Translation of "Zelfs" in Turkish

0.025 sec.

Examples of using "Zelfs" in a sentence and their turkish translations:

zelfs daar,

orada bile

zelfs financiële transacties.

hatta finansal işlemler.

Zelfs Tom glimlachte.

Tom bile gülümsedi.

...zelfs op deze boom...

bakmamız yeterli olur.

En zelfs levens redden.

ve hatta hayat kurtarabilir.

Zelfs fascisten zoeken gemeenschap,

Faşistler bile topluluk arayışında,

Zelfs haar ouders niet.

Ebeveynleri bile.

zelfs nu nog poëzie.

şimdi bile şiir besteledi .

Zelfs de kleinste beestjes.

En küçük hayvanları bile.

Zelfs chocolade bevat vitaminen.

- Çikolata bile vitaminler içerir.
- Çikolata bile vitamin içerir.

Zelfs mannen huilen soms.

Erkekler bile bazen ağlar.

En soms zelfs geweld.

hatta bazen şiddete sebep oluyor.

- Zelfs ik kan het niet geloven.
- Zelfs ik kan dat niet geloven.

Ben bile ona inanamıyorum.

En zelfs glasvezelkabels zoals deze,

hatta yapay ışık kullanımını azaltmak amacıyla

En zelfs een stap verdergaan.

hatta bir adım daha ileri gitmeliyiz.

Soms zelfs via mobiele telefoon.

cep telefonuyla bile satın alıyor.

zelfs Ruimteschip Aarde, onze planeet.

gezegenimiz olan Uzay Gemisi-Dünya dahil.

We hebben zelfs vliegtuigen gehoord.

Biz uçakları bile duyduk.

Zelfs mijn moeder weet het.

Annem bile bilir.

Zelfs Tom had plezier vandaag.

Bugün Tom bile eğleniyordu.

Ik werk zelfs op zondag.

- Ben pazar günü bile çalışırım.
- Pazartesi günleri dahil çalışıyorum.

Denk er zelfs niet aan.

- Hatta onu düşünme.
- Onu düşünme bile!
- Aklına bile getirme!

Ben je zelfs niet nieuwsgierig?

Hatta biraz meraklı değil misin?

Zelfs Tom kan Frans spreken.

Tom bile Fransızca konuşabiliyor.

- Zelfs mijn grootmoeder kan een sms versturen.
- Zelfs mijn oma kan een sms'je versturen.

Büyükannem bile SMS gönderebilir.

zelfs al hadden onafhankelijke professionele experts

dışarıdaki profesyonel el yazısı uzmanlarının

zelfs als ze binnen landsgrenzen blijven.

uluslararası sınırları aşmadıklarında bile.

En zelfs over de Reus zelf.

ve hatta devin kendisi hakkında bile.

Misschien zelfs door een medische bril.

Hatta belki sağlık lensiyle bakmalıyız.

Of zelfs de ziekte van Alzheimer

ve hatta Alzheimer riskinizin artması

Ze was zelfs nog niet gepubliceerd.

Çalışma daha çıkmamıştı bile.

In feite kun je zelfs beweren

Hatta şunu da söyleyebiliriz,

En zelfs als je wordt behandeld,

Tedavi alsan bile,

Goede mensen en zelfs goede werknemers,

Bunlar iyi insanlardı, belki de çok iyi çalışanlardı

Zelfs als het Ocean Cleanup-project,

Ocean Cleanup projesi,

Soms gaat het zelfs helemaal fout.

Bazen oldukça yanlış gidiyor.

Of nemen zelfs de wapens op.

Hatta bazen silahlanıyorlar bile.

Dat kind kan zelfs niet optellen.

Çocuk nasıl toplama yapılacağını bile bilmiyor.

Hij moest zelfs op zondag werken.

Pazar bile çalışmak zorundaydı.

Ik ga, zelfs al regent het.

Yağmur yağsa bile gideceğim.

Tom kan zelfs geen slaatje maken.

Tom bir salata bile yapamaz.

Zelfs kinderen kunnen dit boek lezen.

Çocuklar bile bu kitabı okuyabilir.

Zelfs een kind kan het begrijpen.

Çocuklar bile onu anlayabilir.

Zelfs een kind kan zoiets doen.

Bir çocuk bile böyle bir şeyi yapabilir.

Zelfs een kind kan dat begrijpen.

Bir çocuk bile onu anlayabilir.

Zelfs een baby zou het begrijpen.

Bunu bir bebek bile anlardı.

Zelfs intelligente mensen zijn soms verstrooid.

Zeki insanlar bile bazen dalgındırlar.

Tom houdt zelfs van koude pizza.

