Translation of "Shake" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Shake" in a sentence and their turkish translations:

shake, shake, shake, shake...

Salla, salla, salla, salla.

Shake, shake, shake!

Sallayın, sallayın, sallayın!

Women shake, shake, shake.

Hanımlar, sallayın, sallayın, sallayın.

Shake, and shake.

Sallayın, sallayın.

The womb, and the.... shake, shake, shake,

Rahim ve... sallayın sallayın, sallayın,

Shake your hand, shake your arm, went shake

Elini kolunu sallaya sallaya gitti

And shake.

Ve sallayın.

Shake! No! No!

Sallayın! Hayır! Hayır!

Please shake hands.

Lütfen tokalaşın.

Shake before using.

Kullanmadan önce çalkalayın.

Let's shake hands.

Tokalaşalım.

Shake a leg.

Dans et.

Shake my hand.

Elimi salla.

- Can I shake your hand?
- May I shake your hand?

Seninle tokalaşabilir miyim?

- Tom drank a protein shake.
- Tom took a protein shake.

Tom bir protein sallaması içti.

Shake off the towels.

Havluları silkeleyin.

Let's shake on it.

Anlaşalım.

Let's shake the rug.

Halıyı silkeleyelim.

Shake hands with him.

- Onunla tokalaş.
- Onunla el sıkış.

Don't shake the table.

Tabloyu sallamayın.

I don't shake hands.

Tokalaşmam.

Sometimes my hands shake.

Bazen ellerim titrer.

Please shake before opening.

Lütfen açmadan önce çalkalayınız.

Shake hands with Tom.

Tom'la tokalaş.

Ladies, rise, shake your Intelligence.

Hanımlar, yükselin ve zekânızı sallayın.

Here we go, everybody shake.

Ve şimdi herkes sallansın,

I felt the floor shake.

Yerin sallandığını hissettim.

We felt the house shake.

Evin sallandığını hissettik.

I felt the house shake.

Ben evin sallandığını hissettim.

He took a protein shake.

O bir protein içeceği aldı.

She took a protein shake.

Protein tozu içti.

Shake the bottle before using.

Kullanmadan önce şişeyi salla.

Tom's hands began to shake.

Tom'un elleri titremeye başladı.

May I shake your hand?

Tokalaşabilir miyiz?

Come on, shake hands, boys!

Haydi, el sıkışın çocuklar!

Our house started to shake.

Evimiz sallanmaya başladı.

Tom ordered a strawberry shake.

Tom çilekli frape sipariş etti.

He refused to shake hands.

O, tokalaşmayı reddetti.

Germs! Don't shake my hand!

Mikroplar! Elimi sıkma!

I can't shake this feeling.

- Bu duygudan kurtulamıyorum.
- Bu hissi üstümden atamıyorum.

Did you shake Tom's hand?

- Tom'un elini sıktın mı?
- Tom'la tokalaşmış mıydın?

Why do people shake hands?

Neden insanlar el sıkışır?

- Tom refused to shake hands with Mary.
- Tom refused to shake Mary's hand.

Tom Mary ile tokalaşmayı reddetti.

Shake it, and you break it.

Sarstığınızda, bozarsınız.

Let's shake hands and be friends.

El sıkışalım ve arkadaş olalım.

They shake hands instead of bowing.

Başla selamlama yerine tokalaştılar.

Shake the medicine bottle before use.

Kullanmadan önce ilaç şişesini çalkala!

I want to shake his hand.

Ben onun elini sıkmak istiyorum.

I'd like to shake Tom's hand.

Tom'la tokalaşmak istiyorum.

I'd like to shake their hands.

Onlarla tokalaşmak istiyorum.

I want to shake your hand.

Elini sıkmak istiyorum.

My whole body began to shake.

Benim bütün vücudum titremeye başladı.

I'd like to shake your hand.

Seninle tokalaşmak istiyorum.

Tom won't get a fair shake.

Tom hakkını almayacak.

He refused to shake my hand.

- O, elimi sıkmayı reddetti.
- O benimle tokalaşmayı reddetti.

