Examples of using "Kilometer" in a sentence and their turkish translations:
en derin yer beş kilometre aşağıdaydı.
15 kilometrelik bu boğaz...
- Her gün on kilometre koşarım.
- Ben her gün 10 kilometre koşarım.
Bu nehir iki yüz kilometre uzunluğunda.
380.000 kilometre ötede dahi olsa...
...gezegenimiz karanlığa gömülür.
Onun evi buradan birkaç kilometre uzakta.
Londra'dan yaklaşık 133 kilometredir.
Yaşlı adam beş kilometre yüzmeyi denedi.
Başkente kırk kilometre uzaklıktayız.
İstasyon 3 kilometreden daha fazladır.
Altı kilometre yürüdükten sonra, o yorgun kendini hissetti.
Saatte 100 kilometreyi geçen sprintler atabiliyor.
Sırtlanlar, on kilometre öteden bile aslanlara kulak misafiri olabilir.
1.000 kilometrekarede belki sadece on tane vardır.
Amerika'nın batı kıyısından aşağıya 5.000 kilometrelik göç yolundalar.
- 0.44 km²'lik Vatikan, dünyanın en küçük ülkesidir.
- Vatikan, 0,44 km²'lik yüzölçümü ile dünyanın en küçük ülkesidir.
Günde bir kilometre yüzmeye çalışıyorum.
Tayvan adasının yüzölçümü 36.000 kilometre kare.
Buradan sahile yaklaşık üç kilometre.
İnsan ölçüleriyle düşünürsek, her gece 400 kilometrelik gidiş geliş demek bu.
Ama beslenecek en yakın yerlerin uzaklığı 100 kilometreyi aşabiliyor.
ama sanırım enkaz dört buçuk kilometre doğuda kalıyor.
- Şehirlerde hız sınırı 50 km / h dir.
- Şehirlerde, hız saatte 50 km ile sınırlıdır.
Polis beni durdurduğunda saatte 120 kilometre hızla sürüyordum.
Geceleri 40 kilometreye kadar yol teperek yemek arar.
fakat güzel, solunabilir hava sadece 8-11 kilometre kalınlığında,
Anne kutup ayısı, yemek arayışı içinde 24 saatte 80 kilometreye kadar yol tepebilir.
Yavruları üç kilometre uzakta. Büyük erkek de hâlâ bölgede.
Uçağın, Hells Canyon adındaki bu acımasız çölde, dört bin kilometrelik alanda bir yere düştüğünü biliyoruz.
Soğuk zincir güzergâhının sonuna yaklaşıyoruz. Embarra Köyü sadece birkaç kilometre uzaklıkta.