Examples of using "Iedere" in a sentence and their turkish translations:
Herhangi bir kadına sor.
O her gün tenis oynar.
Ben her gün yürürüm.
Her insan biriciktir.
- Her gün çalışır mısın?
- Her gün koşar mısın?
Her gün yüzmeye giderim.
Her gün çalışır mısın?
Her seferinde işe yarıyor, değil mi?
Güzellik tanımın ötesindedir.
O her gün televizyon izler mi?
Bunu her gün yapar mısın?
- Her sabah alışverişe çıkarım.
- Her sabah alışverişe giderim.
- Her ihtimali göz önünde bulundurmalıyım.
- Her ihtimali göz önünde bulundurmak zorundayım.
- Her ihtimali göz önünde bulundurmam gerekiyor.
Her seyirci bilet satın alır.
Onlar her şehri fotoğraflamak istiyor.
Onu her gün özlüyorum.
Her gün televizyon izlerim.
Biz bunu her Pazartesi yapıyoruz.
Her sabah horoz öter.
- Her rengin bir manası var.
- Her rengin bir anlamı var.
Her gece evdeyim.
Her gün alışverişe gider misin?
Geciktiğimiz her dakika insan hayatına mal olur.
Tom her sabah tıraş olur.
- Her nehirde iki taraf vardır.
- Her nehrin iki yakası vardır.
Her sabah demir yolu hattını geçerim.
Her öğrencinin okul yönetmeliklerini bilmesi gerekiyor.
Her Pazartesi çöpümüzü toplarlar.
Her yemekten sonra dişlerini fırçala.
Her sabah yüzümü yıkarım.
Araçla her gün Tokyo'ya giderim.
Tren her otuz dakikada bir çalışır.
Sen her gün yeni bir şey öğreniyorsun.
Her gün duş alırım.
- O, her sabah gazete okur.
- Her sabah gazete okur.
- Her sabah o gazete okur.
- Her gün on kilometre koşarım.
- Ben her gün 10 kilometre koşarım.
O, her gün çok süt içer.
Her akşam, bir bülbül bize şarkı söylerdi.
ve hepimiz her gün güzel birgün geçirmek isteriz.
her gün mutlu bir gün geçirmek isterseniz,
Her kamu görevlisi -- bilin bakalım -- onlar bizim için çalışıyorlar.
Her ay on dolar biriktirdim.
Her gün kiliseye giderim.
O her gün bir şişe süt içer.
Babam her gün günlüğünde yazar.
Pantolonunu her gün ütüler.
Mary her gün Tom'un annesiyle konuşur.
Babam her gün yürüyüşe çıkıyor.
Her gün işe giderim.
Her gün eve erken giderim.
Elbette her dinin kendi kuralları vardır.
O yaz boyunca her gün sörf yapar.
Ben hemen hemen her gün internet'e bağlanırım.
Tom ve Ken her öğleden sonra tenis oynarlar.
Her gün ne kadar süre tenis oynarsın?
Pazar hariç her gün çalışır.
Ben her gün kravat takmıyorum.
Tom her gün keman çalıyor.
Bugün seni özledim her gün gibi!
Kızlar her seferinde elbiselerini tahrip ediyorlar.
Evdeki her kapı kilitlidir.
Her yağmur yağdığında çatı sızdırır.
Tom her sabah saat altıda kalkar.
İstediğiniz herhangi bir yoldan gidebilirsin.
Ben her gün yüzerim.
Her gün senin gibi biriyle karşılaşmıyorum.
Saatim bir günde iki dakika geri kalır.
Her insan benzersizdir.
Amsterdam'daki her polis benim kalleş olduğumu düşünüyor.
Bunu her gün yapmaya başlayın.
Tom her gün Fransızca çalışır.
Hepimiz her gün güzel bir gün geçirmek isteriz.
hala düzenli olarak beni acil servise gönderirken?"
Böylece sunucudaki herhangi bir oyuncu
İşe her gün trenle giderim.
Neredeyse her gün saat altıda kalkarım.
Ebeveynlerim her kış kayak yapmaktan hoşlanır.
Taninna her gün kütüphaneye gidip çalışır.
Tom ve arkadaşları neredeyse her cuma gecesi poker oynar.
Her pozisyon için doğru kişiyi bulmak zorundayız.
Tom her gece Mary hakkında rüya gördüğünü söylüyor.
Bu laborauvar her gün çalıştığımız yer.
O, her sabah dişlerini fırçaladığını söylüyor.
Peruk takan herhangi biri rüzgarlı bir günde peruk takmaktan korkar.
ama bekçiler bu hücrelerin her santimini görebilirler.
Her gün yemek yapmam.
Vancouver'da yaşıyoruz, zaten her gün yağmurlu gibi.