Translation of "Mezelf" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Mezelf" in a sentence and their turkish translations:

- Ik praat constant met mezelf.
- Ik praat voortdurend met mezelf.

- Ben sürekli olarak kendi kendime konuşurum.
- Daima kendi kendime lakırdı ederim.

- Ik schaam me voor mezelf.
- Ik ben beschaamd over mezelf.

Ben kendimden utanıyorum.

Laat me mezelf voorstellen.

Kendimi tanıtmama izin verin.

Ik heb mezelf gesneden.

Kendimi kestim.

Ik leer mezelf jongleren.

Kendime hile yapmayı öğretiyorum.

Soms haat ik mezelf.

- Bazen kendimden nefret ediyorum.
- Bazen kendimden nefret ederim.

Ik praat tegen mezelf.

Kendi kendime konuşuyorum.

Ik haat mezelf niet.

Kendimden nefret etmiyorum.

Ik moet mezelf kalmeren.

Ben ağırdan almalıyım.

Ik gaf mezelf aan.

Kendimi ihbar ettim.

- Hoe hoor ik mezelf te kleden?
- Hoe moet ik mezelf kleden?

Nasıl giyinmem gerekiyor?

- Ik wil niet over mezelf praten.
- Ik praat niet graag over mezelf.

Kendimden bahsetmek istemiyorum.

Ik voel mezelf zwakker worden.

Güçsüzleştiğimi hissediyorum.

Ik ben beschaamd over mezelf.

Kendimden utanıyorum.

Ik had mezelf moeten voorstellen.

Kendimi tanıtmalıydım.

Hoe kan ik mezelf beschermen?

Kendimi nasıl koruyabilirim?

Ik hou niet van mezelf.

Kendimi sevmiyorum.

Ik heb mezelf lelijk verbrand.

Kendimi fena şekilde yaktım.

Ik ken mezelf erg goed.

Kendimi çok iyi tanıyorum.

Deze geheime, stille correspondentie met mezelf.

Kendimle gizli ve sessiz bir yazışma.

Ik praat niet graag over mezelf.

Kendim hakkında konuşmaktan hoşlanmıyorum.

Ik maakte warme chocolademelk voor mezelf.

Kendime bir fincan sıcak çikolata yaptım.

Ik haat mezelf voor mijn fouten.

Ben hatalarım için kendimden nefret ediyorum.

Ik kan alleen voor mezelf praten.

Ben sadece kendim adıma konuşabilirim.

Ik hou ervan mezelf te zijn.

Kendim olmayı seviyorum.

Eerlijk gezegd, hou ik van mezelf.

Doğrusunu söylemek gerekirse, kendimi seviyorum.

Ik kan niet voor mezelf zorgen.

Kendime bakamıyorum.

- Ik ben gewoon om voor mezelf te koken.
- Ik ben gewend om voor mezelf te koken.

Kendim için yemek pişirmeye alışkınım.

Ik heb mezelf verbrand aan kokend water.

Kaynar suyla kendimi yaktım.

Kan ik een hond voor mezelf kopen?

Bir köpek alabilir miyim?

Ik ben zo dom. Ik haat mezelf.

Ne kadar aptalım. Kendimden nefret ediyorum.

Ik haat mezelf, omdat ik lelijk ben.

Çirkin olduğum için kendimden nefret ediyorum.

Ik kocht een mooi horloge voor mezelf.

Kendime güzel bir saat aldım.

Ik kan mezelf nauwelijks onder controle houden.

Kendimi zorlukla kontrol edebiliyorum.

Ik haat mezelf omdat ik haar haat.

Ondan nefret ettiğim için kendimden nefret ediyorum.

Iets om mezelf wat schattiger te laten lijken.

Kendimi biraz sevdirmek için bir şey.

Ik heb mezelf aan wat gebroken glas gesneden.

- Kırık bir camla kendimi kestim.
- Kırık bir bardakla kendimi kestim.

Als fotograaf moest ik mezelf hier echt op evalueren.

Bir fotoğrafçı olarak gerçekten kendimi bu konuda kontrol etmeliyim.

En met al dat schuldgevoel bleef ik mezelf voorhouden

ve suçluluk duygusu içinde kendime sürekli hatırlattım,

Daarom ben ik voor mezelf begonnen met een oefening

Bunun için de Pazar çizimi dediğim

Ik zei tegen mezelf: dat is een goed idee.

Kendi kendime "Bu iyi bir fikir." dedim.

Ik kon mezelf niet verstaanbaar maken in het Frans.

Derdimi Fransızca anlatamadım.

Mag ik mezelf voorstellen? Mijn naam is Tom Frisch.

Kendimi tanıtabilir miyim? Benim adım Tom Frisch.

Ik ontdekte daar mezelf in de meeste zielige toestand ooit.

