Translation of "Televisie" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Televisie" in a sentence and their turkish translations:

- Kijk geen televisie.
- Kijk geen televisie!

Televizyon izleme.

Kijk geen televisie!

TV izlemeyin.

- Kijk geen televisie.
- Kijk geen televisie!
- Kijk geen TV.

TV izlemeyin.

Ze kijkt voortdurend televisie.

O sürekli olarak televizyon izliyor.

Ik wil deze televisie.

Bu televizyonu istiyorum.

De televisie staat uit.

Televizyon kapalı.

Televisie verpest het gezinsleven.

Televizyon aile hayatını mahvediyor.

Italiaanse televisie is nutteloos.

İtalyan televizyonu işe yaramaz.

Ik heb geen televisie.

Benim bir televizyonum yok.

- Hij kijkt nu televisie.
- Zij is nu televisie aan het kijken.

O şimdi televizyon izliyor.

- Ik lees. Zet de televisie af!
- Ik lees. Zet de televisie uit!

- Kitap okuyorum, televizyonu kapat!
- Ben okuyorum. Televizyonu kapat!

Doe de televisie uit alstublieft.

Lütfen televizyonu kapatın.

Hij keek toen geen televisie.

O, o zaman televizyon izlemiyordu.

Mag ik de televisie aanzetten?

TV'yi açabilir miyim?

Ik kijk iedere dag televisie.

Her gün televizyon izlerim.

- Hij kijkt televisie voordat hij gaat studeren.
- Hij kijkt televisie alvorens te studeren.

Ders çalışmadan önce televizyon izler.

Mijn kinderen mogen geen televisie kijken.

Çocuklarımın televizyon izlemelerine izin vermiyorum.

De meeste mensen kijken graag televisie.

Çoğu insan TV izlemeyi sever.

Kranten, televisie en radio heten massamedia.

Gazeteler,televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılır.

Ik kijk niet naar de televisie.

Ben televizyon seyretmiyorum.

Zet de televisie niet luider alstublieft.

Lütfen televizyonun sesini açma.

Gelieve de televisie aan te zetten.

- Lütfen televizyonu aç.
- Lütfen TV'yi açın.

- Tom kijkt tv.
- Tom kijkt televisie.

Tom televizyon izliyor.

Hij kijkt televisie na het avondeten.

Akşam yemeğinden sonra televizyon izler.

Televisie helpt ons onze kennis te verruimen.

Televizyon bilgimizi genişletmemize yardımcı olur.

Volgens de televisie zal het morgen regenen.

TV'ye göre, yarın yağmur yağacak.

Er is een televisie in deze kamer.

Odada bir televizyon var.

Als kind heeft hij altijd televisie gekeken.

Çocukken her zaman televizyon izliyordu.

Er staat een televisie in mijn kamer.

Odamda bir televizyon var.

Ik heb een tenniswedstrijd gekeken op televisie.

Televizyonda bir tenis maçı izledim.

Mijn huiswerk gedaan hebbende, keek ik televisie.

Ödevimi bitirince televizyon izledim.

Tom kijkt liggend op de bank televisie.

- Tom koltukta yatmış, televizyon seyrediyor.
- Tom koltukta uzanmış, televizyon seyrediyor.

We keken naar een baseballwedstrijd op televisie.

Televizyonda bir beyzbol oyunu izledik.

Kijk je graag televisie met je vrienden?

Arkadaşlarınla televizyon seyretmeyi seviyor musun?

- De tv is kapot.
- De televisie is kapot.

Televizyon bozuk.

- Mijn tv is kapot.
- Mijn televisie is kapot.

Benim televizyon bozuk.

Mijn jongere broertje is televisie aan het kijken.

- Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.
- Benim küçük erkek kardeşim TV izliyor.

Vijftig jaar geleden waren televisie en computers onvoorstelbaar.

Televizyon ve bilgisayar gibi şeyler elli yıl önce hayal edilememişti.

- Dit is een tv.
- Dit is een televisie.

Bu bir televizyondur.

- Ik keek toen tv.
- Dan keek ik televisie.

- O zamanda televizyon seyrediyordum.
- O zaman televizyon izliyordum.

Speel buiten in plaats van televisie te kijken.

TV izleme yerine dışarıda oynayın.

Sami en Layla waren gisterenavond op de televisie.

Sami ve Leyla dün gece televizyondaydılar.

- Heb je verleden nacht naar de televisie gekeken?
- Hebt gij gisteravond televisie gekeken?
- Heb je gisteravond naar de tv gekeken?

