Translation of "Tien" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "Tien" in a sentence and their turkish translations:

Atl is tien.

Atl on yaşında.

- Het kost slechts tien dollar!
- Het kost maar tien dollar!

Maliyeti sadece 10,00 dolar!

Tien dagen gingen voorbij.

On gün geçti.

Ze spreekt tien talen.

O on dil konuşur.

Hij heeft tien koeien.

Onun on ineği var.

Vandaag worden we tien.

Bugün, on yaşına giriyoruz.

Ik tel tot tien.

Ona kadar sayarım.

De klok sloeg tien.

Saat onu vurdu.

Ze heeft tien kinderen.

- O on çocuğa sahiptir.
- Onun on tane çocuğu var.

Ben je tien jaar?

On yaşında mısın?

Het is tien uur.

Saat on.

We hebben tien runderen.

Bizim on ineğimiz var.

Ik heb tien pennen.

Benim on dolma kalemim var.

- Het is tien voor half elf.
- Het is twintig over tien.

Saat onu yirmi geçiyor.

- Tien jaar, dat is lang.
- Tien jaar is een lange tijd.

On yıl uzun bir zamandır.

- Laten wij tien minuten pauze nemen.
- Laten we tien minuten pauzeren.

- On dakikalık bir mola alalım.
- 10 dakikalık bir mola alalım.

- Kan je tien minuten wachten?
- Zou je tien minuten langer willen wachten?

- On dakika daha bekler misin?
- Bir on dakka daha bekleyebilir misin?
- Bir on dakika daha bekleyebilir misin?

Tien jaar later, in 2014,

On yıl sonra 2014 yılında

Onze jachtclub heeft tien leden.

Yat kulübümüzün on üyesi vardır.

Het is bijna tien uur.

Neredeyse saat on.

Tel van een tot tien.

- Birden ona kadar sayın.
- Birden ona kadar say.

Acht plus twee is tien.

- Sekiz artı iki on eder.
- Sekiz artı iki on yapar.

Laten we tien minuten pauzeren.

On dakikalık bir mola verelim.

De kauwgom is tien cent.

Sakız on sent.

Kan je tien minuten wachten?

On dakika bekleyebilir misiniz?

We hebben tien minuten gewacht.

Biz on dakika bekledik.

Het is precies tien uur.

Saat tam on.

Het is tien voor negen.

- Saat dokuza on var.
- Saat 8:50.

Deze cd kost tien dollar.

- CD'yi alman 10 dolar tutuyor.
- Bu CD 10 dolar.

Ze zijn tien jaar getrouwd.

Onlar on yıldır evliler.

Zij kan tien talen spreken.

O, on dili konuşabiliyor.

Het kostte me tien dollar.

O, bana 10 dolara mal oldu.

Het is negen over tien.

Saat onu dokuz geçiyor.

Dit hemd kost tien dollar.

Bu gömlek on dolardır.

Het is tien over één.

Saat biri on geçiyor.

Het is tien voor twee.

Saat ikiye on var.

Is het ongeveer tien uur?

Saat yaklaşık on mudur.

Deze hoed kostte tien dollar.

Bu şapka on dolara mal oldu.

Maria gaf hem tien euro.

Mary ona on avro verdi.

- Alles bij elkaar kostte het tien dollar.
- Het totaal kwam op tien dollar.

Toplam on doları buldu.

- Ik blijf hier tot tien uur.
- Ik zal hier tot tien uur zijn.

Saat ona kadar burada kalacağım.

- Hij zal over tien minuten terug zijn.
- Hij is over tien minuten terug.

O, on dakika içerisinde geri gelecek.

- Kan je me tien minuten helpen?
- Zou je me tien minuten kunnen helpen?

On dakika bana yardım eder misiniz?

- Zijn wedde is met tien procent verhoogd.
- Zijn wedde is met tien percent verhoogd.

Onun maaşı yüzde on artırıldı.

Ik ben over tien minuten terug.

10 dakika içinde döneceğim.

De film begint om tien uur.

- Film saat onda başlar.
- Film saat onda başlıyor.
- Film saat onda başlayacak.

De trein had tien minuten vertraging.

Tren on dakika geç kaldı.

Het feest eindigde om tien uur.

Parti saat onda sona erdi.

Het is tien minuten voor elf.

Saat 11'e 10 dakika var.

Tien jaar is een lange tijd.

On yıl uzun bir zamandır.

Het vuur heeft tien huizen vernietigd.

Yangın on evi yakıp kül etti.

In april wordt hij tien jaar.

- Gelecek nisanda on yaşında olacak.
- Önümüzdeki nisan ayı on yaşında olacak.

Ik heb ten minste tien boeken.

En az on kitabım var.

De klok loopt tien minuten achter.

Saat on dakika geri kalmış.

De les begint om tien uur.

Ders onda başlıyor.

Laten wij tien minuten pauze nemen.

10 dakikalık bir mola alalım.

Ik heb tien minuten lang gewacht.

On dakika bekledim.

Er waren tien eieren in totaal.

Hepsi on yumurta vardı.

Hij spaart tien dollar per week.

O her hafta bir kenara on dolar koyar.

Mijn verjaardag is op tien november.

Doğum günüm 10 Kasım.

Nick is mij tien dollar verschuldigd.

Nick bana on dolar borçludur.

Laat de thee tien minuten trekken.

Çay on dakika demlensin.

De school begint op tien april.

Okul on Nisanda başlar.

U bent tien minuten te laat.

On dakika geç kaldın.

Ik heb hier tien jaar gewerkt.

On yıldır burada çalışmaktayım.

Wacht tot ik tot tien tel.

Ben ona kadar sayıncaya dek bekleyin.

Het proces duurde tien opeenvolgende dagen.

- Mahkeme müteakiben on gün sürdü.
- Mahkeme peş peşe on gün sürdü.

Ik ben er over tien minuten.

On dakika içinde katılacağım.

Ik ga slapen rond tien uur.

Ben yaklaşık onda yatağa giderim.

De wekker loopt tien minuten voor.

Çalar saat on dakika ileri.

Hij vertrok ongeveer tien minuten geleden.

Yaklaşık 10 dakika önce ayrıldı.

Tien gedeeld door vijf is twee.

- On bölü beş iki eder.
- Onun beşe bölümü ikidir.

Mijn zoon is tien jaar oud.

Oğlum on yaşında.

Het ontbijt is om half tien.

- Kahvaltı saat dokuz buçuktadır.
- Kahvaltı dokuz buçukta.

Het is tien voor half twee.

Saat biri yirmi geçiyor.

Het is tien over half twee.

Saat ikiye yirmi var.

Ik ben over tien minuten vrij.

On dakika içerisinde işim bitecek.

Het is nog maar tien uur.

Saat daha on.

- Ik ga gewoonlijk om tien uur naar bed.
- Ik ga normaliter om tien uur naar bed.

Genellikle saat onda yatarım.

- Ik heb tien dollar aan een boek uitgegeven.
- Ik heb tien dollar uitgegeven aan een boek.

Bir kitap için on dolar harcadım.

...ruim tien jaar zo eenzaam was geweest.

derin bir yalnızlık içinde geçirmemiş olsaydım.

Ik ben een moeder met tien kinderen.

On çocuklu bir anneyim.

De bus kwam tien minuten te laat.

Otobüs on dakika geç kaldı.

Ik heb het voor tien dollar verkocht.

Onu on dolara sattım.

Het gebeurde tussen acht en tien uur.

Sekiz ile on arasında oldu.