Translation of "Tegelijk" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Tegelijk" in a sentence and their turkish translations:

En tegelijk roekeloze risico's nemen?

aynı zamanda böylesi dikkatsiz bir şekilde risk alabilirler?

- Het is niet mogelijk twee dingen tegelijk te doen.
- Het is onmogelijk twee dingen tegelijk te doen.

- İki şeyi aynı anda yapmak olası değildir.
- İki şeyi aynı anda yapmak mümkün değildir.

Ik kan niet op twee plaatsen tegelijk zijn.

Aynı anda iki yerde olamam.

Het is onmogelijk twee dingen tegelijk te doen.

- İki şeyi aynı anda yapmak olası değildir.
- İki şeyi aynı anda yapmak imkânsızdır.

Men kan niet op twee plaatsen tegelijk zijn.

Bir kerede iki yerde olamazsın.

Pakken we tegelijk de opwarming van de aarde aan.

aynı zamanda küresel ısınmaya dikkat çekmeyi de başarırız.

Het is niet mogelijk twee dingen tegelijk te doen.

- İki şeyi aynı anda yapmak olası değildir.
- İki şeyi aynı anda yapmak mümkün değildir.

Kan je een christen zijn en tegelijk het homohuwelijk ondersteunen?

Bir Hristiyan olabilir misin ve aynı zamanda eş cinsel evliliği destekleyebilir misin?

- Doe geen twee dingen tegelijkertijd.
- Doe geen twee dingen tegelijk.

İki şeyi aynı anda yapma.

Maar dat de wetenschap mensenwerk is, is tegelijk een zwakke kant.

Bilimin zayıf yönlerinden biri ise, yine insanlar tarafından yapılması,

Sommige mensen lezen de krant en kijken tegelijk naar de televisie.

Bazı insanlar gazete okurlar ve aynı zamanda TV izlerler.

Ik kan niet tegelijk mijn nagels knippen en de strijk doen!

Aynı anda tırnaklarımı kesip ütü yapamam!

In onze cultuur kunnen we niet met twee vrouwen tegelijk getrouwd zijn.

Bizim kültürümüzde, aynı anda iki kadınla evli olamayız.

Aan het begin van elk weekeinde ben ik tegelijk moe en vrolijk.

Her hafta başında, ben hem yorgunum hem de mutluyum.

Clyde Tombaugh's taak bestond erin om een klein stukje van de nachtelijke hemel tegelijk te fotograferen. Hij moest vervolgens de foto's zorgvuldig bestuderen en vergelijken om zo een ongeïdentificeerd bewegend lichtpunt op te sporen dat wellicht een planeet zou kunnen zijn.

Clyde Tombaugh'ın işi bir seferde gece gökyüzünün küçük bir parçasını fotoğraflamaktı . Daha sonra bir gezegen olabilecek bir ışığın tanımlanamayan hareket eden noktasını tespit etmek amacıyla fotoğrafları dikkatlice incelemek ve karşılaştırmak zorunda kaldı.