Translation of "Verbaasd" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Verbaasd" in a sentence and their turkish translations:

- Tom keek verbaasd.
- Tom zag er verbaasd uit.

Tom şaşkın görünüyordu.

Tom is verbaasd.

Tom şaşırmış.

Iedereen was verbaasd.

Herkes şaşırdı.

Je lijkt verbaasd.

Şaşırmış görünüyorsun.

Tom ziet er verbaasd uit.

Tom şaşırmış görünüyor.

Je lijkt een beetje verbaasd.

Sen biraz şaşkın gibi görünüyorsun.

- Tom was verbaasd.
- Tom was stomverbaasd.

Tom şaşırmıştı.

Ik was verbaasd over dit nieuws.

Bu habere şaşırdım.

- Tom is verbaasd.
- Tom is verbijsterd.

Tom afallamış.

Was Tom verbaasd je te zien?

Tom seni gördüğü için şaşırdı mı?

Was je verbaasd om me te zien?

Beni gördüğüne şaşırdın mı?

Ik was verbaasd een leeuw te zien.

Bir aslan gördüğüme şaşırdım.

Ik was net zo verbaasd als jij.

Ben de senin kadar şaşırmıştım.

Tom was enigszins verbaasd door Mary's gedrag.

Tom Mary'nin davranışı tarafından biraz şaşırtıldı.

- Is er iemand verrast?
- Is er iemand verbaasd?

Herhangi biri şaşırdı mı?

- Tom bleef verbaasd.
- Tom bleef in de war.

Tom şaşkın kaldı.

Ik was verbaasd dat Tom er vanochtend was.

Tom'un bu sabah orada olmasına şaşırdım.

- Ik was absoluut verbaasd.
- Ik was helemaal verbijsterd.

Ben kesinlikle şaşırdım.

Verbaasd zijn, zich verwonderen, is beginnen te begrijpen.

Şaşırmak, merak etmek, anlamaya başlamaktır.

Ik ben verbaasd om jou hier te zien.

Seni burada gördüğüme şaşırdım.

Ik ben nogal verbaasd om het te horen.

Bunu duyduğuma oldukça şaşırdım.

Tom zegt dat hij helemaal niet verbaasd was.

Tom hiç şaşırmadığını söylüyor.

- Ze leek erg verbaasd.
- Ze leek erg verrast.
- Ze zag er erg verbaasd uit.
- Ze zag er erg verrast uit.

Çok şaşırmış görünüyordu.

Zullen jullie verbaasd en geschokt zijn om te horen

sizlere niçin ve nasıl tarım endüstrisinde

Ze was verbaasd dat het al zo laat was.

O, o kadar geç olmasına şaşırdı.

Ik ben verbaasd dat jij de prijs hebt gewonnen.

Ödülü kazanmana şaşırdım.

Ik was verbaasd dat Tom zo goed Frans spreekt.

Tom'un Fransızcayı çok iyi şekilde konuşmasına şaşırdım.

Ik ben verbaasd dat je die prijs behaald hebt.

Senin o ödülü kazanmana şaşırdım.

- Tom is stomverbaasd.
- Tom is verbaasd.
- Tom is verbijsterd.

Tom afalladı.

Ik ben verbaasd dat je de baan niet hebt gekregen.

İşi almadığına şaşırdım.

- Mijn vrouw keek verbaasd.
- Mijn vrouw leek verrast te zijn.

Karım şaşırmış görünüyordu.

- Ik vind je dapperheid indrukwekkend.
- Ik ben verbaasd over jouw stoutmoedigheid.

Senin cüretine şaşırıyorum.

Je zou verbaasd staan over wat je in een week leren kan.

Bir haftada öğrenebileceğine şaşırırdın.

Ik was verbaasd toen ik hoorde dat Thomas en Maria getrouwd waren.

Tom ve Mary'nin evlendiğini duyduğumda şaşırdım.

...dus hij was verbaasd dat mensen hem zo slecht behandelden... ...en op hem schoten, dus hij rende niet meteen weg.

muhtemelen insanların ona kötü davranmasına, ateş etmelerine şaşırdı, o yüzden hemen kaçmadı.