Dün gece televizyon izledin mi?

Zet de televisie uit. Ik kan me niet concentreren.

Televizyonu kapa. Konsantre olamıyorum.

Het is tijd dat je stopt met televisie kijken.

Televizyon izlemeyi bırakmanın zamanı geldi de geçti bile.

Tom kijkt niet naar de televisie met jou, toch?

Tom seninle televizyon seyretmez, değil mi?

Ik denk niet dat de televisie boeken zal vervangen.

Televizyonun, kitapların yerini alacağını sanmıyorum.

Ik keek naar de televisie toen de telefoon belde.

Telefon çaldığında, ben televizyon izliyordum.

Ik maak mijn huiswerk, nadat ik televisie heb gekeken.

Televizyon seyrettikten sonra, ev ödevimi yapacağım.

- Mijn kinderen mogen van mij geen televisie kijken op een doordeweekse avond.
- Ik laat mijn kinderen op doordeweekse avonden geen televisie kijken.

Bir sonraki gün okul olduğu gecelerde, çocuklarımın televizyon seyretmelerine izin vermem.

Studenten lezen niet veel boeken vanwege de televisie en stripboeken.

Öğrenciler televizyon ve çizgi roman yüzünden, çok kitap okumazlar.

Televisie is een erg belangrijk medium waarmede informatie wordt verschaft.

Televizyon bilgi sağlamak için çok önemli bir araçtır.

- Tom kijkt te veel tv.
- Tom kijkt te veel televisie.

Tom çok fazla televizyon izliyor.

- Ik kijk geen tv.
- Ik kijk niet naar de televisie.

TV izlemem.

Kan je je voorstellen hoe het leven zou zijn zonder televisie?

Televizyonsuz hayatın nasıl olabileceğini hayal edebiliyor musunuz?

Sommige mensen lezen de krant en kijken tegelijk naar de televisie.

Bazı insanlar gazete okurlar ve aynı zamanda TV izlerler.

Wat Tom werkelijk wou doen, is thuis blijven en televisie kijken.

Tom'un gerçekten yapmak istediği evde kalmak ve televizyon izlemekti.

- Laat de televisie niet aan staan.
- Laat de tv niet aanstaan.

TV'yi açık bırakma.

Veel mensen denken dat kinderen al hun tijd doorbrengen met televisie kijken.

Çoğu insan, çocukların tüm zamanlarını televizyon seyrederek geçirdiğini düşünüyor.

De overheid heeft een verbod geplaatst op advertenties voor sigaretten op televisie.

Hükümet televizyonda sigara reklamını yasakladı.

We zijn geneigd televisie te kijken ongeacht het programma dat bezig is.

Biz hangi programın açık olduğuna bakmaksızın televizyon izlemeye eğilimliyiz.

- Omdat zij teevee aan het kijken zijn.
- Omdat ze televisie aan het kijken zijn.
- Omdat ze tv aan het kijken zijn.
- Omdat ze naar de televisie zitten te kijken.

Çünkü televizyon izliyorlar.

- Mijn jonge broer kijkt tv.
- Mijn broertje kijkt tv.
- Mijn jongere broer kijkt televisie.

Küçük erkek kardeşim televizyon izliyor.

Ik ging naar binnen, trok mijn schoenen uit en plofte voor de televisie neer.

İçeri girer, ayakkabılarımı çıkarır ve televizyonun başına geçerdim.

Televisie kan een belangrijke cultuurbron zijn en haar schooluitzendingen staan in veel scholen hoog aangeschreven.

Televizyon önemli bir kültür kaynağı olabilir, ve eğitim yayınlarına birçok okulda değer verilmektedir.

- Omdat zij teevee aan het kijken zijn.
- Omdat ze naar de televisie zitten te kijken.

Çünkü televizyon izliyorlar.

- Heb je verleden nacht naar de televisie gekeken?
- Heb je gisteravond naar de tv gekeken?

Dün gece televizyon izledin mi?

Het is moeilijk om je een leven voor te stellen zonder televisie of het internet.

Televizyon ya da internet olmayan hayatı hayal etmek zor.

- Mijn moeder kijkt 's avonds zelden naar de televisie.
- Mijn moeder kijkt 's avonds zelden tv.

Annem gece nadiren televizyon izler.

Wanneer je naar televisie kijkt of naar de radio luistert, is de muziek die je hoort vaak van Afrikaanse origine.

Televizyon izlediğinde ya da radyo dinlediğinde, dinlediğiniz müzik genellikle Afrika kökenlidir.