Tom didn't even shake my hand.

Tom elimi bile sıkmadı.

Tom didn't offer to shake hands.

Tom el sıkışmayı teklif etmedi.

Tom refused to shake my hand.

Tom elimi sıkmayı reddetti.

Tom refused to shake Mary's hand.

Tom, Mary'nin elini sıkmayı reddetti.

I can't shake off my cold.

Soğuk algınlığından kurtulamıyorum.

So please women shake the "Higher Intelligence."

Yani kadınlar lütfen "Üstün Zekâ"yı sallayın

More, more, more, shake the whole system.

Daha fazla, daha fazla, daha fazla Tüm vücudunuzu sallayın

Some people refused to shake my hand.

Bazıları benimle tokalaşmayı reddetti.

Feeling the house shake, I ran outside.

Evin sarsılmasını hissederek dışarıya koştum.

We felt the house shake a little.

Evin biraz sallandığını hissettik.

It's hard to shake the smoking habit.

Sigara içme alışkanlığından vazgeçmek zor.

He refused to shake hands with me.

Benimle el sıkışmayı reddetti.

Mike, do planes usually shake like this?

Mike, uçaklar genellikle böyle sarsar mı?

She stepped forward to shake his hand.

Tokalaşmak için öne doğru adım attı.

Where did you shake hands with them?

Onlarla nerede tokalaştın?

Tom's right hand began to shake uncontrollably.

Tom'un sağ eli kontrol edilemez bir biçimde titremeye başladı.

Shake this bottle before you open it.

Açmadan önce bu şişeyi çalkalayın.

Tom refused to shake hands with me.

Tom benimle tokalaşmayı reddetti.

Tom reached out to shake Mary's hand.

Tom Mary ile tokalaşmak için uzandı.

- Tom says that he won't shake hands with Mary.
- Tom says he won't shake hands with Mary.

Tom, Mary ile el sıkışmayacağını söylüyor.

You shake it, and you break it, OK?

Sarsarsanız bozarsınız, değil mi?

Try and shake some blood into the hands.

Kanın ellerinize ulaşmasını sağlayın.

The fans sought to shake the actress's hand.

Hayranlar aktörlerin ellerini sıkmaya çalıştı.

I have to shake hands with the President.

Devlet başkanıyla tokalaşmak zorundayım.

I felt the earth shake under my feet.

Dünyanın ayaklarımın altında sarsıldığını hissettim.

I can't seem to shake off this cold.

Şu nezleden kurtulamadım bir türlü.

- Our eyes should meet when we shake hands.
- Our eyes should meet when we shake hands with each other.

El sıktığımız zaman göz göze gelmeliyiz.

I was not going to get a fair shake.

adalet görmeyeceğimi söylerdi.

The men just do like this: Shake. Come on!

Erkekler sadece böyle yapıyor, sallanıyor, hadi!

And he says, "We don't really shake hands here.

şöyle söyledi: ''Aslında burada el sıkışmıyoruz.

You can't shake someone's hand with a clenched fist.

Sıkılmış bir yumrukla kimsenin elini sıkamazsın.

I shake the money box to hear it jingle.

Onun şıngırdadığını duymak için para kutusunu sallarım.

I felt the house shake a little. Didn't you?

Ben evin biraz sallandığını hissettim, sen hissetmedin mi?

Of course the upper part of the kit will shake

tabi kide üstteki kısım sallanacak

Feeling the house shake, I ran out into the street.

Evin sallandığını hissederek caddeye doğru koştum.

Feeling the house shake, I ran out into the backyard.

Evin sallandığını hissettiğim için arka bahçeye koştum.

"Each time I was electrocuted, my whole body would shake."

“Ne zaman elektrik verseler, tüm vücudum titriyordu.”

When you shake hands with a Greek, count your fingers.

Bir Yunan ile tokalaştığın zaman, parmaklarını say.

Tom couldn't shake the feeling that someone was watching him.

Tom onu birinin izlediği hissini atlatamadı.