Examples of using "Shake" in a sentence and their turkish translations:
Salla, salla, salla, salla.
Sallayın, sallayın, sallayın!
Hanımlar, sallayın, sallayın, sallayın.
Sallayın, sallayın.
Rahim ve... sallayın sallayın, sallayın,
Elini kolunu sallaya sallaya gitti
Ve sallayın.
Sallayın! Hayır! Hayır!
Lütfen tokalaşın.
Kullanmadan önce çalkalayın.
Tokalaşalım.
Dans et.
Elimi salla.
Seninle tokalaşabilir miyim?
Tom bir protein sallaması içti.
Havluları silkeleyin.
Anlaşalım.
Halıyı silkeleyelim.
- Onunla tokalaş.
- Onunla el sıkış.
Tabloyu sallamayın.
Tokalaşmam.
Bazen ellerim titrer.
Lütfen açmadan önce çalkalayınız.
Tom'la tokalaş.
Hanımlar, yükselin ve zekânızı sallayın.
Ve şimdi herkes sallansın,
Yerin sallandığını hissettim.
Evin sallandığını hissettik.
Ben evin sallandığını hissettim.
O bir protein içeceği aldı.
Protein tozu içti.
Kullanmadan önce şişeyi salla.
Tom'un elleri titremeye başladı.
Tokalaşabilir miyiz?
Haydi, el sıkışın çocuklar!
Evimiz sallanmaya başladı.
Tom çilekli frape sipariş etti.
O, tokalaşmayı reddetti.
Mikroplar! Elimi sıkma!
- Bu duygudan kurtulamıyorum.
- Bu hissi üstümden atamıyorum.
- Tom'un elini sıktın mı?
- Tom'la tokalaşmış mıydın?
Neden insanlar el sıkışır?
Tom Mary ile tokalaşmayı reddetti.
Sarstığınızda, bozarsınız.
El sıkışalım ve arkadaş olalım.
Başla selamlama yerine tokalaştılar.
Kullanmadan önce ilaç şişesini çalkala!
Ben onun elini sıkmak istiyorum.
Tom'la tokalaşmak istiyorum.
Onlarla tokalaşmak istiyorum.
Elini sıkmak istiyorum.
Benim bütün vücudum titremeye başladı.
Seninle tokalaşmak istiyorum.
Tom hakkını almayacak.
- O, elimi sıkmayı reddetti.
- O benimle tokalaşmayı reddetti.
Tom elimi bile sıkmadı.
Tom el sıkışmayı teklif etmedi.
Tom elimi sıkmayı reddetti.
Tom, Mary'nin elini sıkmayı reddetti.
Soğuk algınlığından kurtulamıyorum.
Yani kadınlar lütfen "Üstün Zekâ"yı sallayın
Daha fazla, daha fazla, daha fazla Tüm vücudunuzu sallayın
Bazıları benimle tokalaşmayı reddetti.
Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.
Evin biraz sallandığını hissettik.
Sigara içme alışkanlığından vazgeçmek zor.
Benimle el sıkışmayı reddetti.
Mike, uçaklar genellikle böyle sarsar mı?
Tokalaşmak için öne doğru adım attı.
Onlarla nerede tokalaştın?
Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.
Açmadan önce bu şişeyi çalkalayın.
Tom benimle tokalaşmayı reddetti.
Tom Mary ile tokalaşmak için uzandı.
Tom, Mary ile el sıkışmayacağını söylüyor.
Sarsarsanız bozarsınız, değil mi?
Kanın ellerinize ulaşmasını sağlayın.
Hayranlar aktörlerin ellerini sıkmaya çalıştı.
Devlet başkanıyla tokalaşmak zorundayım.
Dünyanın ayaklarımın altında sarsıldığını hissettim.
Şu nezleden kurtulamadım bir türlü.
El sıktığımız zaman göz göze gelmeliyiz.
adalet görmeyeceğimi söylerdi.
Erkekler sadece böyle yapıyor, sallanıyor, hadi!
şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.
Sıkılmış bir yumrukla kimsenin elini sıkamazsın.
Onun şıngırdadığını duymak için para kutusunu sallarım.
Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?
tabi kide üstteki kısım sallanacak
Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.
Evin sallandığını hissettiğim için arka bahçeye koştum.
“Ne zaman elektrik verseler, tüm vücudum titriyordu.”
Bir Yunan ile tokalaştığın zaman, parmaklarını say.
Tom onu birinin izlediği hissini atlatamadı.