hasta olması gerçeği beni gerçekten endişelendiriyor.
Şu anda seni endişelendiren bir şey var mı?
O beni endişelendiren tek şey değil.
Çoğu kaygımız genel şeylerle ilgili;
Beyaz Saray, krizin tırmanabileceğinden endişe ediyor.
- Tek derdim hiç derdimin olmaması.
- Tek endişem hiç endişemin olmaması.
Sen endişelerini karından sakladın, değil mi?
Endişelerini karından gizledin, değil mi?
Tom Mary'nin nasıl geçineceği hakkında endişe ediyor.
konsantre olmaya ve doğru yola itmesi.
Tom insanların onun hakkında düşündüğü ile ilgili çok endişeleniyor.
Diğer endişelerime ek olarak, bu olmak zorunda.
Ancak, onun kız arkadaşı bencil ve neredeyse Brian hakkında hiç endişelenmez.
Tom her zaman gerçekten çok önemli olmayan şeyler hakkında endişe eder.
Sıcak bir banyo almak endişelerimi aklımdan almaya yardımcı olur.
Gelecekle ilgili endişeler yüzünden ikisi de çocuk istemiyorlar.
Beni endişelendiren bu.
- Sorun yok.
- Fark etmez.
"Kıayafetlerini kirleteceksin." "Endişe yok. En başta onlar temiz değildi."
İnsanların beni tanımaması beni endişelendirmez. Beni insanları tanımamam beni endişelendirir.
Pilot, bir saat içinde gerçekleşmesi planlanan kalkışın sis nedeniyle erteleneceği konusunda endişe duyuyor.
Belki de, bütün bu kitapları çöpe atsam, küçük burnunu öpsem ve tüm endişelerimi ve zorluklarımı unutsam daha iyi olurdu.
Hayatımı stressiz ve endişesiz yaşamak istiyorum. Zengin ya da ünlü olmam gerekmiyor, sadece mutlu olmak istiyorum.