Çünkü kendimi o ana kadar ki en içler acısı halde buldum.

Ik had lang hard gewerkt en ik had mezelf uitgeput.

Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.

- Als ik begin met schoonmaken, kan ik mezelf niet meer tegenhouden.
- Als ik eenmaal begin met schoonmaken, kan ik mezelf niet meer tegenhouden.

Bir kere temizliğe başladım mı kendimi durduramıyorum.

En om mezelf open te stellen voor wat het universum aanbiedt,

ve bana sunacaklarına karşılık kendimi açık tutmaktır.

Ik probeer mezelf tegen te houden maar het lukt me niet.

Kendimi durdurmaya çalışıyorum ama başaramıyorum.

Je doet me aan mezelf denken toen ik jouw leeftijd had.

Bana senin yaşında olduğum zamanı hatırlatıyorsun.

Is door mezelf in situaties te plaatsen waarin ik kwetsbaar moet zijn.

gelmeye zorlayacak tecrübeler yaratmaktı.

Het is de eerste keer dat ik mezelf bij een vuur warmde.

Şimdiye kadar ilk kez kendimi bir şöminenin yanında ısıttım.

Ik leer te naaien zodat ik een jurk voor mezelf kan maken.

Kendime bir elbise yapabileyim diye dikiş dikmeyi öğreniyorum.

Uiteindelijk was ik erover uit dat ik mezelf wilde meten met El Cap.

Ama sonunda El Cap'e karşı kendimi denemeyi kabul ettim.

Ik moet toegeven dat ik een beetje medelijden met mezelf begon te krijgen.

Kendim için biraz üzülmeye başladığımı itiraf etmek zorundayım.

Ik kneep mezelf om er zeker van te zijn dat ik niet droomde.

Hayal görmediğimden emin olmak için kendimi çimdikledim.

Ik kan mezelf niet zo goed in het Frans uitdrukken als ik zou willen.

Fransızcada kendimi istediğim kadar iyi ifade edemiyorum.

Ik heb mezelf buitengesloten, dus ik zal een raam breken om binnen te raken.

Kendimi evimin dışında kilitledim, bu yüzden içeri girmek için pencereyi kıracağım.

Maar Howard drong er bij me op aan om mezelf open te stellen voor onzekerheid

Ama Howard beni, kendimi belirsizliğe açmaya teşvik etti,

Het geeft me het gevoel deel uit te maken van een verhaal groter dan mezelf.

Bana büyük bir yapbozun parçasıymışım gibi hissettiriyor.

Ah! Als ik rijk zou zijn, zou ik voor mezelf een huis kopen in Spanje.

Ah! Zengin olsaydım, kendime İspanya'dan bir ev satın alırdım.

...en ik zie mezelf in mijn jeugd die nu voorbij is. Mijn partner is een toevlucht als ik spanning heb en andersom.

gençlik yıllarımdaki hâlime bakıyorum, ki çoktan geçti gitti. Gerilimler karşısında hayat arkadaşıma sığınıyorum. O da bana sığınıyor.

- Ik ben dan misschien ongelukkig, maar ik ben niet van plan zelfmoord te plegen.
- Ik mag dan wel ongelukkig zijn, maar ik ben niet van plan mezelf te doden.

Belki mutsuzum ama kendimi öldürmeyi amaçlamıyorum.

"Klop klop, is er iemand thuis?" "Ga weg!" "Ik kan je niet horen." "Oké, wat is er?" "Mag ik mezelf voorstellen. Ik ben Geronimo Stilton." "Wat wil je?" "Uwe Hoogheid, laat me uw koninkrijk doorkruisen, zodat ik—" "Afgewezen." "Maar— " "Tenzij je een echte krijger bent." "Geloof me als ik u vertel dat ik GEEN ridder ben." "Dus je hebt geen zwaard?" "Niet eens één. Ik ben geen ridder." "Wat dacht je van een stuk van de Triforce?" "Ik ben GEEN ridder!" "Je ziet eruit als een ridder op deze foto die ik op jouw website heb gevonden." "Ik ben geen ridder!" "Ga dan weg." "Maar… oké."

"Tak tak, evde kimse var mı?" "Defol git!" "Seni duyamıyorum." "Tamam, ne var" "Kendimi tanıtmama izin ver.Ben Geronimo Stilton." "Ne istiyorsun?" "Ekselansları, Krallığınızdan geçmeme izin verin böylece ben-" "Reddedildi." "Ama-" "Eğer gerçek bir savaşçı değilsen." "İnan bana şövalye değilim." "Öyleyse hiç kılıcın yok? "Bir tane bile yok." " Şövalye değilim." "Triforce parçası için ne diyeceksin?" "Şövalye değilim!" "Senin web sitende bulduğum bu resimde bir şövalyeye benziyorsun." "Şövalye değilim!" "Hadi defol git." "Ama... Tamam."