Translation of "Dingen" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Dingen" in a sentence and their turkish translations:

- Dingen gaan stuk.
- Dingen gaan kapot.

- Kırılıp bozulmak eşyanın tabiatıdır.
- Bozulup dağılmak eşyanın doğasında vardır.

- Dingen gebeuren nu eenmaal.
- Dingen gebeuren.

Olur böyle şeyler.

Namen, dingen.

İsimler, şeyler.

Dingen gebeuren.

Olur böyle şeyler.

- Tom repareert dingen.
- Tom maakt dingen in orde.
- Tom lost dingen op.

Tom şeyleri onarır.

- Tom vergeet altijd dingen.
- Tom vergeet constant dingen.

Tom her zaman bir şeyler unutuyor.

De dingen veranderen.

İşler değişir.

Tom ziet dingen.

Tom şeyler görüyor.

- De dingen veranderen.
- De dingen zijn aan het veranderen.

İşler değişiyor.

- Doe geen twee dingen tegelijkertijd.
- Doe geen twee dingen tegelijk.

İki şeyi aynı anda yapma.

- Die dingen zijn niet van belang.
- Die dingen zijn irrelevant.

O şeyler ilgisiz.

Maar dezelfde dingen anders.

aynı şeyleri farklı şekilde gördüm.

Erosie en soortgelijke dingen.

emsalsiz oranlarda azalma yaşanıyor.

Tom moet dingen uitleggen.

Tom'un yapacak biraz açıklaması var.

Die dingen zijn parasieten!

O şeyler parazitlerdir!

Ik wil veel dingen.

Ben çok şey istiyorum.

Zijn dit jouw dingen?

Bunlar senin eşyaların mı?

Doe geen domme dingen.

Aptalca bir şey yapmayın.

Denk aan vrolijke dingen.

Mutlu fikirler düşün.

Hoe werken deze dingen?

Bu şeyler nasıl çalışıyor?

De dingen veranderen snel.

Durum hızla değişiyor.

Dit soort dingen gebeuren.

Bu tür şeyler olur.

Laat wat dingen los

Bazı şeylerin gitmesine izin verin.

Vergeet je dingen niet.

Eşyalarını unutma.

Ik zag geen andere dingen,

Diğer bir deyişle, farklı şeyler görmedim,

Woorden, woorden en meer dingen.

Kelimler, kelimeler ve daha fazla şey.

Het zal véél dingen worden.

Birçok şey olacaktır.

Dus doen we verschillende dingen.

Biz de birkaç şey yapıyoruz.

Slechte dingen kunnen snel gebeuren,

Ayrıca, kötü şeyler çok hızlı olabilir

Je beeldt je dingen in.

Sen bir şeyler duyuyorsun.

Laat dingen niet half afgemaakt.

İşleri yarım bırakma.

Ze gooiden overbodige dingen weg.

Onlar gereksiz şeyleri attılar.

Ik moet wel dingen zien.

Hayal görüyor olmalıyım.

- Alles verandert.
- De dingen veranderen.

Her şey değişir.

Denk niet aan zulke dingen.

Böyle şeyleri düşünme.

Je zegt de liefste dingen.

Sen en tatlı şeyleri söylüyorsun.

Ik heb dingen te zeggen.

Söyleyecek şeylerim var.

Zeg zo geen dwaze dingen.

Böyle aptalca şeyler söyleme.

Hoeveel dingen heb je gekocht?

Kaç tane şey aldın?

Die dingen zijn echt gebeurd.

O şeyler gerçekten oldu.

De dingen liepen hoog op.

İşler ısıtıldı.

Ik heb veel dingen gezien.

Birçok şey gördüm.

Ik hou van mooie dingen.

Güzel şeyleri severim.

Doe geen twee dingen tegelijkertijd.

Aynı anda iki şey birden yapma.

Er gebeuren hier idiote dingen.

Saçma şeyler burada olur.

Zullen we twee dingen moeten doen.

yapmamız gereken iki şey var.

Ik dacht over veel dingen na,

Bir sürü şey hakkında düşündüm.

