Translation of "Lijkt" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Lijkt" in a sentence and their turkish translations:

- Het lijkt makkelijk.
- Het lijkt eenvoudig.

Kolay görünüyor.

- Tom lijkt gestrest.
- Tom lijkt gespannen.

Tom gerilmiş görünüyor.

- Tom lijkt ongerust.
- Tom lijkt angstig.

Tom endişeli görünüyor.

- Tom lijkt nerveus.
- Tom lijkt zenuwachtig.

Tom sinirli görünüyor.

- De hoofdlobby lijkt leeg.
- De hoofdingang lijkt leeg.
- De grote hal lijkt leeg.

Ana lobi boş görünüyor.

- Hij lijkt verward.
- Hij lijkt in de war.

Kafası karışmış görünüyor.

- Lijkt dat u rechtvaardig?
- Lijkt dat je rechtvaardig?

O sana adil görünüyor mu?

Lijkt dit vergezocht?

Kulağa imkânsız mı geliyor?

Dat lijkt absurd.

Bu çok saçma görünüyor...

Tom lijkt gelukkig.

Tom mutlu görünüyor.

Hij lijkt aardig.

O kibar görünüyor.

Het lijkt waardeloos.

O değersiz görünüyor.

Hij lijkt gelukkig.

- O mutlu görünüyor.
- Mutlu görünüyor.

Ze lijkt gelukkig.

Mutlu görünüyor.

Tom lijkt oprecht.

Tom samimi görünüyor.

Tom lijkt aardig.

Tom hoş görünüyor.

Dit lijkt riskant.

Bu riskli görünüyor.

Je lijkt gelukkig.

Mutlu görünüyorsun.

Het lijkt eenvoudig.

Bu basit görünüyor.

Tom lijkt agressief.

Tom saldırgan görünüyor.

Tom lijkt intelligent.

Tom zeki görünüyor.

Hij lijkt ziek.

O, hasta gibi görünüyor.

Tom lijkt verlegen.

Tom utangaç görünüyor.

Dat lijkt gul.

O cömert görünüyor.

Je lijkt terneergeslagen.

Sen aşağıya bakıyorsun.

Tom lijkt nieuwsgierig.

Tom meraklı görünüyor.

Je lijkt onzeker.

Riskli görünüyorsun.

Je lijkt verbaasd.

Şaşırmış görünüyorsun.

Het lijkt onmogelijk.

İmkansız gibi görünüyor.

Het lijkt makkelijk.

O kolay görünüyor.

Dat lijkt erop.

Bu tanıdık geliyor.

- Je lijkt tevreden.
- U lijkt tevreden.
- Jullie lijken tevreden.

Hoşnut görünüyorsun.

- Je lijkt afstandelijk.
- U lijkt afstandelijk.
- Jullie lijken afstandelijk.

Sen uzak görünüyorsun.

- Dit lijkt effectief heel plezant.
- Dit lijkt effectief heel vermakelijk.

Kulağa gerçekten çok eğlenceli geliyor.

Hij lijkt op mij.

Bana benziyor." diye düşündü.

Dat lijkt me berenpoep.

Bana kalırsa bu ayı kakası.

Je lijkt wel gek.

Delirmiş olmalısın.

Deze brug lijkt stevig.

Bu köprü sağlam görünüyor.

Hij lijkt mij eerlijk.

O bana dürüst gibi geliyor.

Dat lijkt erg slecht.

Bu gerçekten kötü görünüyor.

Dat lijkt me interessant!

O bana ilginç görünüyor.

Tom lijkt erg bezorgd.

Tom gerçekten endişeli görünüyor.

Uranus lijkt op Neptunus.

Uranüs Neptün'e benzer.

Dat lijkt me prachtig!

- Bence süper!
- Bence harika!

Dat lijkt me onmogelijk.

O gerçekten mümkün görünmüyor.

Ook Tom lijkt bezorgd.

Tom da endişeli görünüyor.

Dat bed lijkt stevig.

Bu yatak sağlam gözüküyor.

Tom lijkt erg blij.

Tom çok mutlu görünüyor.