Tom soğuk pizza bile seviyor.

Ik vertrouw niemand, zelfs Tom niet.

Ben kimseye güvenmiyorum, Tom'a bile değil.

Tom is zeer behulpzaam, zelfs inschikkelijk.

Tom oldukça faydalı, üstelik hoşgörülü.

Zelfs Tom kent de waarheid niet.

Tom bile gerçeği bilmiyor.

Zelfs jij zou niet kunnen antwoorden!

Sen bile cevaplayamazdın!

Agressief, zelfs wanneer het om emotie gaat.

Saldırganların dahi duyguları karışık.

We speelden zelfs concerten voor echte mensen.

Hatta gerçek insanlara konser verdik.

Mensen hebben het moeilijk en sterven zelfs,

İnsanlarsa ilaçları karşılayamadıklarından

Zelfs de meeste groene politici of klimaatwetenschappers

Çoğu iklim bilimci veya çevreci siyasetçi bile dünyanın her yerine

Of zelfs om onze baan te behouden.

belki de işimizi kaybetmemek için.

Zelfs als Belle's verhaal waar zou zijn,

Belle'in hikâyesi doğru bile olsa

Maar zelfs als dieet geen kanker geneest,

Ama diyet kanseri iyileştirmeseydi bile

Maar zelfs bewijs is soms geen bewijs.

Ancak bulgu bile kanıt olmayabilir.

zelfs wanneer de waarschijnlijke uitkomst mislukking is.

bir başarı vardır.

Zelfs van een afstand van 380.000 kilometer...

380.000 kilometre ötede dahi olsa...

Heel veel mensen geloven zelfs niemand meer

Birçok insan artık kimseye inanmıyor.

Zelfs de vissen leken in de war.

Balıklar bile şaşkın gibiydi.

Ik moet gaan, zelfs wanneer het regent.

Yağmur yağsa bile gitmek zorundayım.

Zelfs als het hard regent, ga ik.

Şiddetli yağmur yağsa bile gideceğim.

Ik ga, zelfs als het morgen regent.

Yarın yağmur yağsa da gideceğim.

Ze kan Frans spreken en zelfs vloeiend.

Fransızca konuşabilir, üstelik akıcı biçimde.

Zelfs een klein kind kent zijn naam.

Küçük bir çocuk bile kendi adını bilir.

Ik heb er zelfs niet over nagedacht.

Bunu düşünmemiştim bile.

Katten kunnen zelfs op donkere plaatsen zien.

Kediler, karanlık yerlerde bile görebilirler.

Het is zelfs nog erger dan eerst.

O daha önce olduğundan daha da kötü.

Ik zie haar zelfs in mijn dromen.

Onu rüyalarımda bile görüyorum.

Zelfs mijn oma kan een sms'je versturen.

Büyükannem bile bir mesaj gönderebilir.

Er ligt zelfs geen sinaasappel op tafel.

Masada bir portakal bile yok.

Tom is zelfs niet naar boven gegaan.

Tom yukarı bile çıkmadı.

Maar ik zou zelfs meer durven te zeggen:

Ben iyiyim ama biraz daha ileri gidip şunu söyleyeyim,

Maar zelfs als onze relatie tot verhalen verandert

Ama hikâyelerle olan meşguliyetimiz değişse bile

En dat ik zelfs iets wist te antwoorden.

Dahası, nasıl karşılık vereceğimi de biliyordum.

Zodat zelfs als we stoppen met fossiele brandstoffen,

fosil yakıtları kullanmayı kestiğimizde

Ze verkochten zelfs de dieren in de dierentuin.

hayvanat bahçesindeki hayvanları bile sattılar.

Als we rondkijken... ...zelfs een boom als deze.

Ama bakın, şuradaki ağaca bile bakmamız yeterli olur.

Zelfs de rugzak werkt. Door erop te liggen.

Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.

Zelfs realiseerde ik mijn droom oorlogscorrespondent te worden,

Bir savaş muhabiri olma hayalimi bile gerçekleştirdim,

Ik was er zelfs zo gewend aan geraakt

Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,

En zelfs politieke crises die leiden tot vluchtelingcrises --

ve hatta mülteci krizlerine yol açan politik krizleri...

's Avonds tonen zelfs koralen een duistere kant.

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

Het leven is zwaar hier, en zelfs nu

Yılın bu döneminde bile burada şartlar çok çetindir.

Kom bij ons, zelfs als je vals zingt.

Ahenksiz şarkı söylesen bile, bize katıl.

Ze zal komen, zelfs als ze ziek is.

O, yorgun olsa bile gelecektir.

Tom kan zelfs met bril niet goed zien.

Gözlükle bile iyi göremiyor Tom.