Dus moeten we twee dingen doen.

O yüzden iki şey yapmalıyız.

En zulke dingen vallen me op.

ve böyle şeyleri fark ederim.

Al deze dingen kunnen worden gemeten.

Bunların hepsi ölçülebilir.

We verzamelden dingen van de staat.

Devletten bir şeyler topladık.

Maar de kleine dingen zijn belangrijk.

Ancak önemli olan bu küçük şeyler.

Als ik over mannelijke dingen praat

ve cinsiyet kurallarına uyduğumda

Daarna gebeurden al die geweldige dingen

Sonra tüm bu harika şeyler olmaya

Ik begon bijzondere dingen te zien.

Oldukça sıra dışı şeyler görmeye başladım.

Die dingen komen die spleet in.

Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.

Deze dingen gebeuren alleen in Zweden.

Bu şeyler yalnızca İsveç'te olur.

Ik heb veel dingen te doen.

Yapacak çok şeyim var.

Sommige dingen zijn moeilijk te vertalen.

Tercüme etmesi zor olan bazı şeyler vardır.

Sommige dingen kunnen niet gerepareerd worden.

Bazı şeyler onarılamaz.

Waarom doen mensen zulke dwaze dingen?

İnsanlar neden böyle aptalca şeyler yapar?

Ik moet een paar dingen uitleggen.

Birkaç şeyi açıklamam gerekiyor.

Waarom zijn mooie dingen zo fragiel?

Neden güzel şeyler bu kadar kırılgan?

Ik hou van nieuwe dingen proberen.

Yeni şeyler denemeyi severim.

Geen van deze dingen is verleidelijk.

- Bunun hiçbir tarafı çok da baştan çıkarıcı değil.
- Bunun çok da baştan çıkarıcı bir tarafı yok.

Dronken mensen doen vaak domme dingen.

- Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yapar.
- Sarhoş insanlar sık sık aptalca şeyler yaparlar.

Ik hou van dat soort dingen.

O tür şeyi severim.

We moeten allemaal drie dingen doen

Irksal kalıpların negatif etkilerini

Deze dingen zijn niet van mij!

Bu şeyler benimki değil!

We hebben die drie dingen nodig.

O üç şeye ihtiyacımız var.

Uit dit feit resulteren twee dingen.

Bu olgu iki sonuç doğuruyor.

Dingen zijn nooit zwart en wit.

- Hiçbir şey siyah beyaz değildir.
- İşler hiçbir zaman siyah beyaz değildir.

Hij zegt dat wanneer dingen goed gaan,

Diyor ki,işler tam da güzel giderken,

Elke dag leren we onszelf dingen aan:

Her gün kendimize

De dingen die je denkt te weten

bildiğinizi düşündüğünüz şeyler,

Deze scaffolds zijn gemaakt van allerlei dingen,

Bu materyaller pek çok farklı şeyden yapılıyor;

Bij dingen waar we niets om geven.

güçlü duygular sergilemiyoruz.

...dan van overwinningen en makkelijke dingen. POLITIE

çok daha fazla şey öğreniyor bence. POLİS

Tom doet normaal gesproken zulke dingen niet.

Tom genellikle öyle şeyler yapmaz.

Er zijn belangrijkere dingen in het leven.

Hayatta daha önemli şeyler var.

Sommige dingen kunnen beter niet gezegd worden.

Bazı şeylerin söylenmeden kalması daha iyidir.

De dingen in de verte lijken onscherp.

Uzak şeyler bulanık görünür.

Nou, er zijn wel vreemdere dingen gebeurd.

Eh, tuhaf şeyler meydana geldi.

Ik heb een miljoen dingen te doen.

Yapacak çok fazla işim var.

Tom laat me geen dingen meer kopen.

Tom daha fazla malzeme almama izin vermeyecek.

Ik kan dingen in een doos steken.

Eşyaları bir kutuya koyabilirim.

We hebben veel belangrijke dingen te doen.

Yapılacak birçok önemli şeyimiz var.