Translation of "Keek" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Keek" in a sentence and their turkish translations:

Tom keek.

Tom baktı.

Iedereen keek.

Herkes baktı.

- Je keek me aan.
- Je keek naar me.

Sen bana baktın.

- Tom keek naar u.
- Tom keek naar je.

- Tom sana bakıyordu.
- Tom size bakıyordu.

- Ik keek toen tv.
- Dan keek ik televisie.

- O zamanda televizyon seyrediyordum.
- O zaman televizyon izliyordum.

Ze keek rond.

O etrafına bakındı.

Hij keek weg.

O, bakışlarını çevirdi.

Tom keek op.

Tom sözlükte aradı.

Hij keek rond.

O etrafına bakındı.

- Ik keek rondom mij.
- Ik keek om me heen.

- Etrafıma bakındım.
- Etrafıma baktım.

- Tom keek in de spiegel.
- Tom keek in een spiegel.

Tom aynaya baktı.

Tom keek niet achterom.

Tom arkasına bakmadı.

Tom keek nooit achterom.

Tom asla arkasına bakmadı.

Tom keek naar beneden.

Tom aşağıya baktı.

Je keek me aan.

Sen bana baktın.

Tom keek angstig rond.

Tom endişeyle etrafına baktı.

- Maria keek in haar magische spiegel.
- Maria keek in haar toverspiegel.

Mary onun sihirli aynasına baktı.

- Hij keek links en rechts.
- Hij keek naar links en naar rechts.
- Hij keek naar links en rechts.

O sola ve sağa baktı.

De man keek me aan.

Adam bana baktı.

Hij keek op zijn horloge.

O saatine baktı.

Hij keek in de doos.

O kutuya baktı.

Hij keek toen geen televisie.

O, o zaman televizyon izlemiyordu.

Ik keek in de doos.

Ben kutuya baktım.

Ik keek naar de afbeelding.

Resme baktım.

Tom keek naar de klok.

Tom saate baktı.

Ik keek in de spiegel.

Ben aynaya baktım.

Tom keek naar de klokkentoren.

Tom saat kulesine baktı.

Ze keek naar hem op.

O ona baktı.

Tom keek naar de maan.

Tom aya baktı.

Tom keek naar zijn handen.

Tom ellerine baktı.

Tom keek in de kamer.

Tom odaya baktı.

Tom keek door de periscoop.

Tom periskopla baktı.

Hij keek in haar ogen.

O onun gözlerine baktı.

Ik keek de wedstrijd live.

Ben maçı canlı izledim.

Tom keek in een spiegel.

Tom bir aynaya baktı.

Iedereen keek naar mijn voeten.

Herkes ayağıma baktı.

Ik keek op mijn horloge.

Saatime baktım.

Hij keek naar de afbeelding.

Resme baktı.

Ze keek hoe hij zwom.

O, onun yüzüşünü izledi.

Hij keek uit het raam.

Pencereden baktı.

Hij keek de kamer rond.

O, odada etrafına bakındı.

Tom keek in zijn portemonnee.

Tom cüzdanına baktı.

- Ik keek.
- Ik heb gekeken.

Baktım.

Ik keek in de koelkast.

Buzdolabına baktım.

Tom keek in zijn tas.

Tom çantasına baktı.

Hij keek verrast bij het nieuws.

O, habere şaşırmış görünüyordu.

- Tom keek versteend.
- Tom leek versteend.

Tom donakalmış görünüyordu.

Ze keek rond in haar kamer.

O, odasında etrafına bakındı.

Zwijgend keek ze uit het raam.

Sessizce camdan dışarı baktı.

Tom keek weer in de spiegel.

Tom aynaya tekrar baktı.

- Iedereen leek geschokt.
- Iedereen keek geschokt.

Herkes sarsılmış görünüyordu.

Tom keek omhoog naar de sterren.

Tom yıldızlara baktı.

Ze keek omhoog naar het plafond.

Yukarıya tavana baktı.

Iedereen keek zenuwachtig om zich heen.

Herkes gergin bir şekilde etrafa baktı.

Ik keek tv gedurende de pauzes.

