Examples of using "Weinig" in a sentence and their turkish translations:
Birkaç arkadaşı ve biraz parası vardı.
Onun az sayıda arkadaşı var.
Kötü bir hayal gücüm var.
Ucu ucunaydı!
O, çok az değerlidir.
Ucu ucunaydı!
Zemine çok az ay ışığı ulaşır.
Birkaç kişi öyle düşünüyor.
O iyiye işaret değil!
Onların birkaç kitabı var.
Ben çok seçenek görmüyorum.
- Çoğu insan çok az hayal gücüne sahiptir.
- Çoğu insanın çok az hayal gücü vardır.
ancak çok az insan var.
Çok nadir görülürler.
Birkaç öğrenci Latince okuyabilir.
Bizim çok az zamanımız var.
- Benim babam meyve fazla yemez.
- Benim babam meyve fazla yemiyor.
- Babam meyve fazla yemez.
Biz çok az su içiyoruz.
Bugün az müşteri var.
Tom çömlekçilik hakkında çok şey bilmiyor.
Çok konuşan az düşünür.
Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.
Onun çok arkadaşı yok.
Biz en fazla silüet görürüz.
Bu şekilde av indirecek kadar akrobatik az yırtıcı vardır.
Onun yanında az parası var.
- Lastiğin çok az havası var.
- Tekerin çok az havası var.
Birkaç politikacı hatalarını kabul ediyorlar.
Televizyon için fazla zamanım yok.
Onun dediğini çok az öğrenci anlayabildi.
Zengin ülkelerde, çok az sayıda insan açlıktan ölüyor.
O yeterince anne sütü içmiyor.
Başarı için biraz şans var.
Birçok insanın iki arabası var.
Bu genç adam ülkesi hakkında çok az şey biliyor.
arkada en ufak iz bırakmıyor.
Hâlâ hakkında bilmediğimiz pek çok şey var.
Küçülen Ay, çok az ışık anlamına gelir.
Tarantulanın gözetleme düzeneğinden pek bir şey kaçmaz.
Yoğun şekilde iç içe geçmiş ağaçların arasında pek esinti yok.
Sahilde az sayıda kişi vardı.
Az insan, yüz yıldan daha uzun yaşar.
Hiç şansın yok.
Şu anda biraz param var.
Bana karşı çok sabırsızsın.
Ama çok az zaman kaldı.
Bardakta biraz süt var.
Az sayıda fil Avrupa'ya gitmek için gönüllü olurdu.
Yiyecek çok... ...zaman az.
önemli, bağımsız bir komuta. Suchet, Napolyon'un Waterloo'daki yenilgisine
Onun çok az iyileşme umudu var.
Bir arkadaş az sayıda hazine kadar çok değerlidir.
Bu yaz güneşli günümüz çoktu.
Evimde az mobilya var.
Az bagajla seyahat ederim.
Görmek için epeyce ilginç şeyler vardı.
Onun eskisi gibi olması için çok az umut var.
Ne yazık ki, birkaç yolcu felaket atlattı.
yine de çok geç kalınmış olur.
Ve birisi olmadan diğerlerinin ya değeri yok ya da çok az var.
Kazanacağın çok az şeyin ve kaybedeceğin çok şeyin var.
Ölümden çok az insan korkmaz.
Param az kaldı.
Tom'la ilgili özgeçmiş kontrolü biraz şüpheli çıktı.
Az parayla seyahat etmek mümkün mü?
özellikle üzerinde çok az ya da hiç kontrolünüz varsa.
Nazikçe dokun, geride olabildiğince iz bırakma.
Bana verdiğin bilgi az kullanılır.
- Teorilerini pek az insan anlayabilmektedir.
- Onun teorilerini çok az sayıda insan anlayabilir.
Burada çok az dükkan var ve sinema berbat.
Onların yeterince arkadaşları yok.
Birincisi, etnik gruplara ait kişilerle
O zaman Kuzey Amerika'da birkaç tane yol vardı.
Nadiren görülürler. Varlıklarını çok az kişi bilir.
Yoksa az suyumuz kaldığını ve bunu doldurmam gerektiğini kabul edip
bulunduğunu fark ettiğimde, ilgiden takıntıya dönüştü.
40 yıl önce birkaç ülke net kalori ihracatçısıydı.
Az param var. Bununla birlikte seninle mutluyum.
- Bu saçma bir şey.
- Bu boş konuşmadan başka bir şey değil.
Tom hakkında çok şey bilmiyoruz.
Sporlarını yaymak için ne vakit ne de en ufak esinti vardır.
Omuza kadar boyları iki metre olduğundan... ...pek engel tanımazlar.
Biyokimya hakkında az bilgiye sahibim.
DB: O zaman tahmin ediyorum, çok fazla şey seni korkutmuyor.
Kıvırcık tarantulanın sekiz ufak gözünün pek ışık algıladığı söylenemez.
Güzel bir gündü ama parkta çok az kişi vardı.
Böyle hafifçe giyinerek dışarı çıkarsan nezle olursun.
Fakat bu soluk ışık yerde yemek arayan hayvanlara pek fayda etmez.
Evet, suyum bu kadar azalmışken oraya gidecek olmak beni geriyor.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
Oraya ister taksiyle gidin, ister yayan gidin, fazla bir farkı yoktur.