Translation of "Volk" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Volk" in a sentence and their turkish translations:

Het volk lijdt.

İnsanlar acı çekiyor.

Een volk zonder kennis is een volk zonder kracht.

Bilgisiz bir millet güçsüz bir millettir.

Madrilenen zijn apart volk.

- Madritliler tuhaftır.
- Madritliler tuhaf.
- Madritli insanlar tuhaf.

Wij zijn een vredelievend volk.

Biz barış seven bir milletiz.

Wij zijn een conservatief volk.

Muhafazakar bir halkız.

In dit vrijwel monddood gemaakte volk

Bu neredeyse susturulmuş insanlar arasında

...en hij zei tegen het volk:

ve halka şöyle seslendi,

Hij zei tegen het Spaanse volk:

İspanyol halkına şunları söyledi:

De Chinezen zijn een hardwerkend volk.

Çinliler çok çalışkan bir halktır.

Chinezen zijn een zeer werklustig volk.

Çinliler, çok iş hastası bir toplumdur.

De Inca's waren een religieus volk.

İnkalar dindar milletti.

Religie is het opium van het volk.

Din insanların afyonudur.

Eindelijk luistert de regering naar het volk.

Nihayet hükümet insanları dinliyor.

Het volk daar is niet zo dom.

Oradaki insanlar çok aptal değil.

De oorlog heeft het Amerikaanse volk verenigd.

Savaş Amerikan halkını birleştirdi.

De koning regeerde veertig jaar over zijn volk.

Kral kırk yıl boyunca halkı üzerinde hüküm sürdü.

De geschiedenis is een roman, waarvan het volk de schrijver is.

Tarih, halkın yazar olduğu bir romandır.

Ze zitten vast onder een immer groeiende bezetting zonder toekomst als volk.

sürekli büyüyen bir uğraşın altında sıkışıp kalıyorlar Bir insan olarak geleceği olmayan.

De sultan en de vizier vermomden zich en begaven zich onder het volk.

Padişah ve sadrazam kılıklarını değiştirip halkın arasına indiler.

- Nederlanders zijn de langste mensen op aarde.
- Nederlanders zijn het langste volk op aarde.

Hollandalılar dünyanın en uzun boylu halkıdır.

Wij zullen een liberale regering vormen die rekening zal houden met de belangen van het volk.

Halkın çıkarlarını gözetecek liberal bir hükümet kuracağız.

- De mensen hadden de buik vol van geweld.
- Het volk had de buik vol van het geweld.

İnsanlar şiddetten yorgun düşüyorlardı.

Dames en heren, gelieve het volk mede te delen dat ze moeten stoppen bij te dragen aan het broeikaseffect, en natuurvriendelijke apparatuur moeten gebruiken.

Bayanlar ve baylar, lütfen insanları küresel ısınmaya katkıda bulunmayı bırakmaları ve doğa dostu ekipmanlar kullanmaları için uyarın.

"Vandaag is de melkboer begraven. Er was veel volk, want op het dorp kende iedereen hem." "O, is er in Linschoten een melkboer?" "Nou nee, nu dus niet meer!"

"Bugün sütçü toprağa verildi. Orada birçok insan vardı, çünkü köydeki herkes onu tanıyordu." "Ah, Linschoten'da bir sütçü mü vardı?" "Şey, hayır, artık değil!"

De verschillende vormen van aanbidding die in de Romeinse wereld heersten, werden door het volk gezien als even waar; door de filosoof als even onwaar; en door de magistraat als even nuttig. En zo leidde de tolerantie niet alleen tot wederzijdse toegeeflijkheid, maar zelfs tot religieuze eensgezindheid.

Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.