Molalarım sırasında TV izledim.

Ik keek een film met hem.

Onunla birlikte bir film izledim.

Agnès keek naar de bruine boten.

Agnès kahverengi teknelere baktı.

Ik keek in zijn grote, glanzende ogen.

İri ve parlak gözlerinin içine baktım

Tom keek argwanend naar de lange man.

Tom uzun adama kuşkuyla baktı.

- Judy bekeek mij.
- Judy keek naar mij.

Judy bana baktı.

Hij keek toe terwijl de jongens zwommen.

O, çocukların yüzüşünü izledi.

Iedereen in de kamer keek naar Tom.

Odadaki herkes Tom'a baktı.

Mijn huiswerk gedaan hebbende, keek ik televisie.

Ödevimi bitirince televizyon izledim.

Toen mijn vader thuiskwam, keek ik tv.

Babam eve geldiğinde, TV izliyordum.

Ze keek hem recht in de ogen.

O, doğrudan onun gözüne baktı.

Tom bloosde toen Mary naar hem keek.

Mary ona baktığında Tom kızardı.

Die naar de centrale figuur keek en zei:

Merkez karaktere baktı

Ze keek tv met tranen in haar ogen.

Gözlerinde gözyaşlarıyla TV izliyordu.

Men keek tegen hem op als hun leider.

Onların lideri olarak hayranlık duyuluyordu.

- Tom keek verbaasd.
- Tom zag er verbaasd uit.

Tom şaşkın görünüyordu.

- Tom zag er geschokt uit.
- Tom keek geschokt.

Tom dehşete kapılmış görünüyordu.

Ik keek toe hoe hij de straat overstak.

Onun caddeyi geçişini izledim.

Hij keek neer op de vallei onder hem.

Aşağıdaki vadiye baktı.

Ik viel in slaap terwijl ik tv keek.

- TV izlerken uyuyakaldım.
- Televizyon izlerken uyuyakaldım.

Enige tijd lang keek ze mij alleen maar aan.

Bir süre bana bakmaktan başka bir şey yapmadı.

"Miauw," zei de kat en hij keek naar mij.

Kedi "Miyav." dedi ve bana baktı.

Ze keek voorzichtig naar de vogel in het nest.

Yuvadaki kuşu dikkatle izledi.

Tom opende zijn ogen en keek in het rond.

Tom gözlerini açtı ve etrafa baktı.

Tom keek naar een Japanse film met Franse ondertitels.

Tom Fransızca alt yazılı bir Japon filmi izledi.

Tom liep naar het raam en keek naar buiten.

Tom pencereye yürüdü ve dışarı baktı.

Ik keek naar de televisie toen de telefoon belde.

Telefon çaldığında, ben televizyon izliyordum.

- Ze keek hem nieuwsgierig aan.
- Ze bekeek hem nieuwsgierig.

Ona merakla baktı.

Mijn neef keek naar de beesten in de dierentuin.

Yeğenim hayvanat bahçesindeki hayvanları izledi.

Hij nam een spiegel en keek naar zijn tong.

Bir ayna aldı ve diline baktı.

Ik keek maar naar de vloer van die kleedkamer

Kabinlerin zeminine bakıyordum ve

Tom keek ernaar uit om Mary weer te zien.

Tom Mary'yi tekrar görmek için sabırsızlanıyordu.

- Tom zag er nerveus uit.
- Tom zag er zenuwachtig uit.
- Tom leek zenuwachtig.
- Tom leek nerveus.
- Tom keek zenuwachtig.
- Tom keek nerveus.

- Tom sinirli görünüyordu.
- Tom asabi görünüyordu.
- Tom gergin görünüyordu.

Ik keek om me heen, op zoek naar een brievenbus.

Bir posta kutusu için etrafa bakındım.

- Mijn vrouw keek verbaasd.
- Mijn vrouw leek verrast te zijn.

Karım şaşırmış görünüyordu.

Jim keek links en rechts voor hij de weg overstak.

Jim yolu geçmeden önce sola ve sağa baktı.

- Iedereen keek me aan.
- Iedereen was mij aan het aankijken.

Herkes bana bakıyordu.