Tom lijkt zeker gelukkig.

Tom kesinlikle mutlu görünüyor.

Haar zus lijkt jong.

Onun kız kardeşi genç gözüküyor.

- Hij lijkt eerlijk te zijn.
- Het lijkt dat hij eerlijk is.

- O dürüst görünüyor.
- O, dürüst gibi görünüyor.

- Hij lijkt precies op zijn broer.
- Hij lijkt sprekend op zijn broer.

- O, tam olarak erkek kardeşine benziyor.
- O tam olarak erkek kardeşine benziyor.

- Er lijkt iets mis te zijn.
- Het lijkt of er iets scheelt.

Bir şey yanlış görünüyor.

- Hij lijkt geïnteresseerd in astronomie.
- Hij lijkt zich voor astronomie te interesseren.

O, astronomi ile ilgileniyor gibi görünüyor.

De immunotherapie lijkt te werken

Bağışıklık tedavisi ilaçları işe yarıyor gibi.

Dus het lijkt een tegenstelling

Benim gibi sohbette kötü olan birinin

Hij lijkt eerlijk te zijn.

O, dürüst gibi görünüyor.

Nancy lijkt op mijn zus.

Nancy kız kardeşime benziyor.

Het lijkt op een ei.

Bir yumurta gibi görünüyor.

Ze lijkt gelukkig te zijn.

O mutlu gibi görünüyor.

Hij lijkt het te denken.

O öyle düşünüyor gibi görünüyor.

Hij lijkt op zijn vader.

O, babasına benziyor.

Je lijkt net op hem.

Sadece ona benziyorsun.

Hij lijkt ons te kennen.

O bizi tanıyor gibi görünüyor.

Hij lijkt wel een skelet.

O sadece bir iskelet gibi görünüyor.

Zij lijkt in de war.

Kafası karışmış görünüyor.

Die persoon lijkt op mij.

- O kişi benim gibidir.
- O kişi bana benziyor.

Tom lijkt op zijn vader.

Tom babasına benzer.

Tom lijkt dikker te worden.

Tom kilo alıyor gibi görünüyor.

Tom lijkt kalm te zijn.

Tom sakin görünüyor.

Maar die mogelijkheid lijkt onwaarschijnlijk.

Fakat bu ihtimal pek mümkün görünmüyor.

Tom lijkt veel op John.

Tom John'a çok benziyor.

Tom lijkt niet te vertrouwen.

Tom güvenilmez görünüyor.

Tom lijkt sympathiek te zijn.

Tom sempatik görünüyor.

Het lijkt op een ufo.

O bir UFO'ya benziyor.

Het lijkt op een cactus.

O bir kaktüse benziyor.

Hij lijkt op zijn grootvader.

- Büyükbabasına benziyor.
- Dedesine benziyor.

Dat toiletpapier lijkt wel schuurpapier.

Bu tuvalet kağıdı zımpara kağıdı gibi.

Tom lijkt erg op John.

Tom John'a çok benziyor.

Hij lijkt op zijn moeder.

O, annesine benzer.

Iedereen lijkt zich te vermaken.

Herkes iyi zaman geçiriyor gibi görünüyor.

Ze lijkt geïnteresseerd in hem.

O onunla ilgileniyor gibi görünüyor.

Je lijkt op Harry Potter.

Harry Potter'a benziyorsun.

Het lijkt niet zo groot.

O kadar büyük görünmüyor.

Het lijkt op een pruik.

O bir peruğa benziyor.

Het lijkt allemaal zo vreemd.

Her şey çok tuhaf görünüyor.

Niemand lijkt hen te kennen.

Hiç kimse onları tanıyor gibi görünmüyor.

Tom lijkt zich te vervelen.

Tom sıkılmış görünüyor.

Tom lijkt moe te zijn.

Tom yorgun görünüyor.

Het lijkt buiten mijn macht.

- Gücümün dışında gibi görünüyor.
- Yapamam gibi görünüyor.

Je lijkt een beetje verbaasd.

Sen biraz şaşkın gibi görünüyorsun.